Mısır harap olduktan sonra gelen itiraf…
Bu farkına varış, ‘ba’de harabi’l Mısır’ yani ‘Mısır harap olduktan sonra’ olmasaydı, bir anlam ifade ederdi.
Mısır harap oldu; çünkü Mübarek’i gönderen devrim sonrası Mısır ve Mısırlılar için atılan adımlardan ürken emperyalistlerin emrindeki ordu, Mısır’ın kaynaklarını başkalarına peşkeş çekmeyi ve itiraz edenleri de öldürmeyi sürdürüyor.
Dünyanın önemli kuruluşlarından birisinin başında bulunabilmiş Mısırlı bir isim olarak, emperyalizmin oyunları konusunda herkesten çok bilgi sahibi olması gereken Muhammed El Baradey’in her şey olup bittikten sonra uyanması ve itiraflarda bulunması aslında anlamsız olsa da, diğer ülkelerde de sayısı bol olan benzerlerine ders olabilmesi açısından önemli.
Baradey, Avusturya’da yayınlanan ‘Die Presse’ gazetesine yaptığı açıklamada Sisi’nin darbesinden sonra ‘ülkeyi bir iç savaştan kurtarmak için cumhurbaşkanı yardımcılığını kabul ettiğini’ savunmuş ve eklemiş: “Milyonlarca insanın meydanlarda bulunduğu bir dönemde durumu istismar eden ordu, seçime gitmek yerine Müslüman Kardeşler’in barışçı eylemlerine ateş açtı.”
Şiddet artınca istifa ettiğini ifade eden Baradey, o zamana kadar ‘perde olarak kullanıldığını’ itiraf etmesinin ardından da, ‘ayrıcalıkları elinde bulunduran’ Mısır ordusunun darbeden sonra ‘durumu manipüle ettiği’ ve Müslüman Kardeşlerin barışçı eylemcilerini ‘öldürdüğünü’ söylemiş.
Mısır’da yaşananlara dışarıdan ve özellikle de Türkiye’den bakış, bir tür Turnusol Kağıdı görevi görüyor. Bu açıdan Baradey’in itirafları önemli. Dışarıdan esen rüzgarlara kapılarak kendi ülkelerine kötülük edenlerin sonunda düşebileceği hal hakkında yeteri kadar bilgi verici, çünkü.
Baradey’in itiraflarından sonra, başta Mısır olmak üzere bölgemizde yaşananları tekrar gözden geçirmekte ve birilerinin bu gelişmeleri neden yanlış okumakta kararlı oldukları hususunda kafa yormakta fayda var.
‘Aklımız acıyan yerimizde’ sözünü, ‘aklımız en çok acıyan yerimizde’ diye değiştirmek gerek galiba. Son günlerde iç meselelere o kadar daldık ki, Mısır’da, Suriye’de, Filistin’de neler yaşandığını unutmasak da, çok fazla konuşmaz olduk.
Oysa Filistin başta olmak üzere Mısır’da, Suriye’de, Irak’ta, Filistin’de ve başka Müslüman coğrafyalarında bir yandan baskı ve zulüm sürerken, diğer yandan ölümlerin adeta sıradanlaşması söz konusu.
Türkiye’de işlerin düzgün gitmemesi gerektiğini düşünen, dolayısıyla bulabildikleri her fırsatı Cumhurbaşkanı’na ve mevcut iktidara saldırabilmek için kullanan kesimler, hemen yakınımızdaki ülkelerde yaşanmakta olan insanlık dışı gelişmeler konusunu görmezden gelmeye, ya da çarpıtarak değerlendirmeye gayret ediyorlar.
İşbaşındaki iktidarı uzaklaştırmaya yönelik bir girişim olan 17-25 Aralık’la ilgili olarak ortaya çıkan hususlar, bir Örgüt’ün hukuku ve teamülleri tamamen göz ardı ederek operasyonlar yaptığını netleştiriyor. Dahası, çeşitli sebeplerle o günlerde olup bitenleri savunanlar, insanların akıl ve zekalarıyla alay eder gibi, bildik yalanları üst üste yığmaya devam ediyorlar.
İçerdeki tavır ve davranışların dış meselelere yansıması da aşağı yukarı aynı şekilde. Suriye’de nerdeyse 4 yıldır kendi insanıyla savaşan ve onlara karşı en ağır silahları kullanmaktan çekinmeyen bir diktatörü, hala bir değer olarak görüp göstermeye çalışmaları, bunlardan sadece birisi. Hayatını kaybeden 200 binden fazla insan, evlerinden yurtlarından kopup sefalet içerisinde hayatlarını sürdürmeye çalışan milyonlar, umurlarında bile değil.
Her zamanki gibi melanetlerini sürdüren İsrail konusunda devekuşu politikası takip eden bu kesimler, Baradey’in itiraflarından sonra olsun Mısır’da yaşananlardan ve yaşanmakta olanlardan ders alırlar belki…
Ekrem Kızıltaş – Haber 7
ekremkiziltas@gmail.com
-
Sabit Kal 10 yıl önce Şikayet EtBu da yetmezmiş gibi İhvan karşıtı Mısırlılar, Yurtdışında önlerine gelene, katliamları İhvanın yaptığını anlatıyorlar, bütün katliamlardan İhvanı sorumlu tutuyorlar. Bu kadar zulüm ve bu kadar yalanı bu ümmet nasıl taşır hayret.Beğen Toplam 1 beğeni