Ayşe bu ülkeyi neden sevmiyor?
Orada tahsilini tamamlayıp, kendisine yeni bir hayat kurduktan sonra, o Avrupa ülkesinin bir vatandaşı olarak iki defa Türkiye’ye gelmiş ve ikisinde de bir süre içeri alınarak yine bir şekilde işkence ile karşılaşmıştı…
Muhabbet sırasında söz dönüp dolaşıp Türkiye’ye geldiğinde, muhatabımın gözyaşlarını saklamaya çalıştığını gördüm. Gözyaşlarını durdurmaya çalışmaktan vazgeçip, bana dönerek şunları söyledi: “Vatan işte… Ne olursa olsun, insanın vatanı başka bir şey…”
Yaşanan travma ne kadar ağır olursa olsun, demek ki vatan sevgisini sona erdiremiyordu…
Bir ülkeyi sevmek tam olarak ne demektir, insanın ülkesini sevmesi ya da çok sevmesini ölçüp değerlendirebilmenin bir yolu var mıdır?..
Bu, cevabı bir yönüyle çok kolay, ama bir yönüyle de çok zor bir soru.
Bu ülkede yaşayan insanların çoğu, ‘Vatan sevgisi imandandır’ diyen bir Peygamber’in ümmeti. Ve tamamı da, bu ülkeye olan sevgilerini zor zamanlarda ve defalarca ispat etmiş dedelerin torunları.
Ve ‘insan doğduğu yerde değil, doyduğu yerdedir’ sözünü anlamlı kılar bir şekilde dünyanın her tarafına dağılmış olsalar da; oralarda nerdeyse sadece bedenen yaşayıp, akılları ile hep buralarda olanların ülke sevgisi tartışılamaz bile.
Bir şekilde ülkesini terk etmek mecburiyetinde kalıp, Avrupa ülkelerine sığınarak ora vatandaşı olan ve vaktiyle işkencelere maruz kalmış olsalar da, Türkiye’nin adı geçtiğinde gözleri yaşlarla dolanların taşıdığı his de, ülke sevgisidir…
Mübadele yoluyla ya da çeşitli şekillerde bu ülkeyi terk etmiş gayrimüslimlerin, karşılaştıkları vatandaşlarımızla konuşurlarken hissettiklerine ülke sevgisi dışında ne gibi bir isim verebileceğimiz de, önemli bir husus.
Üzerine çok yazılıp çizildi ama Ayşe Hür’ün bir tartışma programında izlediği Etyen Mahçupyan’la ilgili; “Mahçupyan’ın her sözü ikna etti. Tek soruya cevap bulamadım: Mahçupyan Türkiye’yi neden bu kadar çok seviyor? Neden hepimizden çok seviyor?” şeklindeki tweet’inde ne demek istediğini, hala anlayabilmiş değilim.
Hayır, anlamam kıt olduğundan filan değil bu durum. Belki söz konusu mesaj üzerine yorum yapan isimlerin, ‘bu ülkeyi seven Ayşe Hür’ün, Mahçupyan’ın nasıl olup da kendisinden çok sevdiği konusunu sorguladığı’ temelinden meseleye yaklaştıkları için anlayamıyorum.
Oysa, 140 karaktere sıkıştırılmış bu mesaj: “Tamam biz seviyoruz. Ama sen nasıl olur da hem de bizden çok sevebilirsin?” demekten çok: “Aslında sevilmemesi, özellikle de senin sevmemen gereken bu ülkeyi nasıl olup da sevebilirsin?” diyor gibi…
Ayşe Hür’ün mesajı, Mahçupyan’ın bu ülkeyi sevmeye, hele çok sevmeye hakkının olmadığını düşünen birinin değil; sevmemesi gerektiğine inanmış birinin tepkisini yansıtıyor daha çok.
Ayşe Hür’ün Etyen Mahçupyan’la ilgili bu soruyu, vaktiyle yaşanan ya da yaşandığı iddia edilen birtakım hadiselerden hareketle mi; yoksa Mahçupyan’ın aklı başında argümanlarla Türkiye’nin huzur ve istikrarından yana tavır koymasından rahatsız olduğu için mi sorduğu, üzerinde düşünülmeye değer bir husus…
Yani bu sorunun kaynağı, Mahçupyan’ın hissetmesi gerektiğini düşündüğü travma mı, yoksa Mahçupyan’ın sözlerinin kendisinde oluşturduğu travma mı?.. Belki de bambaşka sebepleri vardır, kim bilir?..
Ayşe Hür’e yöneltilmesi gereken soru ise; ‘nasıl olur da Etyen Mahçupyan’ın bu ülkeyi sevme hakkı üzerine laf söyleyebilirsiniz’den çok, ‘siz neden bu ülkeyi sevmiyorsunuz’; ya da daha doğrusu ‘siz neden bu ülkeyi hiç sevmiyorsunuz’ olmalıydı gibime geliyor.
Sahi, birileri bu ülkeyi neden sevmiyorlar?..
-
BHY 10 yıl önce Şikayet EtBeyinleri ithal olduğu için görüntü bizde ruh temsili Avrupa'da takılı İngiliz yada Amerika Ülkeyi yönetse bağımlı olsa işlerine gelir. Gerçek vatandaşlıklarına kavuşmuş olurlar. Yapayından sıyrılırlarBeğen
-
ShowIsOver 10 yıl önce Şikayet EtAyşe Hür'ü mazur gürün. Twitter'da (yani yazılı bir afade) O şöyle bir ifadede bulunmuştu. Aynen aktarıyorum. (Türkiye'de insanların %90 ı normal akıllı %10'u kıt akıllı %10'u da üstün aklıllı). Bu normal. Kendisi %110 içinde olduğu için , mazur görmeniz gerekir bence. Zekası o kadar, kafa o kadar basıyor.Beğen Toplam 1 beğeni