Ekrem Kızıltaş
Ekrem Kızıltaş
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Firavun özentisinin adaleti!...

GİRİŞ 17.05.2015 GÜNCELLEME 18.05.2015 YAZARLAR

Mısır’da şu anda ülkenin ve halkın değil, Mısır’daki hakimiyetlerini sürdürmek isteyen uluslararası çevrelerin menfaatlerini esas alan bir cunta işbaşında. Dolayısıyla, batılılar ve bölgedeki işbirlikçi ülkelerin desteği ile darbe yapan ve aynı şekilde ayakta kalabilen Firavun özentisi Sisi döneminde alınan karar pek şaşırtıcı değil. 

Hele de Mursi’nin işbaşında bulunmasının kendi saltanatlarını da sona erdireceğini anladıkları için darbeye giden yolun taşlarını döşeyen hakimler varken...

Şaşırtıcı olan, Mursi ve arkadaşları için yapılan "Devletin çıkarlarına zarar vermek amacıyla Hamas, Hizbullah ve İran Devrim Muhafızları'yla suç amaçlı iş birliği ve casusluk yapma" suçlaması.

Başta darbeyi destekleyen ve yapılan her türlü melaneti makul karşılayan batılı ülkeler olmak üzere, Sisi’nin bütün destekçileri de sevinmiş olmalı bu karara. Esas işbirlikçi ve casusların Sisi ve beraberindekiler olduğunu iyi bildikleri için de, iddialar hoşlarına gitmiş olmalı.

‘İdam’ konusunda hassas olduğu zannedilen batılı ülkelerin, Mısır’da alınan kararlar karşısında sessiz kalmaları, bir başka ibret vesilesi. Menfaatlerine uygun durumlarda, değil birkaç kişinin, milyonların hayatını kaybetmesinin bile batılılar açısından önemsiz olduğu zaten malum…

Hüsnü Mübarek’in 11 Şubat 2011 tarihindeki istifasıyla başlayan Mısır Devrimi sonrası yaşananları ve adım adım gelen darbe sürecini ana hatlarıyla hatırlatmakta fayda var. Çünkü Mısır’da yaşananların, bizde de yaşatılmak istenenlerle ilgi çekici benzerlikleri var.

Mübarek’in istifası sonrası işbaşına gelen askerler, yönetimi en kısa zamanda sivillere devredeceklerine dair söz vermişlerdi. Ancak süreci uzatmaya niyetli oldukları anlaşılınca, Tahrir’deki gösteriler devam etti. 

2011 Mart’ında Anayasa değişikliği öngören referandumda yüzde 77 evet oyu çıktı. 

18 Eylül’de Mısır Halk Meclisi için Kasım’da başlayıp Ocak’ta bitecek şekilde üç aşamalı seçim yapılacağı açıklandı. Meclisin üst kanadını oluşturan Danışma Konseyi seçimi için de Ocak ve Mart tarihi belirlenmişti. 

Seçimlerde Müslüman Kardeşler’in siyasetteki temsilcisi olan Özgürlük ve Adalet Partisi  büyük bir başarı kazandı. Ocak 2012 sonunda Danışma (şura) Konseyi için sandık başına gidildi.

Yeni seçilen Halk Meclisi, Mart 2012’de İsrail Büyükelçisi’nin ülkeden çıkarılması ve bu ülkeye yapılan doğalgaz ihracatının durdurulması kararını aldı. (Tahmin edilebileceği gibi mısır doğalgazı İsrail’e nerdeyse yok denebilecek bir fiyatla satılıyordu.)

Adeta bir kast sistemiyle çalışan yargı devreye girdi ve yeni anayasayı hazırlamakla görevli 100 kişilik komisyonun çalışmalarını durdurma kararı aldı. 

23 Mayıs’ta Mısır halkı, cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turu için sandık başına gitti.

14 Haziran’da Mısır Anayasa Mahkemesi, seçimlerde anayasa ihlali yapıldığı gerekçesiyle Meclisin alt kanadını feshetme kararı aldı. 

16 Haziran’da cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turu yapıldı. Ülkede yapılan ilk demokratik cumhurbaşkanlığı seçiminin galibi Muhammed Mursi oldu.

Cumhurbaşkanı Mursi göreve başladığında Halk Meclisi’ni göreve çağırdı. Ancak Anayasa Mahkemesi meclisin feshi kararının kesin olduğunu açıkladı. 

Mursi, yargının oyunlarını boşa çıkarabilmek için yetkilerini artıran bir kararname yayımlayınca, ülkenin en üst düzey yargıçlarından oluşan Yüksek Yargı Konseyi hukuk alanında ülke çapında grev çağrısı yaptı.

Müslüman Kardeşlerin çoğunluğunu elinde bulundurduğu Kurucu Meclis 30 kasım 2012’de Anayasa taslağını onayladı. 23 Aralık 2012’de ikinci aşaması yapılan referandumda anayasa taslağı kabul edildi. 

Cumhurbaşkanı Mursi, genel seçimlerin Nisan 2013’te yapılacağını açıklayınca, muhalif grupların temsilcisi konumundaki Muhammed Baradey seçimleri protesto çağırısında bulundu. 

Mısır İdare Mahkemesi, Mursi’nin genel seçimlerin 22 Nisan’da yapılması yönündeki kararnamesini 7 Mart 2013’te iptal etti. 

Mısır’ın menfaatlerini esas alan ve buna aykırı hususları gidermeye kararlı olan Mursi, vesayet yanlılarının adımlarını boşa çıkarmaya çalıştıkça, yeni adımlar atılıyor ve bu arada birileri tarafından tezgahlandığı anlaşılan gösteriler de şiddetleniyordu. 

Ekonominin büyük bir kısmına hakim olan orduyla beraber kast sistemiyle çalışan yargı ve her ikisini de hoş tutan dış ve iç rantiye, Mısır’ın devrimini elinden almaya kararlıydı.
Gösteriler Temmuz 1013 başında adeta zirve yapınca, Genelkurmay Başkanı Sisi, Mursi ve muhaliflere ‘uzlaşmaları’ konusunda 48 saatlik bir süre verdi. Muhalefetin uzlaşma gibi bir niyeti yoktu ve belli ki Sisi’nin istediği de bu idi. 

3 Temmuz 2013’te de ordu yönetime el koydu.

Ne diyorduk?.. Mısır’da yaşananlarla bize yaşatılmaya çalışanlar arasında ilgi çekici benzerlikler var. Ortak nokta ise, ülkelerinin değil, kendilerini güdenlerin menfaatlerini temel alan satılmışlar güruhu…

Mursi için alınan idam kararı, Firavun özentisinin ve onunla beraber hareket edenlerin adalet anlayışını yansıtıyor…
Bundan sonra neler olabileceği konusunda fikir yürütebilmek için, Kur’an-ı Kerim’e başvurup Firavun, Karun, Haman ve Bel’am konusunu tedkik etmekte fayda var. Alınan kararlarda son sözü Mısır Müftüsü söyleyecek çünkü…

 

Ekrem KızıltaşHaber 7
ekremkiziltas@gmail.com

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL