Kimisi için kabullenilmiş, kimisi için de bir türlü razı olunamayan bir gerçek bu...

Kaç yaşında olursak olalım geriye doğru baktığımızda yaşarken uzun gelen günlerin, haftaların, ayların ve yılların nerdeyse bir su gibi geçip gitmiş olduğunu fark ederiz. Sıkıntılı anların biraz daha yavaş geçtiği söylense de, bu o anla ilgili bir durumdur genellikle. Sonrasında yine de hayatın hızlı aktığını fark ederiz.  

Her şey olup bittiğinde, yaşanan uzun hayatların nasıl hatırlanacağına şu ayetler ne güzel işaret ediyor: “(Allah inkârcılara) "Yeryüzünde kaç yıl kaldınız?" diye sorar. "Bir gün veya günün bir kısmı kadar kaldık. İşte bilenlere sor." derler.” (Mü’minun, 112/113).

‘Bir gün ya da günün bir kısmı kadar…’ Oysa ortalama ömrü 70 yıl kabul edersek, insanoğlu 25 bin 550 gün kalır yeryüzünde…

Dünyanın yalan oluşu, eninde sonunda üzerinde bulunan her şeyler beraber fena bulacak (yok olacak) olmasıyla alakalı bir şey. Ama yalan bir dünyada yaşadıkları halde hayatlarını yalanlar üzerine bina edenlerin sayısı oldukça çok.

Ortalama insan ömrünün 25 bin gün civarında olması ve yaşadığımız günlerin, haftaların, ayların hiç bitmeyecekmiş gibi gelmesi, belki de insanları aldatan.

Öyle olmasaydı, mesela Mısır’ın yeni Firavunu Sisi, yalanlar üzerine bina ettiği hükümranlığını sürdürebilmek için, inançlı olmaktan başka kabahatleri olmayan Müslümanları katlettirmekle uğraşır mıydı?..

İç dünyasını tabii ki bilmiyoruz. Ama vaktiyle askeri bir darbe ile devirdiği Muhammed Mursi ile birlikte namaz kıldığını, hanımının peçeli olduğunu biliyoruz. Kim bilir halen de aynı özelliklerini sürdürüyordur. Böyle bir insanı, ülkesini sömürücülere peşkeş çekebilmek için Müslümanları kitle halinde katletmeyi göze alabilecek kadar Firavunlaştıran sebepler nelerdir acaba?..

Haydi, kendi kendini kandırıyor ve yalanlarına kendisi de inanıyor diyelim; eğer Cenab-ı Hakk’ın huzuruna hala çıkmayı sürdürüyorsa, Alemlerin Yaratıcısı’nı da kandırabileceğini mi düşünüyor acaba?

Her şey Sisi’nin gözleri önünde oldu ve oluyor oysa. Mısır’ın iliğini kemiğini kurutan Mübarek yönetimi sonrasında, 90 milyon Mısırlının rahat bir nefes almaya başlayacağı belli olunca darbe yaptırdılar ona. Ülkenin doğalgazı, madenleri, limanları ve bütün zenginliklerini sömürebilmek için işbaşına getirdiler kendisini.

Darbe için öne sürdüğü sebeplerin tamamının yalan olduğunu da en iyi kendisi biliyor Sisi. Tahrir’e doldurulanlar, ellerine para tutuşturulan taşıma kıtalardan oluşuyordu. Rabia’da onlardan nerdeyse on misli fazla insan varken, Tahrir’deki taşıma kalabalığın halkın taleplerini yansıttığını söylemesi yalandı. Hatta yalanın kuyruklusu…

Muhammed Mursi’nin Mısır ve Mısırlılar için çalıştığını en iyi kendisi biliyordu Sisi’nin. Dolayısıyla darbe yaparken söyledikleri tümüyle yalan olduğu gibi halen söylemeye devam ettiklerinin tamamı da yalan…

Dünyanın yalan olduğunu Sisi de biliyordur muhakkak. Ama nasıl oluyorsa, ahirete gittiğinde ‘bir gün, ya  da bir günün az bir kısmı kaldığını’ söyleyeceği dünya için, yalanları üst üste dizerek, gerçek dünyadaki ateşini artırıyor gün be gün…

Sadece Sisi mi?.. Sisi bir örnek, Sisi bir prototip… Sisi benzeri o kadar çok insan var ki İslam aleminde… Yalan dünyanın müseccel yalancıları...

Aslında bir Bayram Yazısı olacaktı bu. Ancak Mısır’da Bayram Namazı sonrası katledilenlerle ilgili haberi okuyunca, bu hale geldi.
He yaparsınız, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Mehmet Görmez’in dediği gibi: “Bu bayram, acılı bayram.” Acılı bayramın yazısı da böyle olur.

Efendim, hepinizin Mübarek Ramazan Bayramınızı tebrik ediyor, Cenab-ı Hakk’tan İslam Alemi ve insanlık için hayırlara vesile olmasını niyaz ediyorum.

Ekrem Kızıltaş – Haber 7

ekremkiziltas@gmail.com