Koalisyon hükümetlerinin faydalı olup olmadığı konusundan bağımsız olarak, 7 Haziran seçim sonuçlarından hareketle, ‘bir koalisyon hükümeti kurulabilir miydi’ sorusunun cevabı, neden kurulamadığını anlamak açısından önemli.

En olmayacak ihtimal olarak gözüken AK Parti-HDP koalisyonundan başlamak gerekirse; HDP, gerçekten Barış Süreci’ni istiyor ve Türkiye’yi ortak vatan olarak kabul ediyor olsaydı, seçimden önce ne söylemiş olursa olsun, AK Parti’ye yanaşır ve onunla bir hükümet kurabilmek için elinden geleni yapardı. Ama olmadı. HDP’nin ve onu güden güçlerin bambaşka hesapları vardı ve bunların neler olduğu da zaten 7 Haziran sonrası ortaya çıkmaya başladı.

AK Parti ile MHP arasında bir hükümet kurulabilirdi mesela. AK Parti seçmenlerinin büyük çoğunluğunun eğer bir koalisyon olacaksa bunun MHP ile olmasını istedikleri, bilinen bir gerçekti.

MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin daha seçimin neticeleri alınır alınmaz yaptığı, ‘biz ana muhalefete talibiz’ açıklaması, memleketin mutlaka bir hükümete ihtiyaç duyduğu inancının kökleşmesi ile aşılabilecek gibiydi.

Ak Parti-MHP arasında bir koalisyonun ya da seçim hükümetinin gerçekleşmemiş olmasının sebebi, Bahçeli’nin son görüşmeden sonra da tekrarladığı meşhur 4 husus olarak gözüküyor. Oysa bu konularla ilgili olarak dile getirilenlerin çoğu algılarla, kalanı da yorumla alakalı.

Barış Süreci’nden vazgeçilmesi, mesela… Bahçeli, Türkiye sınırları içerisinde yaşayan insanlardan bazılarının sahip oldukları haklardan mahrum edilmelerini savunuyor olamaz herhalde. 17/25 Aralık’la ilgili mahkeme süreçleri ve Meclis komisyonu çalışmaları meselenin ne olduğunu ortaya koymaya kafi iken, algıya dayalı iddiaların sürekli tekrarlanması, işin kolayına kaçmaktan başka bir şey değil.

Cumhurbaşkanı’nın yetkileri meselesi de, yine tuhaf bir konu: Çünkü ne Bahçeli ne de herhangi bir MHP’li, Cumhurbaşkanı’nın anayasa dışı hangi hareketleri olduğu konusunda tek bir örnek bile verebilmiş değil.

Yani AK Parti-MHP arasında bir koalisyon kurulamamış olması, gördüğümüz şeylerden çok daha derin başka sebeplerle alakalı olmalı. Çünkü, vaad ettiği halde, gerektiğinde elini taşın altına koymayan ve bunu neden böyle yaptığını makul bir şekilde açıklayamayan bir parti görünümünde MHP.

AK Parti ile CHP arasında kurulacak bir hükümet başat koalisyon alternatifi idi ve uzun süre üzerinde çalışıldığı halde gerçekleşmedi.

AK Parti’nin ciddi hazırlıklar ve iyi niyetle yaklaştığı koalisyon konusuna, CHP’nin gösteriyi esas alan bir şekilde yaklaşması, sonun başlangıcı idi aslında. İç ve dış mihraklarca daha seçimin ilk gününden itibaren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la beraber ‘erken seçim için zemin oluşturmaya çalışmakla’ itham edilen AK Parti Lideri Davutoğlu, Türkiye’ye faydalı olabilecek bir koalisyon oluşturabilmek için belli ki çok gayret etti.

Ancak Ahmet Davutoğlu seçimin objektif neticelerini esas alır ve ona göre değerlendirmeler yaparken; CHP cenahı ise, normal şartlarla izahı mümkün olmayan tavırlar takınarak, olmayacak şeyler istemeyi tercih etti.

Ahmet Davutoğlu üzüm yeme; CHP’liler ise bağcı dövme derdindeydiler.

Başlıktaki soruya dönersek: Bir hükümet kurulabilir miydi?.. Evet kurulabilirdi. Ancak, daha önce tek başına iktidar olduğu için, sürekli olarak koalisyona karşı olduğu söylenen AK Parti, hakikaten bir koalisyon hükümet kurulabilmesi için gayretle çalışırken, diğer partiler böyle bir şeyi istemedikleri için  bir hükümet kurulamadı.

1 Kasım’da sandık başına gidecek ve ‘bu partiler neden 7 Haziran’dan sonra hükümet kurmadılar’ sorusunun cevabını arayacak seçmenlere, işin bu tarafını anlatmak gerek.

Çünkü, başta CHP olmak üzere diğer partiler, AK Parti’nin aslında bir hükümet kurmayı istemediği iddialarını iç ve dış destekçileri ile beraber sürekli gündeme getirmeye çalışacaklar…

Ekrem Kızıltaş – Haber7