Muhalefet meselesi…
O halde ülkemizin en önemli sıkıntılarından birisi olan muhalefet problemine eğilebiliriz.
Muhalefet problemi deyip geçmemek gerek. Sistem demokrasi ise, muhalefet olmazsa olmazlardandır malum. Ama tabii hemen burada sorulması gereken soru şudur: Muhalefet gerekli tabii, ama nasıl bir muhalefet.
Türkiye söz konusu olduğunda muhalefet partilerinin nasıl olmaları gerektiğini basitçe şöyle anlatabiliriz: Ülkenin hali ve geleceğine yönelik olarak ilgili her hususta planları, projeleri olur. İktidara gelme şansları ne kadar az olursa olsun, işbaşındaki kadroyu takip eder, yaptıklarını değerlendirir ve bunlarda objektif olarak eksiklikler bularak, eleştirir ve kendileri işbaşında olsaydılar daha iyilerini yapabileceklerini müdellel bir şekilde insanlara anlatırlar. Bunlar, vakti saati geldiğinde insanların kendilerini bir alternatif olarak görebilmeleri için gereken asgari şartlardır.
Türkiye’de bu anlatılanlara uygun parti ya da partiler olup olmadığı, önemli bir konu. An itibariyle TBMM’de temsil edilen CHP, MHP, HDP ya da parlamentoya giremeseler de varlıklarını bir şekilde devam ettiren sürü-sepet partiler, teorik olarak muhalefet partileri tabii. Ancak Parlamentoda temsil edilenler de dahil olmak üzere, muhalefet partilerinin tamamı, ülkemizle alakalı olarak derli toplu plan ve projelere sahip değiller. Karikatürize ederek söylemek gerekirse; bu partilerin tamamı, hasbelkader kendilerine iktidar teslim edilecek olsa arkalarına bakmadan kaçmayı tercih ederler, çünkü ne yapmaları ya da ne yapmamaları gerektiği konusunda en ufak bir fikirleri bile yoktur.
Uzun söze hacet kalmadan anlaşılabilmesi için 7 Haziran’ı hatırlamak yeter. CHP, MHP ve HDP gerçekten muhalefet partileri olsaydılar eğer, ne yapar eder 7 haziran sonrası ya kendi aralarında bir hükümet kurar ya da en azından içlerinden birisi AK Parti ile bir koalisyon oluşturabilirdi. Ama olmadı. Olmadı, çünkü adını zikrettiğimiz partilerden hiç birisi iktidara gelmeleri ya da koalisyon ortağı olmaları durumunda neler yapabilecekleri konusunda herhangi bir hazırlığa sahip değillerdi. Onlar sadece bir şeyleri yıkmaya programlanmış durumdaydılar.
Bunun içindir ki, muhtemelen daha çok dışarıda bir yerlerde pişirilen AK Parti’nin tek başına iktidara gelmesine mani olma konusunda başarılı olsalar da, AK Parti’siz ya da Ak Parti ile bir hükümet kurma hususunda başarısız oldular.
Şüphesiz ki, bunun olmayışında başka faktörlerin de ağırlığı vardı. Ama esas mesele şu: CHP, MHP ve HDP Türkiye’nin muhalefet partileri olsaydılar eğer, Türkiye 7 Haziran’dan sonra hükümetsiz kalmazdı. Ve dahası da şu: Bu partiler gerçekten bizim muhalefet partilerimiz olsaydılar; hükümet kurulamaması durumunda seçim kararı alınmasına katkıda bulunurlar, hele Anayasa gereği kurulması gereken Seçim Hükümeti konusunda bırakın kaçak davranmayı, candan istekli olurlardı…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, halkımız tarafından Cumhurbaşkanı olarak seçildiği 10 Ağustos 2014 gününün ilerleyen saatlerinde yaptığı ‘Balkon Konuşması’nda şunları da söylemişti: "İnanıyorum ki muhalefet bugünden itibaren politikalarını gözden geçirecek ve yeni Türkiye ile örtüşen bir siyaset tarzı inşa edilecektir."
Ama beklenen olmadı ve muhalefet partileri o bildik politikalarını gözden geçirme ihtiyacı hissetmeden yollarına devam ettiler. 7 Haziran, söz konusu partilerinin bir şeyleri yıkma konusunda başarılı olduklarını gösterse de, yapma konusunda başarısız olduklarını gösterdi bizlere. Bu sebepledir ki, 1 Kasım’da seçmen tarafından ciddi şekilde cezalandırıldılar.
Bir sonraki seçime kadar 4 senemiz var. Muhalefet partilerinin politikalarını gözden geçirmeleri ve gerçekten Türkiye’nin muhalefet partileri olabilmeleri için uzun bir vakit bu. Umulur ki, akıllarını başlarına devşirir ve sayın Cumhurbaşkanı’nın vaktiyle söylediği gibi muhalefet olarak ‘Türkiye ile örtüşen yeni bir siyaset tarzı’ inşa ederler. İktidar olabilmek gibi bir hayalleri yok nasıl olsa…