Eğer işin içinde Türkiye olmayacak olsaydı bu kesimlerin göklere çıkaracak oldukları G20 de bu itibarsızlaştırmadan nasibini alıyor.

Türkiye’nin G20’de olmasını ve dahası dönem başkanlığı yapıyor olmasını hazmedemeyen ve dahası yakıştıramayan birileri, itibarsızlaştırma konusunda başı çekiyorlar. Bu güruh, Dünyanın ekonomik ve siyasi açıdan en önemli ülkelerinin ve kuruluşların yöneticilerinin katılacakları zirveyi nerdeyse kısa süreli tatil de içeren bir gösteri olarak değerlendirmeye çalışıyor.

Oysa 1975’te temelleri atılan, 1976’da G7 olarak kurumsallaşıp, 1998’de G8 adını aldıktan sonra, 1999’dan itibaren de G20 (Group of 20 / 20’ler Grubu) olarak faaliyetlerini sürdüren G20 Zirvesi’nin Türkiye’de yapılıyor olması, şüphesiz çok önemli bir olay…

Önemli, dünyanın en güçlü ülkelerinin devlet ve hükümet başkanlarının katılacakları bir toplantı. Önemli, bir süre öncesine kadar tribünden seyrettiğimiz bir oyunun artık aktörü ve senaristi konumundayız. Yani o ülkelerin yapacakları toplantıda alınacak kararlara maruz kalma kaygısı yerine, bu kararların alınmasında katkı sahibi olma imkanı yakalamışız.  Önemli, çünkü G20 Dönem Başkanı olmamız hasebiyle, Antalya’da yapılacak toplantının gündemini belirleme konusunda ciddi bir ağırlığımız da var.

Zirvenin, doğrudan temas sayesinde ülkemizle alakalı birtakım olumsuz görüşlere kapılmış kişilere bazı şeyleri doğrudan aktarma imkanı verecek olması da bir başka şans. Toplantı vesilesiyle Antalya’ya akın eden yabancı medya mensuplarının, hep belli kanallardan aldıkları saptırılmış bilgiler yerine, temas edecekleri yetkililerden birçok konunun doğrusunu öğrenebilecek olmaları, az şey değil…

G20 Zirvesi’nin ülkemizde yapılacak olması sebebiyle mutsuzlukları nükseden çevrelerin, belki doğrudan temas sebebiyle ülkemizle ilgili gerçek bilgilere ulaşılabilecek olmasından rahatsızlık duyduklarını düşünebiliriz. Çünkü mutsuzların hemen tamamı, ülkemizdeki bütün olumlu gelişmeleri görmezden gelip, olumsuz ufak-tefek şeyleri büyütmeleri ve dahası dışarıya böyle aktarma çabası peşinde olanlar.

İtibarsızlaştırma gayreti güdenlerin kontrolündeki medya organlarında yer alan Zirve ile ilgili yorum ve değerlendirmelerde, güya objektiflik adına G20’yi mümkün olduğu kadar önemsizleştirme çabası yanında, ülkemizin bulunduğu durumu olduğundan çok daha kötü gösterme gayretleri de özellikle dikkat çekici.

Türkiye’nin ileriye doğru yürüyüşünü durdurmak gayretiyle gerçekleştirildiklerinden artık kimsenin şüphesi kalmayan Gezi Olayları, 17-25 Aralık Darbe Girişimi ve benzeri bir dizi gelişmenin olumsuz etkileri yok farz edilerek yapılan yorumlarda, ekonomik büyümenin eskisi gibi olmadığı ve işlerin kötüye gittiği iddiaları da bir nakarat gibi tekrarlanıyor. Ancak bu yorumları yapanların, anılan girişimlerin açıktan destekçisi olduklarını bilenler, bunlar tarafından dile getirilen olumsuzlukların gerçeği yansıtmaktan çok oluşturmaya çalıştıkları algı ile alakalı olduğunu da kolaylıkla fark edebiliyorlar.

Şurası açık ve net; bizimle sevinmeyen ve bizimle üzülmeyenlere rağmen, Türkiye gelişmesini sürdürecek ve malum kesimlerin gerçekleşmemesi için gayret ettikleri 2023 hedeflerine rahatlıkla ulaşacak, inşallah.

İşler bu güruhun arzu ettiği gibi yürümedi, yürümüyor ve yürümeyecek… Çünkü, “Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır / Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır.”

Ekrem Kızıltaş – Haber7

ekremkiziltas@gmail.com