Aysbergin görünen kısmı...
Tarih 10 Mayıs 1997. Refahyol Hükümeti’nin istifasını günler kala, Gelişmelerin aldığı hal dolayısıyla kızgın olan Çiller, hükümete düşmanlık konusunda gemi azıya alan medya kuruluşlarının, aslında devlet imkanları kendilerine artık peşkeş çekilmediği için bu kadar saldırgan olduklarını söylemişti.
O kızgınlıkla açıkladığı, devlet imkanlarından iki büyük basın grubuna daha önce tahsis edilen rakamlar ise dudak uçuklatıcıydı.
28 Şubat, bilindiği gibi çok derin ve bir o kadar da velud bir mevzuu. Hakkında ne kadar konuşulursa konuşulsun, mutlaka konuşulması gereken başka şeyler ortaya çıkıyor.
Konuşuldukça gündeme gelen yeni hususlar da, yeni yeni tartışmaları doğurduğundan, bizler bu sayede başka şeyler öğreniyoruz. Giderek; ‘gerçeklerin bir gün mutlaka ortaya çıkmak gibi garip bir huyu vardır’ sözünün 28 Şubat süreci hususunda da doğrulandığına şahit olabileceğiz anlaşılan.
O dönemde bazı şeylerin nasıl olup ta olabildiği ile alakalı ‘içerden’ sayılan ilk bilgilere, 1999’da bir dergiye verdiği mülakat sayesinde sahip olabildiğimiz Can Ataklı yine sahnede.
Ataklı’nın, Refahyol döneminin DYP’li Turizm Bakanı Bahattin Yücel’in, dönemin iki büyük medya grubunun tepe yöneticileri tarafından nasıl istifa ettirildiği ile ilgili anlattıkları, ortalığı biraz karıştırdı.
Aydın Doğan’ın, Ataklı’nın konuk olduğu programa telefonla katılarak konuyu yalanlamaya çalışırken kullandığı sözlerin ve iddianın asıl muhatabı iki eski genel yayın yönetmeninin yaptıkları açıklamaların gazete, TV ve internet medyasında kullanılış şekli, medya açısından değişen çok şey olmadığını ortaya koymuş gibiydi.
Aydın Doğan’ın sözleri, Ertuğrul Özkök ve Zafer Mutlu’nun konu ile ilgili açıklamaları, böyle bir şey olmadığını anlatmaya yönelik. Bahattin Yücel de iddiaları kısmen doğrulayıp, ancak bahsi edilen sebeple değil de başka bir şekilde istifa ettiğini söylüyor…
Sıkıntılı bir durumla karşı karşıyayız aslında. Yani hakikaten arsa tahsisleri ile ilgili sıkıntılı durumlar var mıydı, varsa bunlar nelerdi? İki medya grubu bunları öğrendiği halde, neden bunları –yapmaları gerektiği gibi- ilgililere ve kamuoyuna duyurarak, engelleme yolunu tercih etmediler.
Öyle ya kamuya ait arazilerin yanlış bir şekilde tahsisi söz konusu ise ve gazeteciler de bunu öğrenmişlerse, bunun toplum tarafından öğrenilmesi ve ilgililer tarafından da gereğinin yapılması gerekirdi ki, ondan sonra başkaları bu işe cesaret edemesin. Böyle olmamış.
Bakan, bu sebeple ya da değil, istifa etmiş.
Bahsi edilen arsa tahsisleri konusu toplumun büyük bir kesimi tarafından biliniyor olsa da, adli mekanizmalar tarafından her nedense hiç takibe konu olmamış…
Refahyol döneminde özellikle de DYP’de gerçekleşen istifalar çok ilgi çekici bir konu. ‘Gördükleri lüzum üzerine’ partilerinden birbiri ardına istifa ederek hükümeti istifaya mecbur eden milletvekillerinin nasıl ikna edildikleri, erbabınca bilinen bir konu. Ümidimiz ise fazla uzun olmayan bir vadede hepimiz tarafından öğrenilebilecek olması.
Benzin istasyonları, tavuk çiftlikleri hediye edilerek ya da daha az hırslı oldukları için750 bin dolarlık mütevazı ödemelerle ikna edilen vekillerin hikayelerinden, adlı adınca haberdar olmak hepimiz için oldukça öğretici olacaktır.
Kısacası şu: 28 Şubat hakkında şimdiye kadar öğrendiklerimizle alakalı söylenebilecek en iddialı şey, bunların ‘buz dağının suyun üzerindeki kısmı olduğu’dur.
-
mustafa akgül 13 yıl önce Şikayet Etekrem abi,ALLAH rızası için şu fazilet partimizin. nasıl ve neden kapatıldığını,kimlerin rol oynadığını,erbakan hocaya 5 yıl siyaset yasağının az görülüp,uydurma kayıp tirilyon davasıyla hapis cezasını kimlerin verdirdiğini bir yaz.saygılar..Beğen Toplam 1 beğeni