Ekrem Kızıltaş
Ekrem Kızıltaş
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Madımak ve Başbağlar; gerçek suçlular nerede?..

GİRİŞ 14.03.2012 GÜNCELLEME 14.03.2012 YAZARLAR

Bu sefer, konuyla ilgili olarak halen devam etmekte olan davanın ‘zaman aşımı’ sebebi ile düşmüş olması tartışılıyor. Durumdan şikayetçi olanlar, haklıdırlar. 

Ancak hatırlatalım: Olaylarla ilgili davanın toplam 111 sanığı olup, bunlardan 106’sı hakkında hüküm kesinleşmiş ve infaz edilmiş ya da ediliyor. Zaman aşımı, 19 senedir yakalanamayan 5 firari sanıkla ilgili.

Arada güme gitmemesi gereken esaslı soru ise hala cevabını bekliyor: Şu ana kadar yargılanan ve mahkum olanlar; hatta bahsi geçen 5 firari, olayın gerçek suçluları mı idiler?..

Laf kalabalığı ile geçiştirilmemesi gereken bir soru bu. Çünkü olaylar sonrasındaki gözaltı ve tutuklamaların, nasıl bir cadı avı şeklinde gerçekleştirildiği, malum.

Olaylar sırasında Sivas’ta olmayanların bile yargılananlar arasında olduğu davada, 33 kişinin idama mahkum edilmesinin, dumandan boğularak ölen 33 kişiye karşılık olup olmadığı ve benzeri birçok husus da, aydınlatılmayı bekliyor.

2 Temmuz 1993’te; nasıl başladığı, nasıl geliştiği ve nasıl neticelendiği halen tartışma konusu olan bazı vahim olaylar yaşandı Sivas’ta ve çoğu yanan-yakılan bir otelde (Madımak) bulunan 37 kişi, hayatlarını kaybetti.

Askerin ve polisin gözleri önünde olup bittiği halde, engellenmeyen-engellenemeyen olay, o gün bu gündür dindarlara yönelik bir suçlama vesilesi olarak kullanılmaktadır.

Dindarların Madımak Oteli’nde 37 kişiyi yakarak öldürdükleri şeklindeki bu suçlama, karıncayı bile incitmekten çekinen insanlara ciddi bir haksızlık olduğu halde, insaf sahibi olmadıkları bilinen bir kesim tarafından yıllardan beri tekrarlanmaktadır.

Ölenlerin çoğunun (33 kişi) dumandan boğularak; iki kişinin içerde ve yine iki kişinin de dışarıda vurularak öldürüldükleri gibisinden detaylar bir tarafa; Sivas’ta yaşananların oldukça iyi hesaplanmış bir senaryonun neticesi olduğu ve projeyi uygulayanların, oldukça geniş bir destek eşliğinde hareket ettikleri kesin.

Sivas’ın bir köyünde yapılmakta olan şenliğin o sene şehir merkezine kaydırılması, gariplikler zincirinin halkalarından birisi.

Dine ve dindarlara –ve hatta Alevilere karşı tutumları da- hoş karşılanmayan Aziz Nesin’in, tam da İslam Aleminde büyük tepkiler toplayan, Salman Rüşdi’ye ait bir kitabı yayınladığı günlerde Sivas’a getirilmiş olması, gariplikler zincirinin diğer bir halkası. 

Davul sesleri arasında kılınmak zorunda kalınan Cuma Namazı sonrası harekete geçen ve az sayıda insandan oluşan bir grubun, şehrin çeşitli yerlerinde yaptıkları ve nedense engellemeyen protestoların, Madımak Oteli önünde yoğunlaşması, sonun başlangıcıydı belli ki.

Otelin önüne yığılan insanların, hemen yakınlarında bulunan emniyet güçleri ve askerler tarafından –her nedense- engellenmemesi ise, meselenin bam teli.

İçerde bulunan ve telaşlanmaya başlayanların, dönemin Başbakan Yardımcısı ve yetkili diğer kişilerle telefon temasları kurdukları ve kendilerine ‘sakin olun, bir şey olmayacak’ denildiği, malum.

Saatlerce devam ettiği halde, güvenlik kuvvetlerinin müdahale etmediği  ve sonuç olarak 37 kişinin hayatlarını kaybettikleri olay, böylece belki de senaryoyu yazanların bile beklemediği bir vahametle sonuçlanmış oldu.

Dindar insanları ve bu arada Sivaslıları suçlama hususunda kararlı olanlardan bazıları hala bu tavırlarını sürdürüyor olsalar da, Madımak Olayları ile ilgili gerçekler bir gün mutlaka ortaya çıkacaktır.

Sadece Sivas olayları değil, bundan birkaç gün sonra 5 Temmuz’da da Erzincan Başbağlar’da 33 vatandaşımızın katledilmesi de, aydınlatılması gereken hadiseler cümlesindendir. Madımak olayını bayraklaştırmaya çalışanların Başbağlar’ı ısrarla görmezden gelmeye çalışmaları ise, ayrı bir konudur.

Şimdiden söylenebilecek olan tek şey şu: Sivas’taki olayı dindarlara fatura etmekte ısrarlı olanlar, bu iki olay aydınlatıldığında ciddi şekilde mahcup olacakları gerçeğini unutmamak mecburiyetindedirler.

Ekrem Kızıltaş - Haber 7

ekremkiziltas@gmail.com

YORUMLAR 7 TÜMÜ
  • darbeleredurde 13 yıl önce Şikayet Et
    anlayışım kıttır. ima yollu yorumları pek algılayamıyorum açık ve net yazarsan iletişim kurabiliriz aksi halde kendi kendine mızırdanır durursun..
    Cevapla
  • Mustafa Kemal 13 yıl önce Şikayet Et
    Zaman Erozyonu. Tema vakfı bence bunuda programına alsın.
    Cevapla
  • Mustafa Kemal 13 yıl önce Şikayet Et
    Ülkemizde bir oyun tezgahlanmış.... Malesef ne kadarda meraklısı ve taraf olmaya sevdalı olanı varmış. İnsanlar yanmasın yakılmasın Darbeci şifreli arkadaşın dediği gibi dumandan zehirlenmesi demek bile hedef olmaya yetiyor. Kambur var bu kamburda birilerinin sırtında duruyor...
    Cevapla
  • darbeleredurde 13 yıl önce Şikayet Et
    sn yazarı. kutlamak lazım önemli tesbitler var.hemde çoklarının suya sabuna dokunmaktan çekindiği böyle kritik bir konuda ..
    Cevapla
  • ali balkan 13 yıl önce Şikayet Et
    ÖLÇÜ.. Sn.Ekrem bey,sizce 'dindarlığın'ölçüsü nedir?Vereceğiniz cevaba göre o katliam esnasında orada bulunan,alkış tutan,slogan atarak insanların yakılışını seyreden toplulukla cevabınızı bağdaştırabilirmisiniz?Bu olayı karanlık güçler organize etti veya kamu görevlilerinin ihmalleri vardı gerçekliğinin ötesinde,otelin yanışını seyredipte hiç bir müdahalede bulunmadığı yetmezmiş gibi,itfaiyenin ve bazı askerlerin müdahalesini de engelleyen onbin civarında ki insan topluluğuna dair bir sözünüz yokmu?'Haksızlık ve zulüm karşısında susan ve seyredenler dilsiz şeytanlardır'...Bu size bir şey hatırlatıyormu?Başbağlar katliamını lanetlemek için de illa ki 'dindar'mı olmak gerekiyor sizce?Saygılarımla..
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle