Ancak son yazıları okurken kızabilir ve hatta bazen gülebilirsiniz de.

Hürriyet yazarlarından Özdemir İnce, gazeteden ayrılıyor olmalı ki, son yazısını yazdı geçtiğimiz günlerde.

Son yazısının önceki yazılardan farkı yoktu Özdemir İnce’nin. Yine kızgın ve yine marjinal! Son yazı olması sebebiyle belki, sadece çok şeyi bir arada anlatmaya çalışmış olmaktan doğan bir fark var gibiydi.

İnce’nin yazar mı, şair mi, mütercim mi, fikir adamı mı; yoksa bunların hepsi birden mi olduğu üzerine düşünenler olmuştur muhakkak.

Ancak son yazı, biraz da hukuk yazısıydı sanki.

Eğitim sistemindeki yeni değişikliklere çok kızmış olmalı ki, Tevhid-i Tedrisat Kanunu’na vurgu yapmış ağırlıklı olarak. Tevhid-i Tedrisat yani Öğretim Birliği Kanunu, İnce ve onun gibi düşünenlerin sık sık başvurmayı itiyat haline getirdiği kanunlardan birisidir. Ancak hepi-topu 7 madde olan ve ‘bütün eğitim-öğretim kurumlarının Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olduğunu’ bildiren bu kanun metninde, bizim gördüğümüzden farklı olarak ne bulduklarını hep merak etmişimdir.

Çünkü memlekette hoşlarına gitmeyen hemen her gelişmeye karşı çıkışlarının yanı sıra, insanımızın hoşuna gitmeyen uygulamaların da mesnedi olarak zikrederler bu kanunu.

Onlara göre, güzel olan her şeye ulaşabilmek, ancak bu kanuna uygun davranılırsa mümkündür. Eh tabii olarak, bu kanuna uymadığını düşündükleri her şeyin de düşmanı kesilirler.

Özeti, ‘Türkiye dahilindeki bütün bilim ve eğitim kurumları Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlıdır’ şeklindeki ilk maddesinde verilen kanuna, İnce’nin yüklediği misyona bakın mesela:”(…) “Atatürk” demek Tevhid-i Tedrisat Kanunu’dur. Devrim Yasaları’nın tamamıdır. (…) Anayasa’nın ilk dört maddesinin yanı sıra 174. maddesi de değiştirilemez, bu maddeye aykırı yasa çıkarılamaz! İktidarın 4+4+4 yasası Anayasa’nın 174. maddesine aykırıdır!”

İnce’nin, mesela kimsenin artık şapka takmamakta olduğu bir zaman diliminde, 174. Madde’ye atıf yapması da, doğrusu hüzün verici. Bazıları artık hayatımızın bir parçası haline gelmiş olsa da, çoğu sadece sembolik olarak muhafaza edilen hükümler bunlar.

174. Madde, Tevhid-i Tedrisat Kanunu başta olmak üzere Şapka Kanunu, Türbelerin Kapatılması Kanunu, Bey, Paşa gibi lakapların kaldırılması ile ilgili kanun ve başka bazı kanunların, ‘Anayasa’ya aykırı olduğu şeklinde anlaşılamayacağı ve hatta yorumlanamayacağını’ vurgulayan bir metin.

İyi de, kimsenin çıkıp, ‘bilim ve eğitim kurumları Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olmaktan çıkarılsın’ ya da ‘bilim ve eğitim kurumlarının MEB’a bağlı olması Anayasa’ya aykırıdır’ dediği filan yok ki!..

İnce, yazının devamında, Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun gerekçesinden alıntı yapmış. Gerekçenin hüküm cümlesi şöyle: “İki türlü eğitim bir ülkede iki türlü insan yetiştirir. Bu ise, duygu ve düşünce birliği ile dayanışma amaçlarını tamamen yok eder.”

Ne İnce ne de bir başkasının, söz konusu kanun çıktıktan bir sene sonra askeri okulların tekrar askeriyeye devrine itirazları olmamasının anlaşılabilir tarafları var. Ama, hangi akla hizmet, zaten hazırda var olan ‘duygu ve düşünce birliği ile dayanışma amaçları’ yerine, bize uymayan ısmarlama formüller peşinde koştuklarını, hiç ama hiç anlayamayacağız galiba…

‘İmam camiye’ demiş İnce, mesele yok: Sık sık gidiyorlar zaten…

Ekrem Kızıltaş-Haber7

ekremkiziltas@gmail.com