Sıradakiler lütfen!..
12 Eylül Askeri Darbesi’ni yaptıkları için hakim karşısına çıkarılanlar, ‘kanunlarda darbe yapmayı suç sayan bir madde olmadığını’ söylemişlerdi. Anlaşılan mevcut mevzuatta, ‘post-modern askeri darbe’nin ya da ‘demokrasiye balans ayarı yapmanın’ da karşılığı yok. Bu sebeple olacak, 28 şubat soruşturmasının ilk adımı: ''Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek…'' suçuna istinaden atıldı.
İnsanın, keşke sadece bu kadar olsaydı diyesi geliyor.
Evet ilk adım atıldı. ‘Gerekirse silah bile kullanırız’ şeklindeki açıklamalar gazetelerde manşet olurken, o yukardan bakışlı tavrıyla hep gülümseyen kişi ve beraberindeki bazı isimler, gözaltında.
‘Üç milyon insan ölse ne olur’ dedi mi, demedi mi, tartışmalı. Ancak Sincan’da yürütülen tanklarla demokrasiye balans ayarı yaptıklarını söylerken gülümsüyordu, hatırlanacağı gibi. Oysa o tankların yaptığı şey demokrasinin, halk iradesinin çiğnenmesinden başka bir şey değildi. Bunun böyle olduğunu da en iyi kendisi biliyordu. Çünkü başta kendisi olmak üzere, beraber oldukları asker ve sivillerin yapıp ettiklerinin, makul ve mantıklı hiçbir izahı yoktu.
Vatanseverlik edebiyatı yapıp, belli bir kesimi de buna inandırarak, koskoca bir ülkenin soyulmasına zemin hazırlamış, soygun devam ederken de düpedüz erketelik yapmışlardı.
Çok vahim bir yanlışı geçerli herhangi bir sebep olmadan, taammüden işlemiş; bununla da yetinmeyip, karşı çıkmaya niyetlenenlere ‘silahın kendilerinde olduğunu’ hatırlatıp, yağmadan nasiplenenleri de borazanlıklarını yapmaya zorlamışlardı.
Bütün bunları, ‘Uçurumun kenarına kadar getirildiğini’ iddia ettikleri memleketi kurtarmak için yaptıklarını söylerken, yüzleri olsun kızarmıyordu. Uçurumun kenarına gelindiğini düşündüren ne idi sorusuna verebildikleri cevapların hepsi de içki ile bağlantılı idi, her nasılsa.
Milletin işbaşına getirdiği ve tek gayreti işleri düzeltmek için elinden geleni yapmaya çalışmak olan bir iktidarı istifaya zorlamaktan çok daha fazla bir şeydi yaptıkları.
Süreç dolayısıyla maddi açıdan kaybedildiği rivayet edilen on milyarlarca dolardan bile çok daha fazla.
Milyonlarca insana hayatı adeta zehir eden baskıların uygulanması için ellerinden geleni yapıyor ve bunu yaparken de; hak, hukuk, adalet gibi değerleri çiğnemekte olduklarına aldırmıyorlardı.
Yargı mensuplarına brifingler veriyor, arzu ettikleri yönde kararlar almalarını temin etmeye çalışıyorlardı.
İmam-Hatip okulları bahanesiyle eğitim sistemini alt üst ediyor, ülke sanayinin en önemli yetişmiş eleman kaynağı olan meslek eğitimini de bu arada yerle bir ettikleri, umurlarında bile olmuyordu.
Başörtülü oldukları gerekçesiyle, küçük yaştaki kız çocuklarının otobüslere doldurulup, okullarının bulunduğu yerlerden uzaklara götürülmeleri, sıradan bir şeydi onlara göre.
Belki de bütün bunların hepsinden daha da önemli olarak; Milletimizin ‘gözümüzün bebeği’ dediği ordusunu temsil makamında idiler ve düşmanları ürkütmesi gereken o güçle, Milletimizi ürkütmeye çalışıyorlardı.
Burunlarından kıl aldırmayan birilerinin bin yıl süreceğini iddia ettikleri süreci başlatan mekanizmanın, Batı Çalışma Grubu’nun sorumluları yargı karşısında şimdi.
Belli ki, devamı da gelecek.
Yaşatılan kabus dolu günlerin, ayların, hatta yılların hesabı sorulacak.
Yaşadığımız ne, sevinç mi?.. Hayır. Rövanş duygusu mu? Değil. Hele intikam, asla!..
Adaletin eninde sonunda yerini bulabilecek olması ihtimalinin verdiği bir rahatlık sadece.
Ekrem Kızıltaş / Haber 7
ekremkiziltas@gmail.com
-
noter tasdikli yorumcu 13 yıl önce Şikayet Ettersi olursa biz yandık. siyaset hemen sokağa yansıyor. illa bir sataşan olur. çok iyi hatırlıyorum babamın her gün mecburen evden çıkışlarımda dışarıda döğüş etmeden gel deyişini. mağdurluk edebiyatı falan değil. git oradan diyecekler ama prangalar var kurtulamıyorum.Beğen
-
mete bilge 13 yıl önce Şikayet EtBAŞLIK ÇOK ŞIMARIKÇA OLMUŞ. başlık adalet değil misilleme görüşünü güçlendiriyor. Ben de bir şekilde 28 şubatın mağdurlarındanım. yazı yazıp mağdurluk edebiyatı yapanlardan çok çok fazla mağdur oldum. Ama böyle ifadeler hoş değil. Sırada kimin olcağını Allah bilir. savaşların ve aşkların sonunu kimse bilemez. Bu olaya şavaş gözüyle bakanlar şimdiden kaybetmişlerdir. meryem isimli yorumcu arkadaşım çok güzel ifade etmiş. Şimdilik sular yükseldi. yarın tekrar çekilecek....Beğen
-
meryem 13 yıl önce Şikayet Et???. Sular yükselince, balıklar karıncaları yer… Sular çekilince de karıncalar balıkları yer… Kimse bugünkü üstünlüğüne ve gücüne güvenmemelidir… Çünkü kimin kimi yiyeceğine.. “Suyun akışı” karar verir…Beğen Toplam 1 beğeni
-
Burak YILMAZ 13 yıl önce Şikayet EtAdalet Bu Dünyada Asla Yerini Bulamaz. Burada ne ceza alırlarsa alsınlar tatmin olamam. Düşünün bir katil sizin çocuğunuzu öldürse(Allah Korusun), Bu dünyada katile verilecek hangi ceza sizi tatmin edebilir. Evet buradaki hukuka göre yargılanmalılar ammmmaaaa illede ahiret, illede ahiret. Oda hak. Oda çok yakın Elhamdülillah.Beğen Toplam 1 beğeni
-
Ömer DEMİRCİ 13 yıl önce Şikayet Etisyaaaaaannnnnnnnnnnn. intikam duygusu ile içeri tıkılsın bu 28 şubat tayfası inşallah...Beğen Toplam 2 beğeni