Erbakan: İstifa etmek ya da etmemek!
Bu türden yorumların en yaygın olanı da: ‘Erbakan, dayatmalarla karşı karşıya kaldığında yumruğunu masaya vurup istifa edebilir ve böylelikle kahraman olurdu’ şeklinde olanıdır.
İlk bakışta oldukça doğru ve yerinde bir tespit gibi gözüküyor. Ancak ‘kazın ayağı öyle değil’di.
28 Şubat’ın tam olarak ne olduğu ve nihai olarak neleri amaçladığı oldukça çetrefil bir konu. Ancak 28 Şubat 1997 MGK’sında zirveye çıkan taleplerin, Prof. Dr. Necmettin Erbakan Başbakanlığındaki 54. Hükümet’i istifaya zorlamak için yapıldığı, açıktı.
Ve dönemin Başbakanı Erbakan da kendisini istifaya zorlayan onca güce direnirken, kendisinden isteneni yapmak ya da yapmamak arasında bir tercihte bulunmak durumundaydı.
Dışarıdan bakanlar açısından son derecede kolay gibi gözükse de, işin içinde bulunan birisi açısından oldukça zor bir durumdu bu.
Erbakan Hoca, en azından DYP’nin direnci bitene kadar, istifa etmemeyi tercih etti.
Şöyle bir düşünün: Ekonomideki kırılganlığı Kamu Ortak Hesabı (Havuz )ile gidermişsiniz ve denk bütçeye doğru gidiyorsunuz.
Hesapsız ve kontrolsüz bütün harcamalara set çekip, kamu mal ve hizmetlerine zam yapmadan çalışanın, üretenin ve emeklinin milli gelirden aldığı payı ciddi oranda arttırmışsınız.
İhtiyaç olmadığı meydana çıktığı için iç ve dış borç alımını durdurmuşsunuz.
Her iktidar değişikliği olduğunda, icazet alır gibi ziyaret edilmeye alışmış merkezler yerine, ortak değerlere sahip olduğunuz insanların yaşadığı coğrafyaları ziyaret edip, eski dostlukları faydalı bir işbirliğine döndürmek gayretindesiniz.
Yangın yerine dönmüş ülkedeki yangını söndürmek için uğraşıp duruyorsunuz.
İşbaşında kaldığınız her gün memleket için, insanınız için doğru olduğunu bildiğiniz işler yapıyor ve yeni adımlar atıyorsunuz.
İçerde ve dışarıda, aklı selim sahibi insanların gidişatı takdir dolu bir şaşkınlıkla izlediğinin farkındasınız.
İnsanınıza hizmeti esas aldığınız için ‘bereket’i yakalamışsınız. Cenab-ı Hakk’ın yardımlarını da hissediyorsunuz.
Derken, hortumları kesildiği için rahatsız olan çevreler ve onların kayığına binenlerin oluşturduğu bir koro; işin içine askerleri de katarak, istifanızı istemeye başlıyor…
Bu talebin aslında eski hale dönmek için dillendirildiğini iyi biliyorsunuz. Eski hal birileri için rant demek, soygun demek ve devamı da ülkenin baş aşağı gitmeye başlaması demek.
28 Şubat günü zirveye ulaşan gelişmeler karşısında demokrasinin olmazsa olmaz varlıkları olan siyasi partilerin kapılarını tıklatmış ve ‘biz yokuz’ cevabı ile karşılaşmışsınız.
İstifa ederseniz eğer, nerdeyse tamamı karşınızda olan medyanın ardınızdan sevinç naraları atacağını ve sizi halk nezdinde küçük düşürecek türden yayınlar yapacağını da, adınız gibi biliyorsunuz.
Haklı olduğunuza inanıyorsunuz. İstifanızı temin etmek için uğraşanların haksız olduğuna da, yüzde on bin eminsiniz.
Bu durumda istifa etmeyi düşünür müydünüz?
Sizi bilmem ama 54. Hükümetin Başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan, istifa etmeyi düşünmüyordu.
Baskılardan bunalan bazı Refah Partili milletvekilleri , ‘Hocam artık dayanamıyoruz, istifa edelim’ dediklerinde de, onlara şöyle diyordu:
“Bütün olup bitenler, bizi istifaya zorlamak için yapılmıyor mu? Ve bunu yapmalarının sebebi de, soygun düzenini tekrar devam ettirmek değil mi?.. Siz nasıl Milli Görüşçülersiniz ki, sabretmek yerine karşınızda olanların arzu ettiğini yapmak istiyorsunuz?..”
Ekrem Kızıltaş- Haber 7
-
muhammed genç 13 yıl önce Şikayet Etd 8 e kadar sabretti. eylül ayında i.k.ö. de islam işbirliği kararı alındı aralıkta abd den kripto geldi haziran 15 de anlaşma imzalandı devlet başkanlarını Erbakan yolcu etti sonra çankaya ya çıktı görev değişimi ve erken seçim kararı için Demirele gitti ada sağolsun Kahraman Mesud'a görevi verdi D 8 anlaşmasıyla Türkiye alternatif özelliğini koruduğu için bu gün G20 de abd at de söz sahibidir. istifasının bekletime sebebi budur duyrulur...Beğen
-
Mustafa 13 yıl önce Şikayet EtSİYASET ŞOVDUR, SATIŞTIR, VAKIF İŞİ DEĞİLDİR. Siyaset karıncanın belini incitmemek sanatıdır! Zor zamanlarda siyaset üretenler lider olur. Şekil bak Erdoğan. Erbakan partisinin oy oranına ve koalisyon hükümeti olduğuna bakmadan her tarafa bir anda dalmış, neticede altında kalmış, bedel ödemiş ve sayesinde müslümanların bedel ödemesine sebep olmuştur. Herkes memleketin nasıl düzeleceğini biliyor. Mesele bunu başarabilmektir.Beğen
-
Burak YILMAZ 13 yıl önce Şikayet EtNihayet. Nihayet Mesele hakkında sığ olmayan bir yorum yapıldı. Bir meseleye bakarken tüm paremetreleri incelemek gerekir. 28 şubatta Erbakan Hocanın davranışıda ancak böyle tahlil edilebilir. Nihayet doğru bir bakış açısı geldi.Beğen Toplam 2 beğeni
-
RAMAZAN 13 yıl önce Şikayet Etsayın yakup bey. rahmetli hocanın yanında duranlarıda görüyoruz şimdi..numan bey gibi cesaretli değiller en azından soruşturmaya müdahil olmayı dahi düşünmüyorlarmış...millette onları pek düşünmüyor artık...bırakın şu nefretide erbakan hocayı anlamaya çalışın birazda..Beğen Toplam 1 beğeni
-
Sabit Kal 13 yıl önce Şikayet EtCok gec kalmis bir yazi, ama olsun!. Bazilari yüz yil sonra dahi olsun, dogrunun söylenmesi icin ugrasiyorda biri söyledimide hemen onada firca atmayalim. Hayat, dogru ve yanlislarin yapilmasi icindir. O an dogrusu, yanlisi bilinemeyen bazi seylerde yanlis addedilen bir cok seyin dogru veya akside olur. Ferasetimiz ne kadar güclü, ilmimiz ne kadar derin, takvamiz ne kadar cok ise, yapacagimiz hatalar o an icin o oranda azalsada, ayni imkanlara sahip olmayanlarin bunu o an icin yanlis telakki etmeside hayatin olurlarindandir. Genis olalim, sabirli olalim ve birbirimize simsiki baglanalim. Bazen yanlis yapsakta bir kalmak, dogru yapipta paramparca olmaktan evladir. Rahmetli, üzerine düseni en mükemmel oranda yapti ve Türkiye onun vesilesiyle yeniden ayaga kalkmak, yeniden sahlanmak ve yeniden hakki idame etmek yolundadir. Gecte olsa dogruyu söylemekte bir basirettir. Mevtalardan ders alabiliriz.Beğen Toplam 1 beğeni