On yıllık rötarın suçlusu kimler?
hemen her sahada problemlerini halletmiş, 25.000 dolar kişi başına ve 2 trilyon dolarlık toplam milli gelir ile dünyanın ilk 10 ekonomisi arasında; kendi uçağını, helikopterini, otomobilini, tankını yapan; sanayide ve dünyada ilk beşin arasına girdiği tarımda Avrasya’nın üretim üssü olmuş, ihracatı 500 milyar doları bulan, bölgesinde etkin bir Türkiye!..
Hayal gibi, değil mi? Ama neden olmasın!..
Türkiye’nin 2023 vizyonu ile alakalı olarak çeşitli projeksiyonlar mevcut. Ancak yeni bir anayasa, daha ileri bir demokrasi, gelişmiş ekonomi, gelir dağılımında adalet, eğitimde en fazla 30 öğrencilik derslikler, hızlandırılmış yargı, mükemmel hale getirilmiş sağlık sistemi, yaşanabilir bir çevre gibi hususlar üzerinde ittifak mevcut.
2023’te ulaşacağımız ve belki de geçebileceğimiz varsayılan bu seviye, toplum olarak ulaşmaya çalışmamız gereken hedefler.
İyi de bu hedeflerin çoğuna daha önce ulaşıp, böylelikle 2023 çıtasını daha yükseklere koyamaz mıydık?..
Yakın tarihimizde yaşanan bazı önemli sıkıntılar yaşanmamış olsaydı, durum daha değişik olabilir miydi?..
Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON) tarafından hazırlatılan ‘Belirsizlik Altında Kalıcı Büyüme Beklentisi Raporu’, Genel Başkan Mustafa Koca tarafından geçtiğimiz Cumartesi günü Üsküdar Kızkulesi’nde açıklandı.
İstanbul Ticaret Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Yusuf Tuna başkanlığındaki bir heyetin hazırladığı raporda, 2011 yılının geniş bir değerlendirmesi yapılırken, 2012’den beklentilere de yer verilmiş.
‘Gelişmiş ülkelerdeki ekonomik sıkıntıların, kendilerinden çok gelişmekte olan ülkeleri vurmakta olduğu’ raporun dikkat çeken yönlerinden. Oluşmakta olan Yeni tarz kapitalizmin, yeni tarz tüketim ihtiyacı doğurduğu ve bunun önünün açılabilmesi için siyasal sistemlerin bile değişime zorlandığı, bu cümleden olmak üzere; ‘kapalı rejimlerin yıkılıp; bunların yerine, demokratik ihtiyaçları karşılamaktan ziyade, yeni tarz kapitalist tüketime hazır yapılar oluşturulmakta olduğu’ tespiti, üzerinde düşünmemiz gereken bir husus.
Raporun tanıtılmasından sonraki soru cevap bölümüne geçildiğinde, gazetecilerden birisi, ’28 Şubat döneminde olup bitenler yaşanmamış olsaydı, Türkiye bugün ne durumda olurdu?’ diye sordu.
ASKON Genel Başkanı Mustafa Koca, ’28 Şubat yaşanmamış olsaydı, Türkiye 2023 hedeflerine 2013’te ulaşmış olurdu’ cevabını verdi!
2023 hedeflerine 2013’te ulaşmış bir Türkiye!.. O zaman 2023 hedefleri çok daha yukarılarda bir yerlerde olurdu muhakkak.
On yıllık bir rötar söz konusu yani.
Ancak ‘vatanı herkesten çok sevdikleri’ iddiasında bulunanlar sayesinde, belki önümüzdeki yıl gerçekleştirilebilecek bu hedefler için en azından on yıl daha beklememiz gerekecek şimdi.
Bu on yıllık rötara sebebiyet veren zevatın bazılarının yargı karşısında hesap vereceği süreç başlamış durumda. Ancak tek suçlunun onlar, yani süreci başlatan askerler olup olmadığı, tartışma konusu.
Çok güzel şeyler olabilirdi ancak, askerler darbe tehdidi ile buna mani oldu; dolayısıyla hesap vermeleri gerekir deniliyor, doğrudur.
İyi de onlar bu işe kendiliklerinden mi karar verdiler; askerleri 28 Şubat süreci için ikna eden ve bunun ardından da sürekli olarak teşvik eden, hatta zorlayan birileri yok muydu?..
Dışarıdan bu işleri yöneten ve yönlendirenlere, şimdilik elimiz ve gücümüz yetmez, biliyoruz. Ancak içimizde olan ve halen de burunlarından kıl aldırmaz havalarda olanların hatırlarını sormak da gerekli.
Türkiye’nin çok daha önce yakalayabileceği ekonomik ve sosyal hedeflerin on yıl sonrasına ertelenmesine sebebiyet verenlere, bu işin hesabının sorulması ciddi bir zarurettir.
Çünkü on yıllık rötar sebebiyle milletimizin kaybettiklerine mukabil, bu süreçte birilerinin ciddi şekilde nemalandıkları aşikar.