'Tasma' köpeğin omuzunda değil, boynunda olur!
Bu sebeple de, aslında başka bir yere ait olduklarını ispat çabası peşinde harcarlar ömürlerini. İşin garibi, ne kadar mesafe aldıklarını düşünüyor olurlarsa olsunlar, hep yerlerinde sayar ama bu arada kendilerine ait özelliklerini de yitirirler.
Bir kesim gibi davranmanın asla öğrenilemeyeceğini; o kesimden birisi olarak dünyaya gelmek ve hayata onlardan birisi olarak devam etme halinde ancak onlardan olunabileceğini fark ettiklerinde de; geçmiş olsun! Ne ileri gidebilir ve ne de artık başladıkları yere dönebilirler.
Eskiden beridir, Bekir Coşkun ve ona benzediğini düşündüğüm başka bazı yazarlar aklıma geldiğinde, bu türden felsefi düşüncelere dalarım, nedense artık.
İçinden çıktıkları insanlara ‘göbeğini kaşıyan adam’ ya da ‘bidon kafalılar’ şeklinde hitap edebilmek, ancak bu makuleden insanların harcı olsa gerek!
Son olayı biliyorsunuzdur: Zeki Müren henüz sağ iken ve o da sadece özel sohbet ortamlarında anlatılabilen bir fıkrayı, -burada anlatmam yakışık almaz, bilmeyen bilenden öğreniversin artık- biraz değiştirerek, ‘Paşa…’ başlıklı bir yazı yazdı Bekir Coşkun.
Bu yazı, aynı günlerde katıldığı bir toplantıda TSK ile alakalı değişik yorumlarda bulunan İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal’ın söyledikleri ile beraber, Genelkurmay tarafından yapılan bir açıklamaya da konu oldu.
Sonra tartışmalara başlandı.
Yazıyı okuyan herkes bu yazının hangi saiklerle yazıldığının farkındaydı.
Böyle bir yazı yazıldığı için yüreklerinin yağları eriyenler de, böyle bir yazının asla yazılmaması lazım geldiğini düşünenler de kast edilmeye çalışılanın ne olduğunu biliyorlardı.
İhtimal, birçok kişinin aklından ‘keşke böyle bir yazı yazılmasaydı’ dileği geçmiş olabilir. Çünkü her nasıl gelişirse gelişsin, bundan sonraki sürecin can sıkıcı olacağı kesin.
Bekir coşkun, kastetmeye çalıştığı şeyin, kast ettiği zannedilen şey olmadığını söylüyor. Hayvanları, özelde de köpekleri çok sevdiği için onlarla ilgili bir Pazar yazısı yazmakmış niyeti… Bir köpeğe neden ‘paşa’ dediğini izah sadedinde de; paşalık ünvanının 1934’te kanunla kaldırıldığını, ordumuzdaki generallerin paşa olmadığını; bir köpeğe ‘bekir’ ismi verilirse alınmayacağını söylüyor.
Ancak mızrağın çuvalı zorladığı bir yer var.
Yazıda, iki köpek arasında geçen konuşmanın bir bölümü şöyle:
Kurt sordu: “Peki şu omuzunda parlayan ne?..” / “Tasmam…” / “Ne işe yarar?..” / “Sahibim beni yönettiğine göre bu lazım… Nereye çekerse oraya…”
Mızrağın çuvalı zorladığı yer, işte tam da burası: Köpeklerin tasmaları omuzlarında değil boyunlarındadır.
Boyundaki tasmayı omuza yerleştirip, bir de o köpeğin adına paşa derseniz, bundan sonra söylenebilecek fazla bir söz kalmaz.
Bu sebeple, yazı mahkemelere intikal eder mi ve ettiğinde ne olur, bilmem.
Söz konusu yazının, edebiyatımızda hayvanları konuşturma sanatı denilen ‘intak’ ve kişileştirme sanatı olan ‘teşhis’ açısından örnek teşkil edip etmeyeceği ve ders kitaplarında ‘okuma parçası’ olarak yer alıp almayacağı ise uzmanların problemi.
‘Sahipsiz kurt’ ile boyalı kulubesinde öylece oturmakta olan ‘çok bakımlı, şişman, keyfi yerinde, aynı soydan gelen köpek’ arasında geçtiği varsayılan konuşmayı uzmanları değerlendirir elbette.
Son olarak söyleyeceğim de şu: Coşkun, bir köpeğe Bekir adı verilirse ‘alınmayacağını’ söylüyor. Öğrenmesi gereken esas şey tam da bu işte; Bekir Coşkun alınmayabilir, ama bir kısmı ‘göbeğini kaşıyan adamlardan oluşsa da’ Milletimiz alınır, hem de çok!..
ekremkiziltas@gmail.com
-
şükrü ertaç 13 yıl önce Şikayet Etahlaksız bekiri ilk gördüğüm yerde bir tarafından öpecem.. kendisi bir zamanlar patron tetikçiliği ile meşguldü ağası ne derse onu yazar paşaların karşısında esas duruşunu bozmazdı hatta onunla aynı kapta buluşan saz arkadaşlarıda aynını yaparlardı patronu ihale kapsın diye yapmadıkları madrabazlık kalmazdı ee gün oldu devran döndü onada kapı gösterilince dandik bir gastede pislik saçmaya devam ediyor ee bekir demokrasi o kadar ilerlediki bu yüzden ak parti,ye şükret önceleri böyle yazı yazanları içeri alırlardı hatırlarsın vakit gazetesine dünyayı zindan ettiler sayenizde,neyse bunlar sizin giblerin son çırpınışları o yüzden seni ilk gördüğüm yerde fena halde öpmek istiyorum kepirim..Beğen Toplam 2 beğeni
-
Yavuzhan Karagöz 13 yıl önce Şikayet Etsayın yazar madem sormuşsunuz, okurunuz yanıtlasın. bu hikaye neymiş bakalım.. bahsi geçen yazı da ki hikaye ne bekir coşkuna aittir, (eleştirecekseniz alın sebep) ne de yeni dir. bahsi geçen yazı benim çocukluğumda, muhtemelen 1991 de, yani ilkokul 4. sınıf ta okuduğum, özgürlüğe atıf yapan bir hikayenin özetidir. o hikaye de sizin "edebiyat konusu olurmu, ders kitaplarında yer alırmı" diye sorduğunuz şekilde de aynen yer alır. şişman köpek, sahibi tarafından beslenmekte, fakat boynunda tasmanın bıraktığı izi gören zayıf kalmış ama özgür kurt un dikkatini çeker. ve kardeş ben almayayım der ve hızla ormana gider. hikaye budur. hikaye yemiş, semirmiş, şişmanlamış bekçi köpeğinin yanına gelip selam veren zayıf çelimsiz ama özgür kurt ile olan bir kısa sohbetini anlatır. ve bu hikaye ki bilin diye söylüyorum beni hayatımda asi, dik kafalı, özgürlüğünü hiç bir şeye değişmeyen birine dönüştürmüştür.Beğen Toplam 7 beğeni