Bir zamanların meşhur simalarından birisi olup son dönemlerde pek ortalıkta gözükmeyen Levent Kırca da, benzer kanaat taşıyan isimlerden birisi herhalde.

Türkiye’nin yaşadığı değişim, muhtemelen kendileri ile ilgili bazı sıkıntıları da beraberinde getirdiğinden, bazı sanatçıların canı fena halde sıkkın. Bu can sıkkınlığını çeşitli şekillerde dile getiriyorlar ve bizler de izliyoruz.

Fazıl Say, canı çektiği zaman gündemi meşgul eden laflar etmeyi iyi biliyor mesela.

Geçtiğimiz günlerde ortaya çıkıp, İstanbul Şehir Tiyatroları ile ilgili protest bir tavır takınmaya çalışan Müjdat Gezen de, Selam’ı ti’ye alma gafletine düşmüş; dahası güya sanatçılara destek olayım derken, işçilerimize de hakaret etmişti.

Sanatçı kesimin boyundan büyük laflar etmesi alışkanlığı, Levent Kırca ile devam ediyor şimdi.

Levent Kırca, -benzeri başka birçok isim gibi- usta isimler tarafından yazılmış komedilerde iyi roller çıkaran birisiydi. Ancak bir televizyon programında canlı yayına çıkıp, kendisine saklasa daha iyi olacakken, fikir ve kanaatlerini halkla paylaşmaya kalkışınca işler karıştıydı, hatırladığım kadarıyla.

Ne kadar ağır eleştiriler içeriyor olursa olsun, Olacak O Kadar’daki mübalağalı skeçlerine katlanılabilirdi, çünkü bir komedi dizisiydi. Ama canlı yayında fikir ve kanaat açıklamaya gelince iş değişmişti.

Televizyonun meşhur ettiği birisinin yine televizyon tarafından yok edilmesi gibi bir şeydi yaşanan. Muhtemelen şekerinin baskısıyla söylediği maksadını aşan sözler mi programlarının sonu oldu; yoksa programlar zaten bitiyordu da öyle mi denk geldi, bilenler bilir.

Her neyse, Levent Kırca İzmir Güzelbahçe’de ‘Azınlık’ isimli oyununu sahnelerken yaptığı konuşmada, “Buradan İzmirlilere de sesleniyorum, çocuklarıma, yakınlarıma vasiyet ettim. Eğer ben ölürsem cenazeme hükümeti temsilen kimse katılmasın. Eğer gelirlerse yuhalanırlar, bu kez yuhalayanlar hakkında soruşturma açılır neme lazım. Benim cenazeme halkım katılsın yeter” şeklinde sözler sarf etmiş.

Bir tür, ‘ölürsem kabrime gelme’ çağrısı gibi.

 “Benim cenazeme halkım katılsın yeter” sözü biraz işi toparlıyor diyeceğim ama Levent Kırca’nın ‘halkım’ dediği kesimin cenazelerle ve özellikle de cenaze namazlarıyla aralarının pek iyi olmadığını biliyoruz. Cenazenin kalktığı camiin bahçe köşelerinde siyah gözlüklerle ‘takılarak’, namaz kılanları uzaktan seyretmenin ve dahi cenaze arabaya yerleştirilirken alkışlamanın kimseye faydası olmadığını, Levent kırca bile biliyordur aslında.

‘Canım, Levent Kırca ‘ölürsem cenazeme hükümeti temsilen kimse katılmasın’ demiş, onlar da katılmazlar olup biter’ diyebilecekler çıkabilir. Ama kazın ayağı öyle değil.

Levent Kırca ‘halkım katılsın yeter’ demiş olsa da, onların katılabileceği hususu da şüpheli gözüküyor.

Haberin yayınlandığı internet sitelerindeki okuyucu yorumlarına bakınca, Levent Kırca adına üzüldüm. Anlaşıldığı kadarıyla kimsenin Levent Kırca’nın (Allah gecinden versin) cenazesine gitmek gibi bir niyeti yok. Hatta korkarım, hasbelkader gittikleri camide cenazesi ile karşılaşanlar arasında, cenaze namazına katılmak istemeyenler bile çıkabilecektir.

Yani eninde sonunda cenaze namazı kılması gereken birileri mutlaka gerekiyor ve Levent Kırca da onları kırıp dökecek laflar edip duruyor.

Sanatçı sözleri, haydi yalan demeyelim, elbette mübalağa içerir. Ama ölüm ve cenaze gibi konularda olsun ağızlarını tutabilseler keşke…

Ekrem Kızıltaş - Haber 7

ekremkiziltas@gmail.com