Başbakan Erbakan istifayı neden düşünmemişti?
TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu’nun İstanbul’da görüştüğü isimler arasında olmak, komisyonun ne yapmaya çalıştığı ve bunun nasıl yapmayı düşündüğü konusunda bilgi sahibi olmak açısından önemliydi. Ancak, 28 Şubat sürecinde olup bitenleri ve yaşanan sıkıntıları komisyon üyeleri ile paylaşmanın, bundan sonra benzeri süreçler yaşanmaması açısından faydalı olabileceğini ummak, şüphesiz daha da önemli bir şey.
28 Şubat Alt Komisyonu üyeleri Nimet Baş, Feyzullah Kıyıklık, Yaşar Karayel, İdris Şahin ve Mehmet Şeker’le yaptığımız görüşme, 28 Şubat sürecinde Milli Gazete’de yaşananların ana hatlarıyla aktarılması ile başladı ve sorular ve cevaplarla devam etti.
Dönemin Genelkurmay 2. Başkanlığı’nın özel ilgisi ile savcılıklara gönderdiği suç duyurularının ardından başlatılan DGM süreci… Muhtemelen özel bir talimatla gerçekleşen ‘her ay en az bir dava açılması’ hususu… DGM baskısı sebebiyle yazılarına son verilmek zorunda kalınan yazarlar… Nisan 1998’de Şemdin Sakık’ın ifadesine eklenen iftiralarla, benzer yayın organlarıyla beraber Milli Gazete’ye yönelik karalama gayretleri... Sermayeyi renklere ayırma girişimi sebebiyle reklam gelirlerinin azalması…
Bütün bunların yanında, bütün bir devlet mekanizması tarafından tam bir üvey evlat, hatta sığıntı muamelesine maruz bırakılmak…
Ve belki de en acı olanı; ganimet hırsıyla memleketi yangın yerine çevirenlerin, yangını söndürmeye uğraşanları, memleketi uçurumun kenarına getirmekle suçlayabilecek kadar pervasız olabilmeleri…
Bu kadar yıl geçtikten sonra anlatırken bile insanı içten içe üzen konular…
28 Şubat 1997’deki meşhur MGK toplantısı sonrasında yaşananların anlaşılması açısından, dönemin Refahlı milletvekillerinin bazılarıyla yapılmış konuşmaları aktardıktan sonra, Başbakan Erbakan’ın istifa etmeyi neden düşünmediği hususuna gelindi.
O dönemde gözleri hükümeti bir an önce göndermekten başka bir şey düşünmeyen çevrelerin arzu ettiğini yaparak istifa etmenin; kendini inkar manasına geleceğini; Erbakan Hoca’nın, medya kanalıyla ‘kaçırdık’ naraları atılmasına fırsat vermemek ve mümkün olduğu kadar ülkedeki yangını söndürme faaliyetine devam etmek niyetiyle istifa etmeyi düşünmediği şeklindeki kanaatimi paylaştım.
Dönemin gazeteleri tarafından atılan irtica konulu manşetlerin hedef olarak gösterdiği tarafta olmanın nasıl bir duygu olduğu şeklindeki soru, belki de meselenin can damarlarından birisiydi. İrtica suçlamalarının; devletin kaynaklarını sömürmeye alışmış kesimlerce, hortumlarının kesilmesi demek olan ‘kamu ortak hesabı’ından kurtulmak niyetiyle dillendirildiğini, dolayısıyla aslında kimsenin irtica diye bir derdinin olmadığını ifade ettim.
Komisyon üyelerine Rahmetli Erbakan Hoca’nın, RP kapatıldıktan sonra gazetecilerle yaptığı bir toplantıda konuyla alakalı olarak söylediklerini de aktardım. Erbakan Hoca gazetecilere şunları söylemişti o zaman: “Refahyol döneminde devletten düşük faizle aldıkları paraları yüksek faizlerle yine devlete satanların hortumlarını kesmiştik. Bunlar, milletimize dönüp, ‘Erbakan devlet hazinesini çeşitli yollarla hortumlamamızı engelleyip, oradaki paraları sizlere dağıtıyor’ diye beni şikayet edemezlerdi. Bunu yapamadıkları ve yapamayacakları için de, ‘irtica’ suçlamalarında bulunuyorlar. Bütün mesele bundan ibarettir.”
TBMM Darbeleri ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu ile dünkü görüşmemizde bunların yanında başka hususlar da konuşuldu tabii ki.
Konuşulanlar artık devletin kayıtlarında. Umarız ki, bu faaliyetler Türkiye’nin bundan böyle benzer süreçler yaşamaması açısından faydalı olur.
Ekrem Kızıltaş / Haber 7
ekremkiziltas@gmail.com
-
enes kaya 13 yıl önce Şikayet Etmuhsin başkanı ve hasan celal güzel'i unutmayın lütfen. 28 şubat sürecinin en tavizsiz iki ismi olan merhum muhsin başkanı ve h. celal güzel'in lütfen hakkını verin. ekrem bey el insaf lütfenBeğen
-
kamil hisarlı 13 yıl önce Şikayet Etdevletin paraları şimdi tek hesapta mı, kontrol ediliyor mu?. biliyorum ki, filan yerde defterdarlığa vekalet eden defterdar yardımcısı, sağlık kurumları döner sermaye parasını bir bankada tutma karşılığında hem faiz hem de kendisine faizi işlemeye başlamaz kredi almıştı. bu tür tek hesabı ihlal eden şeyler var mı yok mu araştırılmalı. madem bu konu önemli şimdi de devlet kuruluşlarının parası nerelere yatırılıyor incelenmeli...Beğen
-
mert merih 13 yıl önce Şikayet Eto zaman da açıklamışlardı. sayın erbakan ve arkadaşaları bu açıklamaları o zamanda açıklamışlardı. ama ne yazık ki dün yediği yemeği hatırlamayanlardan, 28 şubat sürecinde açıklananları hatırlamaları beklenemez. en azından bu zevat o zaman ki gazetelere bir bakabilirler. (hangi gazetelere bakacaklarını iyi bilmeliler) o zaman bu söylenenlere kulak tıkayanların bu gün kalkıp sayın erbakan'ı suçlamaları geçmişteki hasmane tavırlarını halen sürdürdüklerini göstermektedir. o gün sayın erbakan ve arkadaşları bence bu millet için gelebilecek bir çok tehlike için perde olmuşlardır. bugünün müslümanı şuan ki rahat ortamını o gün atılmayan geri adım ve edilmeyen istifaya borçludur.Beğen Toplam 2 beğeni
-
Burak YILMAZ 13 yıl önce Şikayet Ethoca gibisi yüzyıl da bir gelir. mekanın cennet , derecen yüksek , peygamber (s.a.v.),olsun ,hocam.Beğen Toplam 11 beğeni
-
yavuz kemal 13 yıl önce Şikayet Etdik durup bu açıklamaları o zaman yapacaklardı.. hortumcuların paralarının kesildiğini millete iyi anlatacaklardı. irtica paranoyasına malzeme vermeyeceklerdi. istifa edip seçime gideceklerdi . sonuçta milletin dediği olacaktı. meclise bir girdiler çıkmamak için o zamanın küskünler hareketine bile destek verdiler ki tamamı refahyol koalisyonunu dağıtan milletvekilleriydi.Beğen Toplam 6 beğeni