Petrol ve doğalgaz olması iyi de…
Osmanlı’nın parçalanmasını sağlayan sürecin, tamamı bu devletin idaresi altında bulunan bölgelerin bir petrol denizi üzerinde bulunuyor olması ile yakın alakası olduğu malum.
Osmanlı’nın parçalanması sonrası bu bölgelerde masa üzerinde cetvelle çizilen sınırlardan oluşan devletler türetildi ve belli bir süreye kadar birer sömürge halinde yönetilen bu devletler; fiili işgalin pahalı ve artık anlamsız olduğu bir döneme gelindiğinde, sömürgeciler tarafından yönlendirilebilen idarelere devredildi.
Arzu edilen şeyler arasında, bu ülkelerin enerji temini ve nakli konusunda problem çıkarmamaları, belki de en başta geleni oldu hep.
Petrol ve sonrasında doğalgaz konusunda, eskinin ve günümüzün önemli meselesi bu ürünlerden sağlanacak karların paylaşılmasıdır, şüphesiz. Ancak en az bunun kadar, hatta belki bundan da önemli olan başka faktörler var şimdi karşımızda: Bunlardan birisi, petrol ve doğalgazın ihtiyaç duyulan yerlere nakli ile alakalı iken diğeri ise doğrudan doğruya bu ürünlerin pazarlanması ile alakalı.
Doğrudan ve dolaylı olarak, sanayinin, üretimin ve dolayısıyla ticaretin ana unsurlarından birisi olan enerjinin, çıkarıldığı yerlerden ihtiyaç duyan bölgelere naklinin hangi yollarla yapılacağı, mesela bu iş için kullanılacak boru hatlarının hangi ülkelerden geçeceği ya da geçmeyeceği, ciddi bir konu.
Sözgelimi, Ortadoğu’dan Akdeniz’e döşenecek bir petrol boru hattının, Türkiye üzerinden mi yoksa Suriye-Lübnan hattı üzerinden mi geçeceği ya da Orta Asya ülkelerinin doğalgazlarının, Karadeniz’e mi yoksa Akdeniz’e mi indirileceğinin yanında, döşenecek boru hatlarının tam olarak nerelerden geçeceği; bizim için sıradan bir konu olsa da, ilgili şirketler ya da devletler için milyarlarca dolarlık önemde...
Bundan belki de daha önemlisi ise, petrol ya da doğalgaza kolaylıkla erişmesi istenmeyen ülkeler meselesi var. Her ülke kendi ihtiyacı olan petrol ve doğalgazı, varsa çıkarıp kullanmak; ihtiyacından fazla olanı ise satarak para kazanmak ister. Ancak başka bazı ülkeler, ekonomik ve dahası siyasi sebeplerle, bazı ülkelerin bu maddelere ulaşımının mümkün olduğu kadar zor olması gerektiğini düşünürler.
İran gibi, birtakım ambargolar vesile edilerek çıkardığı petrolü başka ülkelere satmasına mani olunmaya çalışılan ülkelerin durumu, ayrı bir bahis.
Bazı ülkelerin petrol ve doğalgaza ulaşımının mümkün olduğu kadar zor olması gerektiğini düşünen ülkeler, sadece düşünce planında kalmaz ve bunun sağlamak için çeşitli atraksiyonlar da yaparlar.
Örnek vermek gerekirse; mesela ABD, başta Çin olmak üzere bazı ülkelerin petrol ve doğalgaza erişiminin mümkün olduğu kadar zor ve sıkıntılı olmasını arzu eder. Bunun siyasi, ekonomik, askeri ve dahi hegemonik çeşitli sebepleri vardır…
Petrol ve doğalgaz çıkarılan bölgeler ve bunların ürünlerinin değişik bölgelere nakledilmesi için oluşturulan hatlara, şöyle bir bakın. Ve sonra bu hatların geçtiği güzergah üzerindeki bölgelerde, uzun zaman önce başlamış ve halen devam etmekte olan çeşitli sıkıntıları, bir de bu açıdan bakarak değerlendirmekte fayda var.
ekremkiziltas@gmail.com