‘Devlerin Gölgesi' adıyla zaman zaman Türkiye'deki bazı televizyon kanallarında da gösterilen filmde, 2. Dünya Savaşı'nda görev yapmış Musevi asıllı ABD'li generalleri İsrail'in kuruluşuna yardımcı olmaları için Filistin'e davet eden kişi, generallerden birisinin: “Ne yani, Filistinlileri toptan öldürecek misiniz?” sorusuna şöyle cevap vermektedir: “Hayır, toptan değil; teker teker öldüreceğiz!”

İsrail yine saldırmaya başladı ve Gazze sahil şeridine, yani ‘dünyanın en büyük açıkhava hapishanesi'ne,  uçaklarıyla bombalar yağdırarak; yaşlı-genç, kadın-erkek demeden insanları öldürdü. Tevrat'ta geçen bir tabir olan ‘Bulut Sütunu' ismi verilen saldırı operasyonunda, hava saldırılarının yanında, Gazze'nin sınır bölgelerine tanklarla saldıran İsrail, Hamas güvenlik noktalarına da denizden top ateşi açtı.

Saldırıların ilk hedefinin, şehid edilen Hamas'ın önemli isimlerinden Ahmed Caberi olduğu anlaşılsa da, bombardımanın bundan sonra da sürmesi ve İsrailliler tarafından  yapılan açıklamalar, daha vahim gelişmeler olabileceğinin işareti.

Saldırının ardından, ‘Cehennemin kapıları açıldı' açıklamasını yapan Hamas ve diğer gruplar da İsrail'e yönelik roket saldırıları başlattılar.

Bir tarafta, dünyanın en gelişmiş silah teknolojilerine sahip İsrail, öbür yanda ise ‘el yapımı' ve roket demeye bin şahit gerekecek silahlarla saldırılara karşılık  vermeye çalışan Gazzeliler!..

‘Orantısız güç kullanımı' sözünün bile anlatmakta yetersiz kalacağı bir hal yani.

Her zaman olduğu gibi, olayla ilgili olarak ülkeler adına yapılan yazılı ve sözlü açıklamalar da birbirini izlemeye başladı.

Ve yine her zaman olduğu gibi, saldırganı durmaya mecbur edebilecek açık ve net açıklamalar yerine, İsrail'i ‘sakin ve itidalli olmaya' davet eden; ama saldırılara cevap verenleri ‘hemen durmaya' çağıran, aksi durumda işlerin daha da kötü olabileceğini vurgulayan açıklamalardı bunlar.

İsrail'in, her ne yaparsa yapsın ve her ne yapacak olursa olsun, ‘tartışılmaz şekilde haklılığı'na inanmaya baştan hazır, bazıları da güya ‘süper güç' olarak geçinen koca koca ülkelerin temsilcileri tarafından yapılan cılız, korkak açıklamalar…

Birleşmiş Milletler marifetiyle kurulmuş ve kendisini var eden bu kuruluşun aleyhine aldığı kararların bir tekini bile takmamış, benzeri şekilde davranan başka ülkelerin canları yakıldığı halde, kılına bile zarar gelmemiş bir ülke İsrail…

Kurulduğu tarihten beri, başka herhangi bir ülkenin aklının ucundan bile geçiremeyeceği melanetleri sürekli olarak işleyip; aslında bütün dünyanın tepkisini çekiyor olsa bile, resmi açıklamalarda her nedense sürekli olarak torpil geçilen bir ülke…

Şimdilik, belki kimsenin olup bitenlere mani olabilme imkanı yok... Biz sıradan insanlara  düşen ise dua etmek…

Ama iyi ki, Türkiye var!.. İyi ki, Mısır artık kendisine gelmiş durumda… Ve iyi ki, İçlerinden geçeni söyleyebilen İslam ülkeleri var…

Söylenecek çok şey var ve hepsi de söyleniyor zaten… Belki sadece bir hususa dikkat çekmek gerek:

360 kilometre karelik bir alanda, son derecede zor şartlar altında yaşamaya mecbur bırakılan 1.5 milyon civarındaki insanın bulunduğu Gazze Şeridi'nde nüfus artış hızı yüzde 4.01… İstatistikler biraz eski (2001)olsa da, kadın başına düşen ortalama çocuk sayısı da 6.42…

Eylül 2011 itibariyle, İsrail'in nüfusu 7 milyon 797 bir 400. Bu nüfusun 1 milyon 600 bin 100'ü Arap ve bunların da kahir ekseriyeti Müslüman… İsraillilerde nüfus artış hızı 1.7 iken, Müslümanlarda 2.5…

Dünya genelinde dağınık halde bulunan Filistinlilerin toplam sayısı 12 milyonun üzerinde ve bunların çoğu da, anavatanlarına dönecekleri günün hayaliyle yaşıyorlar… Kendileri değilse bile, çocuklarının ya da torunlarının bir gün mutlaka Filistin'e döneceği inancıyla…

1948'de Filistinlileri ‘teker teker öldürmek' üzerine hesap yapanlar vardı… 2012'deyiz; bundan sonra neler olacağını, daha doğrusu Cenab-ı Hakk'ın bundan sonrasına dair hesabını ise bilmiyoruz…

Bildiğimiz: Yaratan'ın, zulme fazla mühlet vermeyeceği… 

Ekrem Kızıltaş - Haber7

ekremkiziltas@gmail.com