D-8 ülkeleri sadece Pazar olma haysiyetini kullansalar; yani 800 milyon nüfusa sahip bu ülkeler, bir araya gelerek alacakları ya da almayacakları mal ve hizmetler konusunda ortak bir tavır belirleyebilseler, dünyada birçok dengenin değiştirilebilmesi mümkündür.”

1996'nın sonlarına doğru D-8'in henüz tasarı olup tartışıldığı günlerde, Başbakanlık'ta verdiği yemekte konuyu soran bir gazeteciye, Rahmetli Erbakan Hoca bunları söylemişti.

17 Haziran 1997'de Refahyol Hükümeti'nin istifasına birkaç gün kala kuruluşu gerçekleştirilen D-8, üzerinden yıllar geçtikten sonra daha iyi anlaşıldığı gibi, muhteşem bir adımdı.

D-8'e üye ülkelerin çoğunda, o günlerden sonra ilgi çekici gelişmeler yaşandı. Bu durum, uluslararası sistemin kendisine karşı bir alternatif olarak düşündüğü bu kuruluşu etkisiz hale getirmek için harekete geçtiği iddialarına sebep olmuştu.

Kim bilir, belki de öyleydi… Türkiye'de olup bitenlerin yanında; Pakistan'da, Nijerya'da, Malezya'da, Bangladeş'te yaşanan gelişmeler, tesadüfle açıklanabilecek kadar basit olaylar değildi çünkü.

O dönemde, adı geçen ülkelerin hepsinde de: ‘Belasız başımızı belaya soktuk, ne güzel yaşayıp gidiyorduk işte; ne vardı D-8 gibi netameli işlere bulaşmaya?' şeklinde düşünenler çoktu muhakkak.

Ancak D-8, daha yola çıkıldığında yaşananların ortaya koyduğu gibi, her ülke açısından gelişme yolundaki engellerden kurtulmaya doğru gidilen yolda atılan bir adımdı.

İlgili ülkelerin sorgulama kaabiliyeti olan insanları; yaşananlar sebebiyle, çıkılan yolun ne gibi zorluklarla dolu olduğunu daha iyi anlamışlardı böylelikle. İyi olan tarafı şu ki, çıkılan yolun zorluklarının yanında, ne kadar gerekli olduğu da anlaşılmıştı.

Belki biraz yavaşlatılmış bir şekilde, ama 1997'den beri varlığını sürdürüyor D-8. İstanbul'da oluşturulan bir genel sekreterlik ve üye ülkelerde oluşturulan çeşitli komisyonlarla, başlangıçta ortaya konulan hedefler doğrultusundaki çalışmalar devam ediyor.

1997'de toplam nüfusları 800 milyon olan D-8 ülkelerinin nüfusları, bugün itibariyle 1 milyarı aşmış durumda. Eskiye göre gelişme sadece nüfusta değil tabii; başta Türkiye olmak üzere, üye ülkelerin gelişme çizgileri oldukça iyi. D-8 ülkeleri arasındaki ticari münasebetlerde de epey mesafe alınmış durumda.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, D-8'in Pakistan'da yapılan zirve toplantısında, 2012'nin ilk 8 ayında D-8 ülkeleriyle toplam ticaret hacminin 25,5 milyar dolara ulaştığını açıkladı.

Zirvede, “Daha derin ve daha yıkıcı krizlerin yaşanmaması için başta gelişmiş devletler olmak üzere, dünya üzerindeki her ülkenin tüketim, hırs ve bencillik üzerine kurulu ekonomik anlayışlarını gözden geçirmesi gerektiğini” ifade eden Başbakan Erdoğan, konuşmasının devamında kuruluşun takip etmesi gereken hedeflere şöyle vurgu yapmış:

“D-8 olarak bu yeni anlayışın şekillenmesine ve benimsenmesine öncülük edebileceğimize inanıyorum. Zira 1 milyarın üzerinde yaklaşık bir nüfusa sahip topluluğuz. Öyleyse dayanışmamız bizi çok daha güçlü kılabilir. (…) Dinamizmini artırmış bir D-8 yoksulluk, kıtlık ve gıda güvenliği alanlarında da diğer uluslararası örgütlerle etkileşim halinde söz sahibi haline gelebilecektir. (…) D-8'in önümüzdeki dönemde yükselen ekonomileri buluşturan, küresel ekonomik ve beşeri konularda sesi daha gür duyulan bir platforma dönüşeceğine inanıyorum. Bölgemizde yaşanan sıkıntıların çözümü için D-8'i bir umut ışığı haline getirebiliriz. Daha da önemlisi, güçlü işbirliği ve dayanışma yoluyla D-8'i küresel düzeyde etkin bir güç haline dönüştürebiliriz.'' 

Ekrem Kızıltaş - Haber7

ekremkiziltas@gmail.com