Madımak Oteli'nde çıkarılan yangında hayatını kaybeden 33 kişi söz konusu olduğundan, -ne kadar mübalağalı olursa olsun-, söylenilen hemen her şeyin sineye çekilmesi gibisinden bir durum vardı yıllardır.

Bir kişiyi katletmenin bütün bir insanlığı katletmek olduğunun şuurunda olan insanları hedef alıyordu suçlamalar… Zerre kadar ilgileri olmadığı ve kesinlikle tasvip etmedikleri halde…

Gerçekleri ortaya çıkarması gereken mekanizmalar ise, dönemin etkili ve de yetkili kişilerinin yönlendirmeleri sebebiyle gerekeni yapamadı…

Özellikle de yıldönümlerinde olmak üzere yıllardan beridir süren tartışma, şimdi yeni bir aşamaya girmek üzere. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün verdiği emirle, Devlet Denetleme Kurulu Sivas'ta ve bu arada Erzincan Başbağlar'da yaşananlarla ilgili olarak harekete geçti.

DDK, bilindiği kadarıyla devlet ciddiyetine yakışan çalışmalar yapan bir kuruluş. Rahmetli Turgut Özal'ın vefatı ile ilgili iddialar üzerine attığı adımlarla da, gerçeklere ulaşabilmek için gereken her şeyi yapabileceğini ortaya koymuş durumda.

Malum, 2 Temmuz 1993'te Sivas Madımak'ta yaşananlar, halen ciddi bir tartışma konusu. Olayların öncesinde ve sonrasında yaşanan gayri tabii durumlar, çoğu insanın kafasını karıştırıyor yıllardır.

Kutlamaların Sivas'a alınması, Aziz Nesin'in davet edilmesi, Cuma namazı kılınırken davul çaldırılması, güvenlik güçlerinin gerek gösterilere ve gerekse otel önünde biriken kalabalığa müdahale etmemesi, bırakın olay yerini, olay günü Sivas'ta bile olmayanların yargılananlar arasında olması…  Şüphe çeken o kadar çok şey var ki…

Tuhaf bir şekilde gerçekleştirilen yargılama süreci sonunda 33 kişinin idama mahkum edilmesine kadar, kafa karıştıran şeyler uzayıp gidiyor…

Bir akşam namazı vaktinde 33 kişinin katledilerek öldürüldüğü Başbağlar ise Madımak'tan üç gün sonra yaşanmış olsa da,  adeta unutturulmuş durumda.

Sivas'ta 33 kişi, Başbağlar'da 33 kişi ve sonradan müebbete çevrilen 33 idam cezası… Kimilerine göre tesadüf…

Sesleri oldukça gür çıkan birileri açısından, mesele çoktan kapanmış ve hüküm de verilmiş durumda: Sivas'ta canlar yakıldı ve bu işi yapanların bir bölümü yakalanarak mahkum edildi, bazıları da kaçarak kurtuldu.

Sivas'ta hayatını kaybeden ‘diğer' 4 kişinin yanında, Başbağlar'da yaşananlar da, bu kesimin ilgi alanına girmiyor.

Başbağlar'da katledilen 33, ve Sivas'ta olay gecesi hayatını kaybeden 4 kişi de, birileri için ‘can'dı halbuki…

Devlet Denetleme Kurulu'nun konu ile ilgili harekete geçeceğinin açıklanması, konuyu temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp sofraya sürmeye alışmış olanların keyfini kaçırmış durumda.

Oysa DDK'nın bu konularda yapacağı çalışma, o günlerde ve sonrasında neler yaşandığını net olarak ortaya koyabilmek için başvurulabilecek belki de tek yoldu ve şimdi bu adım atıldığı için aslında sevinmek gerek. 

Yıllardan beridir haksız bir şekilde suçlanmaktan bıktıkları anlaşılan Sivas sivil toplum kuruluşlarının talebiyle başlatılan bu çalışma, gerçeklerin bütün çıplaklığı ile ortaya çıkarılmasına vesile olacaktır büyük ihtimalle.

O gün yaşananlarla alakalı olarak suya sabuna dokunmayan üstü kapalı birtakım açıklamalarla işi geçiştiren zevat, sanırız devletin hemen her türlü kayıtlarına ulaşabilme imkanına sahip olan DDK karşısında, gerçekleri olduğu gibi aktarmaya mecbur kalacaklardır…

Vali, emniyet müdürü, garnizon komutanı, kültür müdürü gibi ildeki yöneticiler yanında, kendilerine konu intikal ettirildiği halde durumu gerektiği gibi değerlendiremeyen dönemin yüksek bürokratları; yani konuyla ilgili herkes, sanırız ezber bozacak şeyler anlatacaklardır…

Ekrem Kızıltaş - Haber7

ekremkiziltas@gmail.com