Keşke bir bilene sorsalardı!
Kimileri, böyle bir durumda laik hukuk kurallarına göre karar verildiğini zannetse de; mesela Avrupa ülkelerindeki mahkemeler, konuyu bir bilene danışır ve kararlarını da ona göre verirler.
Laikliğe, bizdekilerin anladığı gibi ‘laikçilik' olarak bakılmaz oralarda. ‘Bilmedikleri bazı şeyler olduğunu' bilen hakim ve savcılar da, uzmanına danışırlar ve kararlar buna göre oluşturulur.
CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün ‘TBMM'de cemevi açılsın' talebi yargıya taşınmış ve TBMM Başkanlığı da, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın görüşlerine dayanan bir savunma yapmış.
Savunma özetle şöyle: “Alevilik bir din değildir, ibadet yeri camidir. Ortodoksluk, Katoliklik, Protestanlık nasıl Hıristiyanlığın bir alt koluysa, Alevilik de Müslümanlığın bir alt koludur. Onların hepsi kiliseye gidiyor, Aleviler de camiye gitsin.”
Mevzuyu dünkü Hürriyet'te köşesine taşıyan Mehmet Y. Yılmaz; ‘cahil' olduklarını düşündüğü diyanet ve TBMM uzmanlarına, ‘Hıristiyan mezheplerin kendilerine ait kiliselerde ibadet ettiklerini' hatırlattıktan sonra ‘meselenin özü'ne gelmiş:
“Türkiye Cumhuriyeti laik bir ülke, anayasasının değişmez maddelerinden biri bu. / Böyle bir ülkenin Meclis'i, kendisine referans olarak bir dinin bir yorumunu alamaz. / Bakması gereken yer laik hukuktur.”
Akıllara gelebilecek, ‘laik hukuk, cemevinin ibadethane olup olmadığına neye göre karar verecek' sorusuna açıklık getirmeyen Yılmaz, konuyu daha da zorlaştırıyor ve soruyor: “TBMM'de açılması gereken ibadethane mesela Bahai ibadethanesi olsaydı, TBMM ne yanıt verecekti?”
Yılmaz'ın bildiği bir şeyler mi var, bilmiyoruz. Ama henüz Bahai ibadethanesi talebi olmadığı için, TBMM'nin konuyla uğraşmasına gerek yok, şükür.
Sabah'tan Engin Ardıç da, konuyu dünkü köşesine taşımış. ‘Cemevi de ibadet yeridir' başlıklı yazısında şöyle diyor: “Alevi milletvekilleri mecliste cemevi istiyorlar, izin verilmiyor. / Mecliste cami olacaksa, cemevi de olacaktır. İkisi de ibadet yeridir.”
Mehmet Y. Yılmaz, ‘laik cumhuriyetin mahkemesi kararını neye göre vereceği'ni merak ediyor… Ben de, ‘TBMM'de cemevi' konusunda kalem oynatacak ya da klavye tıkırdatacak zevatın, neden bir bilene danışmadıklarını merak ediyorum..
Bir bilene sorup, cemevi'nin ne olduğunu ve nasıl cem yapıldığını öğrenmiş olsalardı, Cemevinin ibadethane olup olmadığı konusunu TBMM'de cemevi talebi üzerinden tartışmaya açmazlardı çünkü.
Sabah'tan Sevilay Yükselir -ki, konu hakkında bir bilen sayılabilir-, 18 mayıs 2012'de ‘Meclis'teki cemevinde cem töreni mi yapılacak?' başlığı altında şöyle yazmıştı:
"Meclis'te bir cemevi de olsun" diye başkanlığa başvurmak, ya "bir Alevi olarak ben mescidi reddediyorum" (Ki o zaman, Alevilerin Müslüman olup olmadığı tartışması gündeme gelir) ya da, "ben sadece cemevinde namaz kılarım kardeşim" demek istemektir. (Bunu da kimse diyemez çünkü Alevilikte böyle bir şey yok! Eğer önemli olan Allah'a sığınmak ve ibadet etmekse her yer cemevidir, mescittir, camidir. Kişi isterse odasında, o yoksa bahçeye çıkıp temiz çimlerin üzerinde bile ibadetini yapabilir!)
Ha bütün bunlar değil de amaç sadece Meclis'teki cemevinde "Cem töreni" yapmaksa, o zaman iş değişir. Olabilir. Olabilir ama bu defa da; "Kiminle yapacaksın cemi?" sorusu gelir akıllara. Öyle ya! Cem demek, "toplu halde ibadet etmek" demektir. Haftada bir güneş battıktan sonra yapılır ve öyle üç beş kişiyle filan da olmaz. “
Omuzlarında sahibi oldukları köşelerin ağırlığı bulunan yazarlar, tartışmaya çalıştıkları konuyu, bilen birilerine danışmalılar. Mutlaka!..
Ekrem Kızıltaş - Haber7
ekremkiziltas@gmail.com
-
turgut1 13 yıl önce Şikayet Ethocam ne olur başlıkları güzel at. sırf başlığa bakıp yazılarınızı okumuyoruz...başlık anlatılan konu ile alakalı olsun..göz gezdirip giden biz okuyucuları cezb etsin..son bir kaç yazınız hariç,başlığa bakıp konuyu anlayabiliyor musunuz?şimdiye kadar ki yazılarınızın başlığına bir bakın..haddime olmayarak içerikten ziyade yazının başlığı başlık değil..Beğen Toplam 2 beğeni