Yeni Osmanlılık!..
Ancak, ‘Yeni Osmanlılık' kavramı, memleketimizin tanınmış siyaset bilimci ve tarihçilerinden birisi olan Prof. Dr. Mete Tunçay tarafından ve hem de Kürt meselesi ve dahası başka birçok meselenin halli için çare olabileceği vurgusuyla kullanılıyorsa, üzerinde düşünülmeye değer.
Osmanlıcılık, özellikle de Yeni Osmanlıcılık üzerine yerli yersiz epey yazılıp çizilmiştir ama ‘Yeni Osmanlılık' (New Ottomanism), yeni kullanılmaya başlanan bir kavram.
Niyet okuma yoluyla yorumlarda bulunanlara göre, Türkiye'nin son senelerde hareketlenen dış politikalarının hedefi ‘Yeni Osmanlılık'. Ancak, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, bu yöndeki iddiaları yalanlıyor.
Davutoğlu'nun konuyla ilgili söyledikleri, özet olarak şöyle:‘Türkiye'nin aktifliğinden ürken bazı çevreler, Türkiye'yi sanki hegemonya kurmaya çalışıyor gibi göstererek, etrafta korku yaratmaya çalışıyorlar.'
Prof. Dr. Mete Tunçay, Akşam'dan Şenay Yıldız'ın kendisiyle yaptığı röportajda, Yeni Osmanlılık kavramını değişik diyebileceğimiz bir yorumla kullanıyor ve şu anda ülkemizin karşı karşıya bulunduğu Kürt meselesinin halli için, ‘hedefin yeni Osmanlılık olması gerektiğini' vurguluyor. (24 Aralık 2012, Akşam)
Sadece bu kadar da değil. Mete Tunçay, ‘Yeni Osmanlılık fikrinin, bir zamanlar Osmanlı tarafından yönetilen ve halen bazı çatışmalara sahne olan ülkeler açısından da son derecede uygun bir çözüm olabileceği' kanaatinde:
"Ben bir Yeni Osmanlılık düzeninden yanayım ama bu Türklerin egemenliğinde bir Osmanlılık değil. Kastettiğim, Osmanlı içindeki çeşitli grupların fırsat eşitliği temelinde bir arada yaşaması. Bunu sadece Kürt meselesi için demiyorum. Mesela Balkanlar da felaket durumda. Yani Osmanlı'nın bir zamanlar yönettiği bütün ülkelerin, çağdaş, federatif ilkelere göre bir araya gelmesi bir ütopya olarak hoş bir şey. O zaman bunların aralarındaki çatışmalar sona erebilir. Bütün bu grupların eşit hak ve ayrıcalıklarla bir arada yaşaması kolay olmayabilir ama belki de uzun vadede amaçlanması gereken ideal budur."
Bu sözleri okuduğumda, geçtiğimiz Ağustos'ta vefat eden Makedonya Arnavut Demokrat Partisi lideri Arben Caferi'nin, Prof. Dr. Numan Kurtulmuş'la beraber 1999'da kendisini ziyaret ettiğimizde söylediklerini hatırladım.
Sıkı bir Arnavut milliyetçisi olan Arben Caferi, şunları söylemişti:
"Balkan ülkeleri, Osmanlı gelene kadar birbirleriyle boğazlaşıyorlardı. Osmanlı gelince, uzun yıllar istikrar içerisinde yaşadık. Ancak, Osmanlı gidince kavgalar tekrar başladı… Osmanlı'yı geri getirmek mümkün değil. Ama o zaman birbirlerinden bu kadar farklı toplumları, nasıl olup ta bir arada yaşatabildiğini araştırıp günümüze adapte edebilirsek, sanırım problemlerimizi büyük ölçüde halledebiliriz."
Akıl için yol birdir sözü, bu duruma uyar mı, bilmiyorum. Ama sürekli arayış içerisinde bulunanların; biraz durup, neleri kaybettikleri üzerine düşünmeleri gerektiği, açık.
Farklılıkların bir arada barış içerisinde yaşayabileceği bir sistem arayışında isek, bunun uygulandığı dönemi araştırıp ondan faydalanmak, fena bir fikir olmasa gerek.
Aynı röportajda, "(Kürt meselesinin) Din kardeşliği üzerinden çözümü hayali, gerçekçi değil" de demiş Tunçay ve şunları eklemiş: "Ben dinsiz bir insan olarak İslamiyet'in çağımızda varlığını sürdürdüğünü görüyorum ama çok da belirleyici olduğunu sanmıyorum. Müslüman olduğu için kapitalist işlerden geri duran, kar etmeyen faiz almayan insanlar belki var ama bunlar çok küçük bir azınlık. Büyük kesim Müslüman zenginler ve kapitalizmin laik koşullarından sonuna kadar yararlanarak yaşıyorlar."
Tunçay'ın ‘Yeni Osmanlılık' üzerine söyledikleri üzerine düşünürken, İslam Kardeşliği hususundaki kanaatlerini de tashih etmeye çalışmak gerek…
Osmanlılık, olabildiği kadarıyla İslam'la gerçekleşebilmişti, malum. ‘Yeni Osmanlılık' olabilecekse eğer; bu işin de olmazsa olmazı: İslam…
Ekrem Kızıltaş - Haber7
ekremkiziltas@gmail.com