Emre Aköz
Emre Aköz
ALINTI YAZAR
TÜM YAZILARI

'Askeri vesayet' yetmedi, bir de 'yargı vesayeti' dayattılar!

GİRİŞ 23.10.2008 GÜNCELLEME 23.10.2008 YAZARLAR

Hatırlarsınız: Anayasa Mahkemesi (AYM), Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin yaptığı bazı Anayasa değişikliklerini iptal etmişti.
Meclis'in 411 gibi rekor bir kabul oyuyla değiştirdiği 10'uncu ve 42'nci maddelerde, 5 Haziran 2008 günü kamuoyuna açıklanan kararla eskiye dönüldü.
Bildiğiniz gibi konu türbanla ilgiliydi. Meclis'in amacı üniversitede türban takanlara serbestlik getirmekti.
Eğer olaylar olağan mecrasında aksaydı, bu sömestrden itibaren isteyenler türbanıyla üniversiteye devam edecek ve böylece yıllardır sürüp gitmekte olan tartışma son bulacaktı.
Ancak AYM, normalleşmeye izin vermedi. Türban tartışması kaldığı yerden devam edecek.
Bazı aymazlar AYM'nin verdiği kararı "laikliği savunuyor " diyerek alkışlıyor. Bu şakşakçıların hatalarını şöyle özetleyebiliriz:
1) Üniversitede türban takmakla laikliğin hiçbir ilişkisi bulunmuyor. Devlet, " elemanı olmayan ", reşit insanların giyimine kuşamına karışamaz. Sokaktaki türbanlı kadın laikliği zedelemiyor da, üniversitedeki öğrenci mi zedeliyor?
2) AYM'nin üyeleri bu kararı alırken Anayasa'yı çiğnedi. Çünkü Anayasa, tartışmaya yer vermeyecek biçimde AYM'nin Anayasa değişikliklerini ancak " şeklen " inceleyebileceğini, " içeriğe " ise dokunamayacağını belirtiyor. Bunları yazan 148'inci madde çiğnenmiştir. Bu suçtur . Üyelerin cezalandırılması gerekir. ( Tuhaf bir durum: Suç işledikleri apaçık ama böyle bir yargı mekanizması yok.)
3) AYM'nin 5 Haziran'da açıkladığı, gerekçesini de dün yayınladığı kararın bir başka vahim yanı da, Meclis'in yetkisine el atmasıdır. Yani AYM, Meclis'e ve sadece Meclis'e ait olan bir yetkiyi gasp
etmiştir. Bunu yaparken kaynağını Anayasa'dan almayan bir yetkiyi, kendine vehmederek kullanmıştır.
4) Şakşakçıların göremediği nokta şudur: AYM, bu yetki suiistimalini ve gaspını Anayasa'nın değiştirilemez maddelerine atıf yaparak sağlıyor.
Bu olayda atıf yapılan temel kavram " laiklik ". Ancak yol bir kere açıldı: Ekonomiden siyasete, herhangi bir konuda yapılacak değişiklik, " demokrasi ", " sosyal devlet " ve " hukuk devleti " gibi değiştirilemez ilkelere atıfta bulunarak iptal edilebilir.
Yani Anayasa Mahkemesi artık " Vetoyasa Mahkemesi " olmuştur. Çünkü her türlü değişikliği veto edebilir hale gelmiştir.
Artık Meclis'in yapacağı tüm Anayasal değişiklikler, AYM'nin çizdiği sınırlar içinde olmak zorundadır.
Milli Güvenlik Kurulu ve diğer mekanizmalarla, Türkiye'de bir " Askeri Vesayet Rejimi " kurulduğunu söyler dururuz eskiden beri.
Şimdi bu rejime Anayasa Mahkemesi de eklendi. Bir de " Yargısal Vesayet Rejimi " vardır artık Meclis'in üzerinde.
Yani çifte düğüm atılmış, çifte zincirle Meclis kıpırdayamaz hale getirildi.
Bir başka kurumun (yani AYM'nin) olurunu almadan Anayasa maddelerini değiştiremeyecekse, "Meclis'in yasama yetkisinden" nasıl söz edebiliriz?
Nasıl " Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir " diyebiliriz? Diyemeyiz!


Emre AKÖZ / Sabah
emre.akoz@sabah.com.tr

YORUMLAR 4
  • Ahmet Çapar 17 yıl önce Şikayet Et
    Bırakın bu düzensizlik böyle gitsin. Nasıl olsa halkın seçtiği cumhurbaşkanı atamayacak mı artık yüksek yargının adamlarını arkadaş? Üstelik yüksek yargı TBMM'yi de saf dışı bırakabiliyor. Oh ne güzel, hukuk yoluyla gasp edilen siyasi irade kısa zamanda yine hukuk yoluyla halkın kontrolüne geçecek demektir. Böyle düzensizlik olmaz demeyin, geçmişte ne örnekleri yaşatıldı bu millete.
    Cevapla
  • samet arıkan 17 yıl önce Şikayet Et
    basiret. Türkiye'de bir " Askeri Vesayet Rejimi " üzerine bir de " Yargısal Vesayet Rejimi " nin ilave edilmesinde emeği geçen sayın Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli ve tüm Ak Partili milletvekillerine teşekkür eder bu başarılarından ötürü kendilerini tekrar sözde iktidar yapacağımıza söz veririz. (gerçek iktidar artık chp dir. hiç bir iktidar bundan sonra chp nin iznini alamadan bir iş yapamayacaktır). özetle Türban sorunu ancak bu kadar basiretsiz bir şekilde çözülebilirdi. Ellerine sağlık hepsinin
    Cevapla
  • duran yurttas 17 yıl önce Şikayet Et
    ANAYASA MAHKEMESİ KALDIRILMALIDIR.. A.M. yetkisini aşıp, T.B.M.M. iradesini ve dolayısıyla; Cumhuriyet Yönetiminin temel işleyiş biçimini yok sayarak böyle bir karar alarak, kendi varlığını da tartışmaya açmış bulunmaktadır. Nasılki, Cumhuriyeti kollamak bahanesi ile darbe yapmak bir hak olamazsa, Anayasanın değişmez(!) maddeleri bahane edilerek, dikta usulü (yetkisi olmadan) bir yönetim uygulamaya kalkışmakta bir hak olamaz.
    Cevapla
  • hasan eroğlu 17 yıl önce Şikayet Et
    NEDEN. ülkemiz kaç darbe kaç ihtilal yaşadı.fakat bu ihtilalı yapan zihniyetler hala aynı kafadalar..sözüm ona hukukçuyum diye geçinen devletin en başındakı adli yargı mensupları 2+2=4 eder gibi açık olan anayasa kuralını nasıl 2+2= ben ne istersem diye uyguluyorlar anlamıyorum.bizim yasamız anayasaysa neden bunu delenler bunun mensuplarıdır.bulundukları mevkinin ağırluğını hiç taşıyamıyorlar.yargıyı zedelemekten ve delmekten başka işleri yok mu?anyasaya aykırı karar verilecekse neden anayasa var? reyting için mi
    Cevapla