Niçin aldınız paşam?
Gazi Mustafa Kemal Paşa'ya sesleniyorum... Gerçi bazı bürokratlar Atatürk demeyince kızıyorlar, sanki gerçek adı Mustafa Kemal Paşa değildi de, Ahmet Selahattin Paşa'ydı...
Olsun, artık o bürokratları kimse ciddiye almıyor (bazıları da kodeste)... Ben de otuzlu yılların Atatürk'üne değil, cumhuriyeti kuran Gazi Paşa'ya birkaç şey sormak istiyorum.
Birileri onu kaldırıp yeniden Samsun'a götürmeyi ciddi olarak düşünebiliyorlar da, ben niçin kendisine soru yöneltemeyecekmişim, değil mi efendim?
Paşam, sizin bir "düşünce sisteminiz" olduğu söyleniyor.
Böyle bir sistem yok, "ilkeleriniz" var, onları sonradan bir sisteme oturtup kalıplaştırmak, dondurmak istemişler.
İlkeleriniz arasında, batmış bir imparatorluğun enkazından, "kurtarabildiğiniz" kadar kısmından bir "ulus-devlet" çıkarmak ve onu hızla ve geriye dönülmeyecek biçimde çağdaşlaştırmak vardı (aslında ilkelerinizin bütün özü buydu)...
Bu katıksız bir Türk devleti olacaktı. Türkler kendi kendilerini yönetmeyi pek de bilmedikleri için "onların okumuş yazmış kesimi" olan bürokrasi tarafından yönetileceklerdi, tek bir parti kurulacaktı, herşey emir ve komuta zinciri içinde yürüyecekti, falan filan.
Köşe yazısının devamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz
(Engin Ardıç - Sabah)