153 yıl önce darbeye teşebbüs edenler idama çarptırılmıştı!
Osmanlı İmparatorluğu'nda yeniçeri isyanlarının bitip tükenmek bilmemesi üzerine İkinci Mahmud, 1826'da yeniçeri ocağını ortadan kaldırıp yeni bir ordu kurmuştu. Ancak bu hadisenin üzerinden 33 yıl geçmişti ki, yeni orduyu kuran Sultan İkinci Mahmud'un oğlu Sultan Abdülmecid'in saltanatı sırasında 1859'da yine bir darbe teşebbüsü oldu.
Saray harcamalarının müsrifliğe varması, ekonomik durumun bozukluğu ve 1856'da ilan edilen Islahat Fermanı'nda gayrimüslimlere tanınan haklara duyulan tepkiler Sultan Abdülmecid'e karşı bir darbe teşebbüsüne yol açtı. İstedikleri mevki ve makamlara getirilmeyen, değişik fikirlerdeki bazı askerler, ulema ve mülkiye memurları Sultan Abdülmecid ve dönemin yöneticilerini değiştirmek için 1859 yılı başlarında gizli bir örgüt kurdular. Sultan Abdülmecid'in bir suikastla ortadan kaldırılıp, yerine kardeşi Abdülaziz'in getirilmesi planlanmıştı. Ancak kendilerine katılmaya davet ettikleri Mirliva (General) Hasan Paşa'nın durumu üstlerine ihbar etmesiyle, topluluğun darbe teşebbüsü suya düştü. Darbeciler 14 Eylül 1859'da Kılıç Ali Paşa Camii'nde suçüstü yakalandılar. Bu konu hakkında teferruatlı bilgi Uluğ İğdemir, Burak Onaran ve Zekeriya Türkmen'in çalışmalarından öğrenilebilir.
KULELİ YARGILAMALARI
Örgüt üyelerinin yargılanması için Sadrazam Alî Paşa ve üst düzey devlet adamlarının oluşturduğu olağanüstü bir mahkeme kuruldu. Mahkemede sadrazamdan başka Şeyhülislâm Mehmed Sâdeddin Efendi, Serasker Rızâ Paşa, Meclis-i Alî-i Tanzimât Reisi Mehmed Paşa, Meclis-i Vâlâ Reisi Yusuf Kâmil Paşa ve Dâr-ı Şûrâ-yı Askerî Reisi Mustafa Zarif Paşa vardı. Mahkemenin kâtipliğini ise o sırada Meclis-i Vâlâ ikinci kâtipliğinde bulunan ve 1876'da ilk modern darbeyi yapacak olan Midhat Efendi (Paşa) yapıyordu. Örgüt üyeleri Kuleli Kışlası'nda hapsedilmiş ve yargılanmaları da bu kışlada yapılmıştı. Bu yüzden hadiseye Kuleli Vak'ası adı verildi.
Darbeye teşebbüs edenlerin sorgulamalarından anlaşıldığına göre; ayaklanma başlayınca elçiliklere, patrikhaneye ve şehir halkına hitaben Arif Bey vasıtasıyla yazılan bildiriler dağıtılacak, Cafer Dem Paşa Arnavut askerlerle kontrolü sağlayacak, Râsim Bey fedai grubuyla telgraf tellerini keserek dışarıyla haberleşmeyi önleyecek, Tophane Müftüsü Bekir Efendi de gereken desteği sağlayacaktı. Ferik Hüseyin Dâim Paşa ise 1859'da Kafkasya'dan İstanbul'a göç eden ve o sırada işsiz durumda bulunan Çerkesler'i kolaylıkla ikna ederek örgüt saflarına alacaktı. Bu arada örgüt, şeriat için çalıştığını ifade ederek ulema ve halkı da saflarına katmayı planlamıştı.
İDAMLAR MÜEBBETE ÇEVRİLDİ
Örgütün üst düzey yöneticileri Süleymaniyeli Şeyh Ahmed Efendi, Hüseyin Daim Paşa ve Cafer Dem Paşa, Binbaşı Rasim Bey ve Arif Efendi idama, diğer üyeler de kalebent (kale hapsi) ve sürgün cezalarına çarptırıldı. Darbecilerin bir kısmı Rodos ve Midilli adalarına sürüldü. Cafer Dem Paşa sorgusundan sonra Kuleli Kışlası'na getirilirken intihar etmişti. Sultan Abdülmecid örgütün üst yöneticilerinin idam cezalarını müebbet kalebentliğe çevirdi.
Yazının devamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz
Erhan Afyoncu - Bugün