Irak'ta 10 yıldır, Kerkük'te ise 18 yıldır yapılamayan yerel seçimler, geçtiğimiz günlerde yapıldı. Irak, 18 eyaletten oluşuyor. Her eyaletin bir il genel meclisi, bir eyalet parlamentosu var ve buraya seçilenler kendi aralarında valiyi belirliyorlar ve ili yönetiyorlar. Yetkilerin önemli bir kısmı da bu yerel meclislerde.

Seçimler, 18 vilayetin 15'inde seçim yapıldı. Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'ne (IKBY) bağlı Erbil, Duhok ve Süleymaniye'de ise seçim gerçekleşmedi. Çünkü buraların statüsü diğerlerinden farklı.

Irak genelindeki seçimlere katılım yüzde 41 gibi düşük bir seviyede kaldı.

Detaylara inmeden önce, seçime giren partilerin kime yakın olduğunu ve ne kadar oy aldığını da aktarayım. Talabani'nin lideri olduğu Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) 139 bin 373 oy, Barzani'nin liderlik ettiği Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) 46 bin 749 oy, PKK destekli Yeni Nesil Hareketi 24 bin 620 oy, Türkmen Cephesi 72 bin 281 oy, Kürt Kerkük Meşalesi 6 bin 655 oy, Arap Koalisyonu Listesi 98 bin 174 oy, Arap Kaidesi 59 bin oy, Arap İttifakı 46 bin oy, Arap Kerkük Bizimdir 21 bin oy aldı.

Bu sonuçlara göre 16 sandayeli Kerkük İl Meclisi'nde sandalye dağılımı da şu şekilde gerçekleşti: "KYB 5, Arap Koalisyonu 3, Türkmen Cephesi 2, KDP 2, Arap Kaidesi 2, Arap İttifakı 1 ve Hristiyan Kotası da 1."

Burada kimin kimle koalisyon yapacağı çok önemli. Vali, yardımcısı, meclis başkanı kimden olacak kritik bir diplomasi trafiği bekliyor kenti. İttifaklar, Kerkük'ün geleceğine etki edecek.

KERKÜK'TE RİSK BÜYÜK

Bu bilgileri verdikten sonra biraz da seçim sonuçlarının geleceğe nasıl yansıyacağına dair bir perspektif çizmeye çalışalım. Sonuçlara baktığımızda, Kerkük'ün geleceği kaosa gebe. Kürtler, Araplar, Şiiler kendi aralarında bölünmüş durumda. Seçim sonuçları da bunu gösteriyor. Türkmenler ise, Türkiye'nin de büyük gayretiyle bir arada durabildi, bu çok önemliydi. Ama Kerkük'ün geleceğini biraz karanlık yapan, terör örgütü PKK'nın oluşturduğu "Yeni Nesil Hareketi"nin beklenenden çok daha fazla oy alması oldu. Seçimde sandalye kazanamadılar ama bundan sonra Kerkük'te PKK'ya yakınlığıyla bilinen bir siyasi yapının izlerini, sancılarını daha çok göreceğiz.

Konu gerçekten çok kritik ve önemli. Türk kamuoyu ve basını, yani bizler, Kerkük'e çok kayıtsız kaldık. Özeleştiri yapacak olursam, ben de bu yazıyı yazmakta geciktim.

Kerkük'ün ne denli önemli bir yer olduğunu, Sayın Abdullah Ağar'ın şu ifadesiyle açıklamaya çalışayım: "Orta Doğu'yu takip eden herkes bilir ki Orta Doğu'nun kalbi Irak'tır, Irak'ın kalbi Kerkük'tür. Kerkük'te olanlar Orta Doğu'yu etkiler." Mesele bu kadar ciddi işte.

İLK HEDEF, SURİYE VE IRAK DÜZLEMİNDE PKK YAPILANMASINI KARASAL OLARAK BİRLEŞTİRMEK

Türkiye uzunca bir süre, güvenliğiyle ilgili olarak sadece örgütün faaliyetlerini değil teröristler üzerinden gelişen siyasi faaliyetleri de takip etti, hala da ediyor. Suriye iç savaşı başladıktan sonra gelişen süreçlerde KDP tarafı (Barzaniler), 15 Kürt siyasi hareketini bir araya getiren Suriye Kürt Ulusal Konseyi'ni (ENKS) bir şekilde Suriye'de destekledi. Suriye PKK'sı da Kürt Ulusal Birliği Partileri (PYNK) adında bir siyasi oluşum daha üretti. Projenin amacı, Suriye'de yaşayan Kürtleri bir araya getirmek, ENSK ve PYNK üzerinden birleşik bir fotoğraf ortaya çıkartıp Irak'taki yapıyla birleşmekti. Ancak Barzani tuzağa düşmedi. Yıllarca "Duhok Görüşmeleri" olarak adlandıran zirvelerde bir şekilde "birleşme" fotoğrafı tam olarak şekillenmedi. Ardından ABD yeni bir şeyler denemeye başladı. Süleymaniye'deki KYB'yle (Talabaniler), Suriye'deki PKK/YPG'yi entegre edecek yeni siyasi bir projeyi devreye aldı. Barzani'den umduğunu bulamayan ABD; Sincar, Mahmur, Kerkük ve Süleymaniye ekseninde bir karasal bağlantı kurarak, hem Barzanileri baskı altına almayı hem de Suriye'deki PKK yapılanmasıyla Süleymaniye'deki KYB'yi birbirine bağlamayı planlamaya başladı. Yakın zamanda Duhok'ta düşen ve PKK militanlarını taşıyan helikopteri düşünün; verilen eğitimleri, Türkiye'nin son 1 yılda KYB'ye yaptığı uyarıları hatırınıza getirin. Parçalar birleşecektir.

Sincar ve Mahmur zaten PKK etkisinde. Süleymaniye'de KYB-PKK ortaklığı var. Geriye sadece Kerkük kalıyor. İşte bu noktada Kerkük ve seçimleri hayati önem taşıyor. KYB seçimde lider parti olurken, Süleymaniye'de organik bağ kurduğu PKK'yla Kerkük'te de işbirliğine gidebilir. PKK'nın desteklediği "Yeni Nesil Hareketi"yle Kerkük'te ortak hareket edebilir; karışıklık ve huzursuzluk çıkarabilir. Çünkü KYB, bir yandan PKK'yla yakınlaşırken bir yandan da Türkiye'ye karşı angajman geliştiriyor.

KERKÜK GELECEKTE KYB-PKK ZİHNİYETİNİN KONTROLÜNE GİREBİLİR

Ankara, bu süreci mutlaka ve mutlaka yakından takip etmeli ve yönetmeli; yapılıyordur da. Eğer Kerkük'te bir şekilde KYB eksenli, PKK eksenli bir oluşum gelişirse, Kerkük gelecekte tamamıyla bu zihniyetin kontrolüne girebilir. Bu zihniyetin yayılması, Türkmen Cephesi ve KDP dahil olmak üzere, Kerkük'teki bütün oluşumları etkiler ve baskı altına alır. Allah muhafaza, burada ortaya çıkabilecek bir kopuş, daha sonraki süreçlerde, KDP'nin de çok büyük bir baskı altında kalmasına sebebiyet verecek. Belki de KDP, boyun eğmek zorunda kalacak. Türkiye'nin Barzani yönetimiyle sıkı işbirliğine gitmesi boşuna değil. IKBY Başbakanı Neçirvan Barzani de Ekim ayında yaptığı açıklamada, "PKK, Kürdistan Bölgesi için büyük bir sorun. Çünkü Kürdistan Bölgesi'nin kurumsal yapısına hiç saygı duymuyor. PKK'nın yaklaşımı böyle olduğu müddetçe kimse Türkiye'nin hiçbir şey yapmayacağı konusunda garanti veremez." demişti.

NİHAİ HEDEF 3 ÜLKEYİ PARÇALAMAK, TERÖR DEVLETİ KURMAK

Aslında bu "birleşme" projesi yeni değil; sadece şekil değiştirdi. Amaç, Suriye ve Irak'taki Kürtleri birleştirerek, Türkiye'yi de içine alacak şekilde bu 3 ülkeyi parçalamak. Burada, KYB-İran ilişkilerini de yabana atmamak ve her zaman masanın bir ucuna koymak gerek.

TÜRKİYE NELER YAPIYOR VE DAHA NELER YAPABİLİR?

Yurt içinde PKK yapılanmasını neredeyse çökertmiş olsak da Suriye'de büyük bir terör oluşumu var. Buralar Irak'a da bir şekilde eklemlenirse, Türkiye için ciddi güvenlik zaafiyetleri oluşturur. Ancak karamsar bir tablo çizmeye gerek yok.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, geçtiğimiz hafta, TBMM'deki bütçe görüşmelerinde yaptığı açıklamada, "Tehdit sürdüğü müddetçe faaliyetlerimiz devam edecek. PKK terör örgütü ve uzantılarına yönelik mücadelemizi Irak'ta da hız kesmeden sürdürüyor, gerekli gördüğümüz güvenlik önlemlerini uygulamakta tereddüt etmiyoruz. Türkmen soydaşlarımıza desteğimizi sürdürüyoruz." demişti.

Türkiye'nin burada atabileceği çok daha sert adımlar da var elbette. Her şeyden önce Türkmenlerin oradaki sarsılmaz varlığı, Türkiye'nin elini çok güçlendiriyor. Kendi aleyhine birtakım durumlar oluşursa, çeşitli askeri müdahaleler dahil çok sayıda önlem alabilir Ankara. Türkiye'nin bu işleri yapacak, yürütecek bürokratları ve kurmay aklı var. Gerekli planlar yapılır Sayın Cumhurbaşkanı'na arz edilir ve gereği yapılır.

Mesela, Süleymaniye Havalimanı yakınlarında, "Mazlum Kobani" kod adlı terörist Ferhat Abdi Şahin'e doğru bir SİHA atışı olmuştu geçtiğimiz aylarda. Amerika'nın bölgedeki adamına yapılan bu atış, gerçekten çok güçlü ve önemli bir mesajdı. Kısacası, bu bölgede, Türkiye'ye rağmen Türkiye'ye karşı adım atmaya çalışacaklar iki kere değil çok kere düşünmek zorunda.

Sağlıcakla kalın.

Erkan Talu / Haber7