PKK'da Türkiye paniği: ABD bizi başından savdı
Kamuoyu ve basın olarak, hem Gazze'deki savaş hem de yerel seçim gündemi sebebiyle Suriye'deki gelişmelere biraz uzak kaldık. Ben de bu hafta sizlere; sahada, masada, uluslararası medyada konuşulan ve son dönemde yaşanan Suriye'deki gelişmeleri özetlemek ve yorumlamak istedim.
"'TÜRKİYE'Yİ DİZGİNLEYİN' DEDİK, BİZİ BAŞLARINDAN SAVDILAR"
Hem son aylarda Ankara-Washington hattında artan sıcak temaslar hem de Gazze'deki savaşın etkisi Suriye'ye de yansımış durumda. Terör örgütü PKK/YPG, Gazze'deki savaşın kendilerini etkileyeceğinden ve sonlarının Afganistan gibi olacağından korkuyor.
ABD'nin desteğiyle yıllardır Türkiye'ye karşı angajman geliştiren PKK, son dönemlerde Türkiye'nin operasyonlarıyla sarsılmış durumda. TSK, başta petrol sahaları ve enerji santralleri olmak üzere, örgütün maddi kazanç sağladığı tüm altyapıyı yok etti. ABD ordusunun bölgeden çekileceği korkusuna kapılan örgüt, Gazze'deki savaş dolayısıyla gözden çıkarılacaklarından giderek daha fazla endişe duyuyor.
ABD'nin Orta Doğu'daki en üst düzey askeri komutanı CENTCOM Generali Erik Kurilla, geçen hafta Suriye'nin kuzeydoğusunda PKK teröristleriyle görüştü. Ancak bu ziyaret, örgütünün artan endişelerini gidermeye yetmedi.
PKK/YPG'nin uzantısı Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) siyasi kanadı Suriye Demokratik Konseyi'nin (SDK) Eş Başkanı Mahmud Meslat, "Tüm bölge yanıyor ve herkes Gazze ile meşgulken kimse Türkiye'nin bize yönelik saldırganlığına karşılık vermiyor. ABD'den Türkiye'yi dizginlemesini istedik ama bizi başlarından savdılar." diyor.
Bir başka SDK yetkilisi olan Janda Muhammed ise, ABD'nin tıpkı Afganistan'da olduğu gibi ani bir şekilde Suriye'den çekileceğinden endişe ettiklerini söylüyor.
Washington'ın, Türkiye'ye F-16 savaş uçağı satışını onaylaması örgütün sözde liderliği arasındaki korkuyu daha da arttırdı. Meslat, "Amerikalılar bize, Türkiye'nin jetleri müttefiklerine (SDG) karşı kullanmayacağını söyledi. Ama biz Türkiye'nin istediğini yapacağını düşünüyoruz." ifadelerini kullanıyor.
TÜRKİYE STRATEJİ DEĞİŞTİRDİ
ABD'nin Suriye'de örgütü desteklemesi, Türkiye'yle uzun süredir devam eden bir anlaşmazlığın konusu. O yüzden ABD'nin bir anda örgütü bırakmasını beklemek hayal olur.
Yine de Ankara, SDG'yi geriletme, yok etme hedefine ulaşmak için ABD'yle daha iyi ilişkiler kurarak fırsatlar yakalamaya çalışacak.
Gazze'de savaşın patlak vermesinden bu yana Türkiye, ABD'nin savaş ve ateşkes meseleleriyle daha çok ilgilenmesinden de yararlanarak, örgüte yönelik operasyonlarında yeni bir strateji izlemeye başladı. Özellikle SDG yönetiminin petrol çıkarma ve rafine etme kabiliyetini azaltacak harekatlarla, örgütün mali kaynaklarına büyük bir darbe vuruldu.
Suriye'nin kuzeydoğusu, ülkenin petrol ve gaz rezervlerinin yüzde 95'ine ev sahipliği yapıyor. SDG'nin lideri "Mazlum Kobani" kod adlı terörist Ferhat Abdi Şahin, Türkiye'nin son aylardaki operasyonları sebebiyle nakit sıkıntısı çektiklerini ve bütçelerinin yüzde 50'sini kaybettiklerini dile getirmişti.
TÜRKİYE, ABD'YLE SDG'NİN ARASINI AÇMAYA YAKIN
SDG teröristleri, Türkiye'nin harekatları karşısında kolay hedef haline gelmiş durumda. Türkiye'nin 2023 Ekim ayından bu yana petrol ve enerji altyapısını vurması, ABD'yle SDG arasındaki gerilimi artırdı.
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), Şubat ayında yayımladığı bir raporda, Türkiye'nin nokta operasyonlarla, ABD'yle müttefiki SDG'nin arasını açmakta başarılı olabileceği uyarısında bulunmuş, "ABD ve SDG güçleri arasındaki bu gerilim, bölgedeki ABD personelinin güvenliğini tehdit edebilir." demişti.
Bu uyarı, Ankara'nın yeni stratejisinin yavaş ama emin adımlarla ilerlediğinin bir göstergesi aslında.
İRAN KAPIYI ÇALIYOR
Gazze'deki çatışmalar sınırları aşarak, ABD'yle İran arasında "Orta Doğu'da kimin sözünün geçeceğine" dair karanlık bir vekalet yarışına da dönüştü. Bölgede, çok sayıdaki sıcak noktayla başa çıkmak, Biden yönetimi için bir körebe oyunu gibi adeta.
Amerikan yönetimi aylardır Yemen'de, Filistin'le dayanışma içinde olduklarını söyleyerek Kızıldeniz'de gemilere operasyon çeken İran destekli Husilere karşı hava saldırıları düzenliyor. Bir yandan da Hizbullah'la savaş patlak vermesin diye İsrail'le Lübnan arasında mekik diplomasisi yürütüyor.
Öte yandan Suriye de ABD'yle İran'ın vekalet savaşı yürüttüğü bir alan. 7 Ekim'den sonra İran destekli gruplar ABD üslerine saldırılar düzenledi. Hatta bu saldırılarda çok sayıda SDG teröristi de öldü.
Institute for the Study of War'a (Savaş Çalışmaları Enstitüsü) göre, 7 Ekim'den bu yana İranlı vekil gruplar, başta Irak ve Suriye'de olmak üzere ABD güçlerine 170'ten fazla saldırı düzenledi. Ancak 3 ABD askerinin ölümüne neden olan en ağır saldırı, ABD'nin Suriye'deki misyonunu destekleyen Ürdün'deki bir üsse yapıldı. Bu, Amerika'nın hazırlıksız yakalandığı ve hesap edemediği bir saldırıydı.
Biden yönetimi ise, İran'a sahada karşılık vererek bazı üst düzey komutanlarına suikast düzenledi. O saatten sonra da İran ve desteklediği grupların saldırıları neredeyse tamamen durdu.
Saldırılardaki bu duraksama, İran'ın ABD'yi bölgeden çıkarma hedefinden vazgeçtiği anlamına gelmiyor tabii ki de. Olayların yavaş ama emin adımlarla kendi lehlerine doğru gelmesini bekleyen İran yönetimi, bu konuda acele etmeyecek.
BUGÜN GERÇEKLEŞMESİ ZOR BİR İDDİA
Bir diğer mesele de Irak'taki ABD varlığı. Bazı iddialara göre, Amerikan yönetimi Irak'taki güçlerini bölgedeki Kürt güçleri silahlandırarak çekecek. "Acil durum planında ABD askeri Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) topraklarına gidecek ve sadece Erbil Havalimanı'na erişim sağlayacak." deniliyor. Kısacası ABD'nin, Suriye'deki güçlerini Erbil'den destekleyeceği bir plandan bahsediliyor. Ben bunun şu aşamada gerçekleşeceğini düşünmüyorum; hele de Talabani'yle bu kadar sıcak ilişkiler kurmuşken. Irak'taki kapsamlı üsler, Suriye'deki Amerikan güçlerinin ana lojistik merkezi aynı zamanda. Irak'taki olası bir çekilme, ABD'nin Suriye'deki varlığını da savunulamaz hale getirebilir. Erbil hattının tüm bu bölgeyi Amerika'nın da desteğiyle beslemesi zor ve pratik değil.
SURİYE'DEKİ ŞİDDET SARMALI VE OLASI SENARYOLAR
Suriye'ye DEAŞ bahanesiyle giren ABD, terör örgütü DEAŞ'ı 2019 yılında yenilgiye uğrattığını açıklamıştı. Bu rağmen Washington bölgeden çekilmedi ve terör örgütü PKK/YPG/SDG'yle müttefiklik ilişkisi kurdu.
Şu anda da yaklaşık 900 ABD askeri bölgede kalmaya devam ediyor.
SDG'nin, ABD'nin tanımına göre "resmi görevi" DEAŞ'ın uyuyan hücrelerine baskınlar düzenlemek. Ancak terör örgütü, ABD'nin desteğiyle büyüdü ve bölgedeki jeopolitik satranç tahtasında bir piyon haline geldi. ABD tarafından Esad, Rusya ve İran'a karşı bir maşa olarak kullanılıyor. Bu adımla Washington, Suriye'nin yeraltı zenginlikleri bakımından en değerli topraklarını elinde tutuyor ve Esad, Rusya ve İran'ın buradan nemalanmasını engelliyor; kendisi sömürüyor.
Bazı Amerikalı yetkililer, SDG ile Suriye devleti arasında bir anlaşma yapılmasını destekliyor; bunun ilerleyen süreçte, ABD'nin Kuzeydoğu Suriye'den sorunsuz şekilde çekilmesini sağlayacağını düşünüyor. Şubat ayında, Pentagon'un uzun süredir devam eden bu planları gözden geçirdiğine dair bazı haberler medyaya yansıdı. Bu, ABD askerinin Suriye'de varlığını sürdürmesini destekleyenler arasında paniğe yol açtı.
Washington'da, bölgede kalmaktan ve çekilmekten yana olanlar arasındaki bu tartışma, Trump yönetiminin 2019'da ani bir çıkış yapmasından beridir sürüyordu zaten.
Amerika, bölgede, sonsuza kadar süren bir savaşı devam ettiremeyeceğini biliyor. Kurduğu bu terör yapılanmasını bir yere entegre etmesi gerekiyor. Ya süresiz olarak Suriye'de kalacak ya SDG'nin Suriye siyasetine gireceği bir planı destekleyecek ya da aslında en büyük isteği de bu, Irak'taki Kürt yapılanmasıyla Suriye'deki terör yapılanmasını Talabaniler üzerinden bir şekilde karasal olarak bağlayacak.
Eğer ABD direkt çekilirse; Suriye'de şiddet sarmalı daha da artacaktır. Tabii böyle bir çekilme -şu an için imkansız görünse de- hiç şüphesiz en çok Rusya'nın işine yarar. Ama Türkiye ve İran da boş durmaz. Ankara, toprak kazanma niyeti olmadan terör örgütünü bitirmek için harekete geçer. Tahran, mezhepsel ideolojilerini, sahada desteklediği Şii gruplarla dayatmaya çalışır ve demografiyi zorlar. Rusya ve Esad, kaybettiklerini geri kazanmak için kanlı bir savaşa girişir. Terör örgütleri ise, daha da radikalleşerek saldırılarını artırır.
SDG'nin Suriye siyasetine entegrasyon meselesi ise, çok daha karmaşık bir durum. Örgütle Esad rejimi, 2020 ve 2021'de bu konuyu masaya yatırmış olsa da defalarca kapalı kapılar ardında yapılan görüşmelerden bir uzlaşı çıkmamıştı.
Son seçenek için ise, yukarıda bir link verdim. Oradan detaylara bakabilirsiniz.
Sağlıcakla kalın.
-
Kompataro 8 ay önce Şikayet EtBizi sürekli savıyorlar başlarından türkiye olarakBeğen
-
Zamliy 8 ay önce Şikayet EtEninde sonunda alayiniz cehenem yolcusu sunuzBeğen Toplam 2 beğeni
-
Abc 8 ay önce Şikayet EtIran denen seytana guvenilmez. Pkk ve kacakcilar haddini bilecekBeğen Toplam 3 beğeni
-
Kardelen 8 ay önce Şikayet EtPetrolünüz onların masraflarını karşılamadığında sizi terkedecekler, bu gerçeği bilin buna göre yaşayın…Beğen Toplam 11 beğeni
-
Zeynal 8 ay önce Şikayet EtŞimdi plan proje hesap çok lakin ALLAHIN da bir hesabı var .ve eğer bu şerefe türkleri layık görmüşse ki inşallah öyledir hiçbir güç önümüzde duramayacaktır.bugün olmazsa yarınBeğen Toplam 16 beğeni