Geçen yıl kara yoluyla memleketim Erzurum’a giderken, “Yok, yok Ankara’dan ötesine uçaktan başka bir araçla gitmek akıl karı değil” demiştim. 19 saat çok uzun gelmiş ve üstelik bir 12 saati de dinlenmekle geçirmek zorunda kalmıştım. Otobüs, evet uçağa göre ucuz, trene göre hızlı ve konforlu ama yorucu. Üstelik birçok otobüste artık kablosuz internet olmasına rağmen. 

"Saddam’ın Askerleri" filmin Doğu ve Güneydoğu galaları için ilk durak olan Adıyaman’a uçarken bunları düşündüm. Bu ilk gidişim. İnişe geçmeden önce Nemrut Dağı’nın karlı doruklarının oluşturduğu eşsiz manzara havadaki herkesi mest etti adeta.

Havaalanında yaşanan kısa süreli Tuğba Özay ve Gani Rüzgâr Şavata izdihamından sonra şehir merkezine ulaşmak için başlayan kara yolculuğunda, polislerin bize hazırladığı “radar” sürpriziyle karşılaştık. Beş araçlık normal hızda seyreden konvoyu vızır vızır geçen araçlara rağmen trafik kontrol ekipleri araçları “hız limitini aşıp radara yakalandığımız” gerekçesiyle durdurdu. Özellikle de Tuğba Özay’ın içinde olduğu aracı kenara çekmeleri bana garip geldi ve kurduğum komplo teorisinin 4 saat sonra gerçek olduğunu da anladık.
 
“Radarda kimin hızlı gittiği karışmış. Şimdi plakalar geldi sizin grup değilmiş” diye bize yol verilince, ben “Sırf Tuğba Özay da bu araçlarda diye durdular. Hava attılar. Kontrol bizde mesajı verdiler” demiştim. Çıktı da. Adıyaman Havaalanı’ndaki kısa süreli izdiham ve oradaki görevli polis arkadaşların ekibe hazırladığı “tatsız şakaymış” meğer. Bunu da galaya katılan üst düzey bir görevliden öğrendik. “Adıyaman polisi bize hoş geldin” demiş. Neyle; aşırı sürat suçlamasıyla! 

Buna rağmen Adıyaman’ın insanları çok sıcakkanlı, anlatılmayacak kadar misafirperver ve anlayışlı. Valizlerimize el süremedik. Kahvaltıdan bir bardak çay içip kalkmaya yeltenenin topluca kınanması da cabası. Hele bir de 1 Mayıs tatili yüzünden filmin kargo azizliğine uğrayıp o gün gösterine girmemesini olgulukla karşılayıp, “Olsun galayı fragmanla yapalım” teklifini bile yaptılar. Neticede de öyle oldu.

Adıyaman Valisi, İl Emniyet Müdür Yardımcısı ve Saadet Partisi il yöneticilerinin de katıldığı “fragmanlı galada” tek eksik filmin izlenememesi oldu. Konuşmalar da yapıldı. Film gibi 2 dakikalık fragman da izlendi. Buraya kadar her şey çok iyi. Yalnız şehrin tek sinema salonu olan, “Aile Kültür Sineması” hiç ama hiç yakışmıyor bu güzel insanlara.

Adıyaman Aile Kültür Sineması önü; Adıyaman İl Emniyet Müdür Yardımcısı Erol Etlik, Tuğba Özay, Adıyaman Valisi Ramazan Sodan, Gani Rüzgar Şavata ve Yusuf Özpolat...

Adıyamanlıların anlayışlılığı bir de basın önünde ortaya çıktı. Ajans muhabiri arkadaşların, “Efendim gala yapılacak ama film yok. Fragmanlı gala skandalı için ne düşüyorsunuz” sorularının yöneltildiği bir çok Adıyamanlı, bunun teknik aksaklık olduğunu skandal bir durumun söz konusu belirterek cevap verdiler. Ajans muhabiri arkadaşlar da haklı. Ulusal medyaya sokmak için bulunmaz Hint kumaşı; “Film gelmedi fragmanlı gala yaptılar” başlıklı haber.

Neticede bürokrasinin de katılımı ile yoğun bir katılımla “fragmanlı gala” gerçekleştirildi. Sonra Gaziantep için yola düştük. Bizi havaalanından alıp merkeze kadar götürmek için Nebi Bulut, ekipteki diğer gazeteci Ferhat Canbey ve bana, “Ağabey ben sizi çok sevdim. Gaziantep’e kadar gelmeye karar verdim” deyince çok güzel bir 140 kilometrelik yolculuk yaşadık. Yolları da çok iyi bilen Nebi ağabey güzel yerlerde durdu resim çektik, soğuk sulardan içtik. Bölgeyi anlattı, bilgi verdi derken Gaziantep’e vardık.

Ama hemen galaya geçmedik. Gaziantep Ortadoğu Fuar Merkezinde (OFM) düzenlenen "5. Çukurova Altın ve Mücevherat Fuarı’na" uğradık. İyi de oldu. Altın sektörünün kalbinin attığı salonda Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey ve seçimleri kaybetmesi ile Türk siyasetine şok yaşatan eski Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel ile karşılaştım. Kısa süreli de olsa sohbet ettik.

 Menderes Türel’le seçimlerden önce Haber 7’ye yaptığı ziyarette geniş bir sohbet imkanımız olmuş bir de söyleşi yapmıştık. 29 Mart gecesi Antalya sonuçları önüme düştükçe en çok şaşıranların başında geliyordum. Çünkü Türel de partisi de sonuçtan çok emindi. Bu sonuç enine boyuna tartışıldı ama Türel’i Gaziantep’te görünce o röportajdan farklı bir şey geldi aklıma. Türel, “Her üç-beş ayda bir, bütün bürokratlarımızla biraraya geliyoruz Büyükşehir belediyeleri olarak.” demiş, AK Parti’deki siyasi geleceği için, “partide bekçilik yapmaya” da razı olduğunu ve siyasette zikzaklar çizmeyeceğini söylemişti.

Gaziantep’te karşılaşınca hem “başkanlar arası koordinasyonun” devam ettiğini hem de bekçilik olayının başladığını düşündüm. Fuara katılanlar ağırlıklı Arap ülkelerinden gelen firmalardı ve hepsi otomatikman potansiyel paralı turist anlamına da geliyor. Türel için “dışarıdan” Turizm Bakanı olacağı iddiası ortaya atılınca ben de heyecanlandım. Keşke olsaydı diyenlerdenim. Karşılaştığımızda da aklıma geldi fakat sormadım. Zaten üç saat sonra da Erdoğan yeni kabineyi açıkladı. Galiba AK Parti 5 yıl sonra Antalya’yı CHP’den yine Türel’le almayı düşünüyor. Umarım; Milano, Paris ve Madrid gibi dünya şehirleri ile turizmde yarışan Antalya bu dönemde onu aramaz ve Mustafa Akaydın çıtayı daha da yükseltir. “Yaparsa Hoca Yapar” sloganı boşuna söylenmedi herhalde.

Gelelim Asım Güzelbey’in Gaziantep’ine… Gaziantep için “Doğu’nun Paris’i” yakıştırmasını çok duyduk. Karşımıza geçip övündü sevgili Antepliler. Kilisliler de oradan kopmanın gururunu yaşadı hep. Paris’i görmediğim için ben aynı yorumu yapamamam ama Gaziantep harbiden de müthiş bir şehir. İstanbul’da ne gördüysem orada da gördüm. Tam kapasiteli büyük özel hastaneler, yıldızları da aşan lüks otelleri, peyzajı, parkı, bahçesi, alışveriş merkezi, sineması… Eski evler bile şehrin modernleşen yüzüne ayak uydurmuş. Yüksek binaların gölgesinde havalı

5. Çukurova Altın ve Mücevherat Fuarı’da karşılaştığım Asım Güzelbey ile ayak üstü de olsa sohbet ettik.

Sanayinin kalbi haline gelen Gaziantep’te gelinen durum halkını çok kesmemiş gibi. “Bu potansiyel Sivas’ın gerisinde bir ilde olsa İstanbul’dan bile göç alırdı” yorumunu yapıyorlar.

Şehir kendine çok inanmış. Belediye başkanları Asım Güzelbey’i çok seviyor ve ona inanıyorlar. 29 Mart seçimlerinden önce Doğan Grubu’nun iddialarını da “adi iftira olarak” görüp; “Madem yolsuzluk yaptı. Neden işin peşini bıraktılar. Gelip yapsalar ya haberlerini… Eğer gerçekse tüm bunlar, biz yüzde 54’le yeniden seçtiğimiz başkanımızı bırakmamaya hazırız. Ama tüm o iftira dolu iddialar gerçekse” diyecek kadar da güveniyorlar. Asım Bey’le ayak üstü sohbetimizde akşam geniş kapsamlı bir söyleşi yapma imkanı aradık ama olmadı. Mimarisiyle alışıla gelmiş alışveriş merkezlerinden çok farklı duran M1’deki galaya da çok istemesine rağmen katılamadı.  Çukurova Altın ve Mücevherat Fuarının yerli ve yabancı konukları o akşam şehir de bir defile düzenliyordu çünkü.

Gelelim Gaziantep galasına ve yazının da sonuna… Adıyaman’daki sinemayı ağır eleştirmiştim. Gaziantep M1 alışveriş merkezindeki “Sinepark Nakıp Ali Sineması” şehrin gelişen yüzünde ayrı bir hava katmış. Bir kere konfor açısından sıfır kusurlu. Ama en büyük özelliği ise Türkiye’de 7+1 ses sistemine sahip olan 3 sinema salonundan birisi olması. “Saddam’ın Askerleri” filmi için bu son sistem ses sitemiyle donatılmış sinemada yapılan galaya katılım da yoğundu. Şehrin ileri gelenleriyle medyanın ilgisinin yoğun olduğu gösterimde tek eksik Gaziantep’in mülki amirleriydi.

İki komşu il; Adıyaman ve Gaziantep arasında kıyas yapmak gerekirse, otoyoldan 140 kilometrelik mesafe, bence şehirleşmede de 140 kilometrelerde... 

Üç günlük Doğu ve Güneydoğu turunda bir sonraki yazıda Şanlıurfa, Diyarbakır ve Batman izlenimlerimi aktaracağım…

Ersin ÇELİK - Haber 7
ersin.celik@haber7.com