Aslında olimpiyat oyunlarında ilk hafta tamamlandıktan sonra yazacaktım ama Siyonist ve işgalci İsrail’in, alçakça bir suikastla Hamas Siyasi Büro Şefi, Filistin davasının önemli isimlerinden İsmail Haniye’yi şehit etmesi üzerine yazımı erkene almaya karar verdim.

Malumunuz Paris 2024 skandal bir açılış töreni ile başladı. Tüm dünyanın gözü önünde “sanat” adı altında LGBT skandalını pervasızca savunan Fransızlar bununla da yetinmeyip pagan semboller ve Hz. İsa’ya (as) atfedilen son akşam yemeği tablosu üzerinden Hristiyanlığa yönelik aşağılayıcı tasvirleriyle biranda gündemi değiştirdiler. Sakallı kadınlar, ne idüğü belirsiz tiplemeler ve açık seçik eşcinsellik propagandalarını sanat kisvesi adı altında tüm dünyaya izlettirmeleri aslında karşı karşıya kaldığımız tehlikeyi ve bunu yapanların cüretkarlıklarını ne denli bu kadar üst seviyeye çıkardıklarını da gösteriyordu.

Başta aklı başında Fransızlar olmak üzere muhafazakâr Hristiyanlar, Türkiye, Rusya ve LGBT skandalına daha önce de karşı çıkan birçok ülke, lider ya da sivil toplum kuruluşlarının tepkileri de gecikmedi.

Dünya, açılış rezaletinin şokunu atlatmaya çalışıp yeniden spora ve olimpik mücadelelere odaklanmışken bu kez işgalci İsrail’in İran’da mücahit İsmail Haniye’ye suikastı gündemi sarstı.

Şimdi diyeceksiniz ki olimpiyatlar ile Haniye suikastının ne alakası var?

Evet ilk bakışta hiçbir bağlantısı yok gibi görünüyor. Ama Siyonizm ve ona destek veren iki yüzlü Batı’nın İsrail’in tüm katliamlarını sessiz kalması bir yana başta olimpiyatlar olmak üzere tüm spor dallarına İsrailli sporcuları bütün itirazlara rağmen kabul etmeleri onları iyice pervasızlaştırmıyor mu?

Rusya-Ukrayna geriliminin ardından tüm spor müsabakalarından Rus sporcuları apar topar men eden üstüne üstlük bu yasağa Rusya’ya destek veren Belaruslu sporcuları da katan başta Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) olmak üzere tüm kuruluşlar söz konusu İsrail olunca üç maymunu oynadılar. Uluslararası Futbol Federasyonları Birliği (FIFA) bile aylardır tüm itirazlara ve şikayetlere rağmen İsrailli hiçbir takım, futbolcu ya da yöneticiyle ilgili tek bir karar bile alamadı. En son yaptıkları toplantıda da “olası” bir kararı olimpiyatlar sonrasına bıraktıklarını duyurarak yine zamana oynadılar.

İşte bu iki yüzlülükler, İsrail’e yönelik örtülü destekler başta spor olmak üzere tüm alanlarda Siyonistleri iyice azdırmaktan başka bir işe yaramıyor. Aylardır tüm dünyanın gözü önünce çoluk çocuk, hasta, yaşlı, gazeteci demeden on binlerce sivili katleden İsrail barbarlığına karşı çıkmak bir yana liderlerini olimpiyat açılış törenlerinde ağırlayan, kendi meclislerinde arsızca alkışlatan Batı, hoşgörü, eşitlik gibi kelime oyunlarının arkasına sığındığı sporda bile ayrımcılık yapmaktan geri kalmadı. Örneğin Fransızlar, kendi sporcularının başörtüsü ile yarışmasını yasaklayarak ne kadar iki yüzlü olduklarını demokrasi ve eşitliğin “Müslümanlar” söz konusu olunca geçerli olmadığını göstermiş oldular.

“Bilge Kral” merhum Aliya İzzetbegoviç tam da bugünleri anlattığı bir sözünde ne diyordu?

            “Bunu hiç unutma evlat. Batı hiçbir zaman medeni olmamıştır ve bugünkü refahı, devam edegelen sömürgeciliği; döktüğü kan, akıttığı gözyaşı ve çektirdiği acılar üzerine kuruludur.”

            Başta İsmail Haniye olmak üzere şehit düşen tüm Filistinlileri rahmet ve minnetle anıyorum.