Son yılların en keyifli ve en sorunsuz derbilerinden birini izledik dün gece Kadıköy’de. Maçın başından sonuna kadar her iki kalede de çok sayıda gol pozisyonu, üst düzey bir mücadele, çirkinleşmeyen bir oyun, tatlı sert müdahaleler… Bu nedenle hem Fenerbahçeli hem de Galatasaraylı tüm futbolcuları ve teknik ekipleri kutluyorum.

Derbilerin sonucunun -özellikle de Fenerbahçe-Galatasaray rekabetinde- önceden kestirilemeyeceğine bir kez daha şahit olduk. Maç öncesi spor medyamızdaki büyük çoğunluk Jose Mourinho’lu Fenerbahçe’yi favori gösteriyordu. Haksız da sayılmazlardı. Geçtiğimiz sezon Galatasaray rekor puanla şampiyon olurken, en iyi döneminde Fenerbahçe rakibini, hem de maçın neredeyse tamamını 10 kişi oynamasına rağmen 1-0 yenmişti. Sarı-kırmızılıların bu kötü anısına bir de yönetimde yaşanan sıkıntılar, karaborsa bilet iddiaları, yasa dışı bahis firmalarıyla yapılan sponsorluklar vs. eklenince Fenerbahçe maçı öncesi alarm zillerinin çaldığı bir gerçekti. Olumsuz bir skor başta Dursun Özbek yönetimi olmak üzere teknik direktör Okan Buruk ve ekibi için “kara” günlerin başlangıcı olabilirdi.

Ama dedik ya derbi maçların hikayesi hep farklıdır. Her ne kadar Fenerbahçe maça iyi başlasa da ilk 15 dakikanın sonunda sarı-kırmızılıların oyunda bariz bir üstünlüğü vardı. Orta sahada Torreira – Sara ikilisinin uyumu hücumda Mertens – Osimhen iş birliği ile birleşince Galatasaray sezon başından beri belki de en rahat hücuma çıktığı maçlardan birini oynamaya başladı. Fenerbahçe’nin etkili ataklarında tecrübeli file bekçisi Muslera’nın yaptığı kritik kurtarışlar da sarı-kırmızılıların özgüvenini arttıran en önemli faktörlerdendi. İşte bu özgüven dakika 28 olduğunda skoru 2-0 Galatasaray lehine yapmıştı bile. Önce Torreira’nın müthiş şutunda direkten dönen top Livakovic’e çarpıp kaleye giriyor 8 dakika sonra bu kez Osimhen’in göğsüyle yaptığı müthiş asistle yaşlı kurt Mertens akıl dolu bir aşırtma ile takımını 2-0 öne geçiriyordu.

İkinci yarı maça yönelik ilk hamle Mourinho’dan geldi. İsmail Yüksek’in yerine Amrabat’ı alarak devreye başlayan Portekizli teknik direktör maçı çevirmek için aslında en gerekli müdahalelerden birini yaptı. Amrabat’ın girişiyle Fenerbahçe daha hızlı ve etkili hücuma çıkıyordu. Ama Galatasaray sabırla rakibinin üstüne gelmesini bekliyor ve hızlı hücumlarla fişi çekmeyi planlıyordu. Nitekim öyle de oldu. Galatasaray’ın son dönemdeki en verimli transferlerinden biri olduğunu düşündüğüm Gabriel Sara, Torreira ile girdiği verkaçta çok klas bir gole imza atarak Kadıköy’de tribünlere soğuk duş etkisi yaptı. Fenerbahçe’nin Dzeko’yla penaltıdan attığı gol, farkı azaltırken maçın kalan bölümlerinde Mourinho’nun geç kalmış Mert Hakan, Cengiz Ünder ve İrfan Can Kahveci hamleleri skoru değiştirmek için yeterli olmadı.

Mourinho’nun tecrübesi ve kariyeri tartışılmaz. Üst düzey takımlarla üst, düzey liglerde elde ettiği başarılara saygı duyuyoruz ancak burası yeni bir macera ve maçlar sahada kazanılıyor. Türkiye’ye geldiğinden beri kendisini sürekli polemiklerin içine itmeye çalışması, en büyük rakibi Galatasaray ve onun teknik direktörü Okan Buruk’la ilgili anlamsız açıklamaları, hakemlerle dalga geçmesi dünkü maçla birlikte deyim yerindeyse ona pahalıya patladı. Üstelik bu dersi ona, küçümsediği ve basın toplantılarında aklı sıra alaya aldığı Okan Buruk hem de çok acı bir şekilde verdi. Kadıköy’de Galatasaray’a derbi kaybetmenin ne demek olduğunu üstelik tarihin en iyi kadrosu söylemleriyle müthiş transferler ve yatırımlarla camianın şampiyonluğa kenetlendiği bir ortamda birileri Mourinho’ya anlatacaktır. Henüz 6. Haftada en büyük rakibinin 5 puan gerisine düşmek ve kendi sahanda derbi yenilgisinin verdiği mental hasarı onarmak kolay değil.

Galatasaray adına ise yukarıda da söylediğim gibi son dönemdeki kara bulutları belki de Okan Buruk dağıttı. Maça çok iyi hazırlanan Okan hoca, geçen seneki mağlubiyetten de gerekli dersleri çıkarmıştı. Maç öncesi futbolcularını gerginlikten uzak durmaları konusunda uyaran Buruk, bu uyarısında ne kadar haklı olduğunu görmüş oldu. Çünkü akan oyunda Galatasaray sahada istediğini daha iyi yapıyordu. Maç boyunca takımını sakin tutan Okan hoca, zamanında müdahaleler ve oyuncu değişiklikleriyle de başarılı derbi karnesine bir galibiyet daha eklemiş oldu.

Sarı kırmızılılarda derbi maçta performanslarıyla önce çıkan isimler ise yaptığı 8 kurtartışla Muslera, sol kanatta yıllardır Galatasaray’da oynuyormuş gibi özgüvenle sahada olan Ismael Jakobs, savunmada üst düzey performansı ve oyun kuruşu ile Davinson Sanchez, bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi ile Yunus Akgün, derbiyi de boş geçmeyen Gabriel Sara ve tabi ki yaşlı kurt Mertens’di. Oyunda kaldığı yaklaşık 75 dakika boyunca sürekli hücum presle rakibinin hızlı çıkmasını engelleyen, toplu oyunda ise kritik pasları hücumu organize edişi ve Osimhen’le uyumu ile Belçikalı yıldız maça damgasını vurdu.