Faruk Aksoy
Faruk Aksoy
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Vatandaş…

GİRİŞ 03.12.2021 GÜNCELLEME 04.12.2021 YAZARLAR

Sayın seyirciler,

Şiddetli lodosla birlikte fırtınanın etkili olacağını söyleyen yetkililer bütün vatandaşlarımızın dikkatli olması konusunda uyarılarda bulunuyor. Mecbur kalınmadıkça dışarıya çıkılmaması, çıkılacaksa da toplu taşıma araçlarının kullanılması tavsiye ediliyor.

Meteoroloji Müdürlüğü’nün günlerdir duyurmaya çalıştığı fırtınanın kapıya dayandığını anlatan haber spikeri heyecanlı sunumunun ardından kendi yorumlarını da ekledi habere. Özellikle küçük çocuğu olan ailelerin daha dikkatli olması gerektiğini, zaten okulların da bir gün eğitime ara verdiğini, o ailelerin hiçbir şekilde çocuklarıyla dışarıya çıkmaması gerektiğini söyledi.

Kadan, küçük holdeki kanepenin uç tarafına doğru kıvrıldı, dizlerine kadar sıyrılan pijamasını bileklerine doğru indirdi. Kirli battaniyeyi beline kadar çekti, eliyle sağı solu kontrol etti, aradığı kumandayı küçük kırlentin altında buldu.

Her sabah ama her sabah aynı şeyleri, aynı tekdüzelikle, aynı biçimde yapıyor olması, şu içinde yaşadığı küçük dünyanın aynı şarkıyı söyleyen kuşu yapmıştı onu. Neye ihtiyaç duyuyorsa, ne lazım oluyorsa hiç bakmadan el yordamıyla bulabiliyordu. Televizyonun kumandası Kadan için yumurtadan çıkmak, yepyeni bir aleme gözlerini açmak gibiydi. O yumurtayı kırmak için kumandanın tuşuna basması ve bir çizgi film açması yeterliydi.

Bu sabah da aynı şeyler oldu. Yatağından kalktı, daracık salondaki kanepeye bitişik ve daima açık vaziyetteki televizyonun karşısına geçti. Kumandayı buldu. Çizgi film kanalını açmaya niyetlendi fakat bir türlü o küçük parmağı kanalları değiştiren tuşun üstüne gitmedi. Gözleri ekrana takıldı, eli takıldı, öylece kalakaldı. Spikerin anlattıkları bitince bazı görüntüler geldi, onları da izledi. Çatılar uçuyor, arabalar devriliyor, ağaçlar kökünden sökülürcesine eğilip eğilip kalkıyordu. Ağaçlara dikkat kesildi Kadan. Sonra birden bire gülmeye başladı. Bunlar da Japonlar gibi eğilip eğilip kalkıyor, diye geçirdi içinden. Biraz daha güldü.

Az önce büyük bir sorumluluk duygusuyla, ya da o duyguyu verme gayretiyle bağıra bağıra fırtına haberini veren spiker tekrar ekranda göründü. Kaldığı yerden devam ediyordu. Kadan, pür dikkat kesildi. Adam yine aynı şeyleri, bu sefer ekrana gelen görüntülerden de cesaret alarak tekrarladı. Bakın görüyorsunuz sayın seyirciler, adeta ağaçlar yerinden sökülüyor, çatılar uçuyor, böyle havalarda bırakın binaların altından yürümeyi, açık alanlarda, parklarda bahçelerde oturmak bile tehlikeli. Onun için vatandaşlarımızı bir kez daha uyarıyoruz, lütfen dışarıya çıkmayın.

Kadan, tuşa bastı. Vatandaşlara uyarı üstüne uyarı yapan adam fırtınaya karıştı, uçup gitti bir anda. Heidi, arkadaşlarıyla muazzam Alman Alplerinde yeni bir maceranın ortasına gelmişti çoktan. Bu Kadan için bir sorun değildi elbette. Ne zaman, neresinden başlarsa başlasın, Heidi daima iyi biriydi ve daima Kadan’ı macerasına dahil edebiliyordu. Gülümsedi Kadan, yüzüne serpilen huzur onu gevşetti, kanepeye doğru biraz daha güvenle yayıldı.

Heidi yemyeşil bir vadide koşmaya başladı, Kadan doğruldu, o da onunla birlikte koştu. Sonra birdenbire Heidi’nin ayağı taşa takıldı, Heidi düştü. Kadan bu kez kanepenin üstünde ayağa kalktı. Heidi’nin elindeki süt bakracı tepetaklak oldu. Sütler küçük oluklar halinde akmaya başladı. Kadan, olanı biteni kanepenin üstünde ayakta izledi.

Sahne sakinleşti, Kadan tekrar yerine oturdu. Kapının altından ıslıklar çalarak küçük konteynırın içine sızan rüzgarı hissetti. Pencereye doğru baktı, camda yağmurun ağladığını gördü. Biraz önce Heidi’nin dökülen sütü gibi yağmur damlaları da pencereden aşağıya doğru akıyordu. Tekrar haber kanalını açtı. Bu alışkanlıklarından sıyrılarak yaptığı bir şeydi. Kadan, hiçbir zaman çizgi film dışında bir şey açmazdı, bu kez açtı. Haberleri anlatan adam hala orda mı, diye baktı. Gerçi adamı biraz önce kendisi uçurmuştu, küçücük parmaklarıyla kocaman adamı uçurmuştu ama tekrar dönüp bakmak istedi.

Yoktu…

Bu sefer sarışın bir kadın Türk lirasının yabancı paralar karşısında ne kadar değer kaybettiğini anlatıyordu. Yabancı paralar vatandaşlarımızın birikimlerini her geçen gün eritiyor, günden güne hayat pahalılığı vatandaşlarımızın belini büküyor, diyordu kadın.

Ayağa kalktı…

Televizyonu kapattı, parmaklarını tarak yaptı, saçlarını geriye doğru taradı.

Kapıya yöneldi…

Şiddetli rüzgar yağmur tanelerini bir anda Kadan’ın alnına yapıştırdı.

Ayakkabılarını giydi…

Konteynırların bitişiğindeki çocuk parkına doğru yürümeye başladı. Saçları sağa sola doğru uçuştu. İki hafta önce babasının heyecanla eve geldiği akşamı hatırladı.

Babasının annesine, vatandaşlık başvurumuz kabul edilecekmiş, fakat bu biraz zaman alacakmış, çalıştığım fırının sahibi söyledi, dediğini anımsadı.

Yani biraz zaman alacakmış, yani şimdi vatandaş değilmişiz ama bir zaman sonra olacakmışız, diye düşündü. Haber spikerinin söylediğini yağmurun altında yürürken daha iyi anladı, yine de gülümsedi.

Ne diyordu adam…

Adam diyordu ki…

Vatandaşlarımızın fırtınada sokağa çıkmaması için yetkililer uyarılarda bulunuyor, diyordu.

Kadan, parka doğru yürüdü. Yağmur şiddetini artırdıkça artırdı. Salıncağın yanındaki ıslak banka oturdu.

Yine gülümsedi…

Vatandaş olmak da zor işmiş, dedi Kadan. Fırtınada bile dışarıya çıkamıyorsun.

Ipıslak oldu…

YORUMLAR 2
  • maliso 4 yıl önce Şikayet Et
    hiç bir şey anlamadım
    Cevapla
  • Dursun yazıcı 4 yıl önce Şikayet Et
    Ne anlattın sen şimdi
    Cevapla