“Mustafa Kemal’in askerleriyiz”

Kara Harp Okulu’nda mezuniyet töreni sonrası kılıç çekerek korsan yemin okuyan bazı teğmenlerin bağıra çağıra seslendirdikleri slogan..

Bu, burada dursun.

*

CIA istihbaratçılarının ABD Başkanı Carter’a verdiği “Bizim çocuklar başardı” brifingine konu olan Türkiye’deki 12 Eylül 1980 darbesinin üzerinden 44 yıl geçti.  O meşum sürecin travması ise 44 yıldır geçmedi.

Darbenin yıldönümü vesilesiyle o günleri yeniden hatırladık.

Milli iradeye nasıl kast edildiğini.. Ülkenin enerjisi olan (terörize edilmiş) gençlere “bir sağdan bir soldan” nasıl kıyıldığını.. Milletin seçip Meclis’e yolladığı siyasi partilerin nasıl paspasa çevrildiğini.. Cuntacıların ve postal yalayıcıların ülkede nasıl at koşturduğunu dinledik, okuduk, gördük.

Fakat gözden kaçırılan bir nokta vardı.

12 Eylül darbesinde cuntacılar Atatürkçülüğün dibine vurmuşlardı…

*

Günümüzde bir takım teğmen grubunun Kara Harp Okulu’ndaki mezuniyet töreninde “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganları sonrası okuduğu korsan yemin, 44 yıl önceki 12 Eylül darbesiyle hemen hemen aynı kodları taşıyor.

Yıldönümünü geride bıraktığımız 12 Eylül’deki atmosfer, genç teğmenlerin ve onları organize edenlerin masum olmadığını bariz şekilde ortaya koyuyor.

44 yıl önce yaşanan darbe sürecinde Türkiye’ye nasıl “Atatürkçülük” dayatıldığını..

Millete nasıl zorla Atatürk sözlerinin okutturulduğunu..

Çocukların zihinlerine Atatürk’ün çivi gibi çakıldığını..

Bugünkü teğmenleri fanatik Kemalist olarak yetiştiren zihniyetin o dönem filizlendiğini; buyurun o dönemin basına yansıyan ifadeleri üzerinden hatırlayıp, hatırlatalım.

***

12 Eylül günü TSK’nın ülke yönetime el koymasının ardından Genelkurmay Başkanı Kenan Evren başkanlığındaki Milli Güvenli Konseyi üyeleri ilk iş olarak ne yaptı?

Anıtkabir’i ziyaret ettiler..

Darbenin başı Kenan Evren, Anıtkabir Özel Defterine şunları yazdı:

“Güçlü Türk devletini her geçen gün biraz daha acze ve karanlığa itenlere dur demek, ilkelerine ve demokrasiye yeniden işlerlik kazandırmak için yönetime el koymak zorunda kaldık.”

*

Kenan Evren, darbeyi Atatürk adına yaptıklarını söyledi.. “Ana hedef Atatürkçülük” dedi. Darbe şakşakçısı Cumhuriyet gazetesi bu ifadeyi manşete çekti.

*

Aynı Cumhuriyet, dönemin meşhur hukuk profesörü İsmet Giritli’nin, cuntacıların postalını yalayan sözlerini de manşete çıkardı. Bu gayrımeşru hareketi aklamaya çalışan Giritli’nin “Türk Silahlı Kuvvetleri devleti her geçen gün biraz daha acze ve karanlığa itenlere dur demek, Atatürk ilkelerine ve demokrasiye yeniden işlerlik kazandırmak için yönetime el koymak zorunda kalmıştır.” ifadeleri, Kenan Evren’in Anıtkabir’deki sözlerine atıfla gazetenin tepesine konduruldu.

Cumhuriyet’in manşetinde, “hukukçu” Giritli devam etti: “Cüce politikacıların 27 Mayıs ve 12 Mart’tan hiçbir ders almamasına karşın, Kemalizm’in akılcı ve bilimci yöntemiyle hareket eden Türk Silahlı Kuvvetleri’nin her iki hareketin tecrübelerinden yararlandıkları anlaşılmaktadır.”

Darbeciliği “Kemalizm’in akılcılığı ve bilimciliği” diye millete kakalamaya çalışan Cumhuriyet gazetesinin bu ifadelerden türettiği manşet ise “12 Eylül’ün ideolojisi Kemalizm’dir.” şeklinde.

*

Devam edelim.

Hürriyet gazetesinin manşeti…

“Yönetim Milli Güvenlik Konseyi’nde: Atatürk yolunda devam!”

Manşetin kenarında da “ATAM” başlığı altında, “Ne sağdayız ne soldayız, senin yolundayız, senin emanetin ilelebet payidar olacak, iç ve dış düşmanlar hak ettiklerini bulacak, müsterih ol atam” şeklinde bir goygoya yer veriliyor..

Paçalarından darbecilik ve Kemalistlik akıyor…

Şimdiki teğmenlere bu refleksler tanıdık geliyor mudur?

*

Bitmedi..

23 Nisan etkinliklerinde konuşan darbeci Kenan Evren’in, “Çocukların Atatürk ilkelerini öğrenmesi gerek” sözü de yine manşetleri süslüyordu.. Çocuklara kadar Atatürkçülük aşılamaya çalışan bir ultra-Kemalist cuntacı karakteri var karşımızda…

Tanıdık geliyor mu?

*

Darbeci Kenan Evren, Manisa’nın Soma ilçesinde konuşuyor.. Yine Atatürk de Atatürk diyor… Gazetelerde Kenan Evren’in sözleri manşet: “Ne sağdayız ne soldayız, Atatürk’ün yolundayız”

*

Milletin iradesini darbeyle gasp eden Kenan Evren, “Unutulmaya başlanan Atatürkçülüğü ele alarak” çalışma başlatacaklarını duyuruyor…

Ve "Atatürk'ün vasiyeti yerine getiriliyor."

*

Şimdi adres, 12 Eylül’ün meşhur işkencehanesi: Mamak Askerî Cezaevi..

Günümüzün müzmin muhalifi Emin Çölaşan, zerre eleştiri ve muhaliflik katmadan aktarıyor:

“Tutuklular Atatürk’ün söylevlerini ezberliyor”

“Mamak’ta tüm bloklar Atatürk’ün söylevi ya da diğer deyişleriyle çınlıyor”

“Tutuklu ve hükümlüler cezaevindeki günlerinin büyük bir bölümünü Atatürkçülük eğitimi yaparak geçiriyorlar”

İşkencenin her çeşidi yaşatılan siyasi tutsaklara fikrî bazda dayatılan figürün M. Kemal olması, “bizim” teğmenlerde hangi hisleri uyandırıyor acaba?

*

12 Eylül darbecilerinin Atatürk’ü iliştirmedikleri yer kalmıyor..

Tekel, 1981 yılında, Mustafa Kemal’in doğumunun 100’üncü yılı dolayısıyla “Atatürk sigarası” çıkarıyor.

*

Ve heykel…

Malum zihniyetin “saygı”, “sevgi” gibi hasletleri yansıtabildikleri en önemli unsur olan heykelcilik, 12 Eylül cuntacılarının da ortak noktasıydı.

12 Eylül cuntacıları, darbe sonrası apar topar Birinci Ordu Hava Alayı’na büyük bir yenilik kattılar.

Ne yaptılar?

Atatürk büstü kondurdular..

Tören yapıp, açtılar.. Bol bol Atatürk’lü nutuklar atarak..

Ve daha niceleri…

***

“Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye bağıran teğmenlerin.. Onları savunan darbecilik sicili kabarık kalemlerin.. Onları destekleyen malum odakların.. 12 Eylül askeri darbesini gerçekleştirenlerle bu kadar benzeşmeleri normal mi? Bu haberler, bize bir şeyleri hatırlatmanın yanı sıra, şimdiki zamana ve geleceğe dair bir “uyarı” ve “ders” niteliği taşımıyor mu?

En önemlisi de, şunu sormak gerekmiyor mu:

12 Eylül darbecileri “kimin” askerleriydi?

Faruk Arslan / Haber7