Fatih Bayhan
Fatih Bayhan
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Öcalan’ın savunmasında Ergenekon izi!

GİRİŞ 22.12.2008 GÜNCELLEME 22.12.2008 YAZARLAR

Konu malum artık, devlet içindeki çeteleşme. Ama öyle bir hal almışki sokaktaki insanın kafası karışmış durumda. Nedir bu Ergenekon? Artık bir Türk destanı olmaktan çıkıp, “çete destanına” dönüştü…

İşin komedyası bir tarafa, son günlerin en çok merak edilen konularından birisi oldu Ergenekon ve PKK bağlantısı. Özellikle Öcalan’ın avukatı aracılığıyla yaptığı bazı kafa karıştırıcı açıklamaları da eklerseniz, bu konuda cevap arayanların zihnindeki sacayağı oturmuş oldu.

***

Peki, gerçekten devleti korumak için “derin çeteci devlet” kendi vatandaşına tuzak kurar mu?

Herkesin cevabını aradığı soru bu değimli?

Bunun cevabını bende verecek değilim, ama son bir yıldır gözümüzün önünde cereyan eden hadiseler bize yazılamasa da zımnen şunu ifade ettiriyor. “Bu derin çete, devletin bekasını gerekçe göstererek kendi vatandaşına dahi pusu kuruyor”… Bakın, devlet demiyorum, diyemiyorum. Çünkü bir devletin aslı görevi vatandaşını; huzur ve refah ortamında; can, mal, namus ve hayat endişesinden uzak tutup, güven içinde bir yaşam sürmesini sağlamaktır.

Vatandaşlık Bilgileri kitabında Devletin tanımı şöyle geçiyor; “Üzerinde yaşayacak toprağı olan, üzerinde yaşayan insanları olan, üzerinde yaşayan insanları bir arada tutan kuvveti olan siyasal bir kurumdur.

Bu tanım, her ne kadar soyut kalsada, bize şunu fısıldar. Devlet, vatandaşıyla, insanıyla var olan bir kurumdur.

***

Gelelim PKK-Ergenekon melesine…

Eski Mit Müsteşarımız Bülent Orakoğlu bu konuda bir eser kaleme almıştı geçtiğimiz yıl…Orada çok önemli iddiaları gündeme getirdi ve deyim yerindeyse; “PKK-Ergenekon” bağlantısının var olduğunu ispata çalıştı…

Orakoğlu, yapılan bir çok operasyonu ve bu operasyonlardaki bilgi sızmalarını anlatarak, neredeyse Öcalan’ın yıllarca korunmasının bu örgüt bağı sayesinde olduğunu demeye getirdi.

Bu iddialar bazı gazete ve sitelerde haber oldu ama, toplumun genelinde bir kanaat oluşturacak haberler olmadı. Neden?

İddialar mı sağlam değildi? Onu ortaya atanlar mı alakasız kişilerdi? Bu ilgisizliğin nedeni de maalesef şimdilik bir muamma…

Sayın Orakoğlu’nun iddialarına ihtiyatla yaklaşanları bir kenara koyalım ve bu örgütsel ilişkiye şüphe bandı ekleyip olayları inceleyelim…

Sizi bilmiyorum ama, neredeyse aylarca bu konuda yazılanları okudum durdum. Sonunda aradığım cevabı 1999 yılında Terör örgütü başı Abdullah Öcalan’ın İmralı’daki yargılanması sırasında yaptığı savunmadan iz sürerek buldum…

***

Öcalan’ın savunmasını okudukça, son yıllardaki bazı faili meçhuller aklıma geliverdi; Danıştay saldırısı, Hrant Dink suikastı, Uğur Mumcu, Necip Hablemitoğlu, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı suikastleri…

Sonra güneydoğu’da adını bilmediğimiz, kayıt dahi edilemeyen ölümler..

Tuncay Güney bazı öldürülenlerin kuyulara atıldığını anlatmış, “ölüm kuyuları” adı verilen bu kuyular şimdi savcılık kararıyla açılarak araştırılıyor…

Bunlar sadece kamuoyuna yansıyanlar ve hatta kamuoyunu yönlendirmek için yapılmış eylemler…

Hepsinin yapıldığı dönemlerde her eylemin bir de misyonu olduğu görülüyor…

Ya ülkedeki İslami akımlar, ya ülkücü akımlar ya da solcu akımlar hedef tahtasında…

Şimdi, yapılan Ergenekon soruşturmayla aslında tümünün bu derin çetenin işi olduğu ortaya çıktı…

Öcalan’ın 23 Haziran 1999’da yaptığı savunmasında da işte bugüne kadar bildiklerimizin ötesinde bizi hayrete düşürecek bağlantıların izi görülüyor.

Bakın ne diyor terör örgütü elebaşı Öcalan; “

PKK, tüm olup bitenlerin sorumlusu olarak görülse bile, içinde bizzat özüne ters düşen, onu özel amaçları için kullanan kişi, grup hatta devlet seviyesinde güçleri görmezsek ve her birisinin sorumluluk payını doğru belirleyemezsek, bu bizi zincirleme yanlışlıklara götürür. Aynı yaklaşımı, PKK'nin örgüt yapısı için de söylemek mümkündür. Merkezinden üyesine, ana karargahından militanına kadar sorumluluk düzeyleri ancak bu çerçevede konulursa, hangi birey, örgüt, olup bitenlerden ne kadar sorumlu tutulmalı sorusuna ancak o zaman gerçekçi bir cevap verilebilir.

 

Savunmanın alt ve üst cümlelerini mutlaka okuyunuz, orada çevresinde dolanmış olsa da devlet içindeki, hatta yurt dışındaki komşu devletlerle derin bağlantılarının ipuçlarını veriyor ve hatta örgütün adının karıştığı her yemlin sorumlusu olamayacağını vurguluyor…



***



Bir savunmadan çok şey çıkartmak elbette doğru değil.. Şüphesiz devlete ve millete bu kadar zarar veren bir örgüt liderinin açıklamalarını da tümüyle doğru kabul edemeyiz…

Ama ihtiyat var ya… İşte onu elden bırakmadan doğrunun izini sürmek lazım…

 

 

Not 1 : O savunmanın web link adresini de vereyim. Belki tümünü okumak isteyen okurlarımız olabilir.

 

http://www.belgenet.com/dava/savunma1.html

 

 

Fatih Bayhan / Haber 7
bayhanfatih@mynet.com

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL