Fatih Bayhan
Fatih Bayhan
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Osmanlı Ergenekonu da deşifre edildi

GİRİŞ 11.02.2009 GÜNCELLEME 11.02.2009 YAZARLAR

Bugünü tarihin kayıtlarından okumak sözü herhalde bugünlerde yeniden anlam kazanıyor. Ne kadar uzak durmak istesemde Ergenekon meselesi gelip önümüze çıkıyor. Şüphesiz devlet içindeki gizli örgütlenmelerin tarihi devlet olgusu kadar eski. Lakin bugünlerde yaşadığımız iç örgütlenmenin deşifresi meselesi bazı konular bakımından hayli değişik durumlar arz ediyor.

Padişahları “hal” edilmiş, ayaklanmalar ve eylemlerle ülkede iç karışıklıklar çıkartılmış bir geçmişimiz var. Devlet gücüne sahip olmak adına yapılan bu adımların bir süre sonra koca devletin tarih sayfasından silinmesine neden olacağını herhalde kimse düşünemedi. Şahsi ikbal peşinde koşarak kendi saltanatlarını kurma peşindeki bu  isimleri tarih hiçte hayırla hatırlamıyor.

***

Gazetelerde her gün Ergenekon yapılanmasına dair haberler okuyoruz, şemalar, krokiler, silahlar ve eylem günlükleri… Her biri başlı başına skandal bilgiler.
Olayı daha iyi tanımlamak için tarihimizde çok hatıra ve olay var. Lakin çok değil, 144 yıl öncesinden bir örnekle olaya bir açı kazandıralım.
Evet, devletin gücüne hakim olmak isteyen bir takım grup, cemaat, elit ve sermaye kesimi her zaman olmuştur. 1865 yılında da öyle…
O gün adına “Yeni Osmanlılar” denilen bir örgütlenme kuruluyor. Örgüt yapısı, çalışma sistemi aslında klasik masonik bir kopye. Ama dahası şu ki bu örgüt bir zaman sonra Sadrazamlara suikast planlayan, Padişah’ı tahttan indirme planlarının yapıldığı bir mekanizmaya dönüşüyor. İşte deşifresi de tamda bu zamanda oluyor. Deşifre edense örgütün felsefesini yazan Ayetullah Bey oluyor…

***

Bugünlerde elimden düşüremediğim Ebuzziya Tevfik’in “Yeni Osmanlılar” kitabı işte bu örgütü anlatıyor. Çalışma sistemi, üye yapısı, üyelerinin sıfatları her şey Ergenekon örgütlenmesiyle paralellik arz ediyor.
 
Mesela Tevfik örgütün hücre yapısını anlatırken; “Her altı kişiye bir yedinci kişi “baş” olarak ayrılmış, böylece her baş’ın altı üyeye hükmetmesi kararlaştırılmıştı. Kaç yeni “altı” teşekkül ederse onlara yeni bir “baş” bulunacak ve ancak “başlar” birbirini tanıyıp birbiriyle temas edebilecekti. Bu bir çeşit hücre faaliyetiydi...” Diyor.

Kendiside örgütün 105 numaralı ferdi olduğu için Ebuzziya Tevfik, “Üyelerden her birisi kendi numarasını bildiği gibi, kendisininkinden önceki numaraların kime ait olduğunu da tabiatıyla biliyordu. Böyleliyle her altı kişi, kendisinden başka, başkanıyla birlikte öteki altı arkadaşını tanıyor fakat diğer altılardan hiç birisini tanımıyordu…”

Ebuzziya Tevfik yıllar sonra yazdığı eserinde kendisinin de bu örgüte üyeliğini anlatarak, nasıl bir yol haritası çizdiklerini, birinci adamın nasıl seçildiğini ve bilgilerin nasıl bir titizlik içinde bir diğerine anlatıldığını uzun uzun anlatıyor. Konuya çok meraklı olanlar kitabı temin edip okuyabilir.

1865 yılının Haziran ayında kurulan bu örgüt’ün amacı Osmanlı Devletinin idaresine el koymaktır. Okudukça hayretlere düşeceğiniz örgütlenme biçiminden haberleşme biçimine karşınıza devrin şartlarının çok ötesinde bir yapılanma olduğunu göreceksiniz.
Burada iki noktayı çok önemsiyorum. Bunlardan birincisi; Ebuzziya Tevfik’in de üzerinde durduğu bir nokta olan gizli örgütlenmedeki üyelerin sıfatlarıdır.

Bakın, o yıllarda “Yeni Osmanlılar” örgütüne kimler gizli üye olmuş.

Ebuzziya Tevfik, “Örgüt üyeleriyle bu altılardan biriyle tanışmamdan beş ay sonra tanıştırıldım, sekiz ay sonrada üye yapıldım” dediğine göre süreç hayli titiz götürülmüş. Ama buna rağmen üyeler arasında; Vezirlerden, din ve bilim adamlarına, yüksek rütbeli askerlerden, yüksek mevkideki sivil memurlara ve halktan bazı özellikli kimselerin de dahil olduğu toplam 245 kişi üye yapılmış.
 
Finansörlüğünü Mısırlı Prens Mustafa Fazıl paşa’nın yaptığı bu örgütlenmenin esin kaynağı da hiç yabancı değil. Biz bugünlerde İtalyadaki Gladio “devlet içi” örgütlenmesinden bahsediyoruz, sonra yine İtalya’daki gibi onu deşifre eden, “temiz elleri”, örnek alıyoruz ya, o yıllarda da ne gariptir ki bu örgütün esin kaynağı İtalya’yı kuran Carborani Cemiyeti’dir. Bu cemiyeti örnek alan Yeni Osmanlılar, onun örgütlenme ve hücre faaliyetini de Osmanlı şartlarına uyarlayarak uygularlar.
 
Tarih tekerrür ediyor…
Lakin, “Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi” diyor ya Akif, hayatı doğru okumak, tarih okumaktan geçiyor…
 
***
 
Sonra ne mi oldu?
Sonra olan oldu; örgüt deşifre oldu, idamlar, sürgünler, hapisler…
Ama Osmanlı da büyük zarar gördü…
Osmanlı Ergenekonu diyebileceğimiz örgütlenme “devleti koruma” refleksiyle kurulmuştu ama devletin mahvına neden oldu.
Tarihden ibret almak vaktidir…
.
Fatih Bayhan – Haber 7

YORUMLAR 9 TÜMÜ
  • Süleyman Saki 16 yıl önce Şikayet Et
    Akif neyliydi?. Akif de İttihatçıydı. Abdülhamidle ilgili şiirlerini bilmiyor musunuz?Ergenekonla o dönemi karıştırmayınız lütfen
    Cevapla
  • Metin Yazar 16 yıl önce Şikayet Et
    İstanbul'u bile yakarım(2). Kendilerinin çıkarttırdığı bu yangınları,'Patlıcan mevsiminde evlerde patlıcan kebabı yapılırken çıkan yangınlar' gibi yalanlarla gizliyorlardı.Sonuçta vezir-i azam ya kellesini kaybediyor ya da bir adaya sürgün ediliyor,meydan da kendilerine kalıyordu.Daha sonraları Yeniçeri ocağına bağlı olarak kurulan tulumbacıların çıkardığı yangınlar da halkın sebep olduğu yangınlardan çok daha fazla ve büyüktür.Çünkü çıkarılan her yangın fidye,yağma,çapul ve halkın soyulması demekti.
    Cevapla
  • Metin Yazar 16 yıl önce Şikayet Et
    İstanbul'u bile yakarım(1). Muhteris vezir ve paşalar, mevcut sadrazamın ayağını kaydırmak, padişahın gözünden düşürmek,ondan boşalacak olan yere de işbirlikçileri ile birlikte çöreklenmek için kirli ve çirkin oyunlara baş vuruyorlardı.Yeniçeri ileri gelenleriyle kumpas kurarak,sağda solda yangınlar çıkarttırıyorlar,çıkan o yangınlar da evleri,mahalleleri hatta İstanbul'u yutuyor,kül ediyordu..Daha sonra fitne ve dedikodu kazanını kaynatarak vezir-i azamın padişahın mülkünün yanmasına seyirci kaldığını yayıyorlardı.
    Cevapla
  • Ali Haydar 16 yıl önce Şikayet Et
    Yeni Osmanlılar. Bugün karşı karşıya kaldığımız Ergenekon örgütü kimbilir yeni osmanlılar örgütünün bir kopyası olabilir.Yakın sayılan bu tarihi sürecin kendi kaderimizle oynayıp nice geniş iklimleri kaybetmemize sebep olmuş.Eğer işi sulandırmak isteyenler fırsatı yakalayacak olsa paramparça edilmemiz an meselesi olabilir.Çok şükür ki tarihi tecrübelerimiz var.Biz bu filmleri çok gördük.Şerbetli sayılırız.
    Cevapla
  • teomanhan badlis 16 yıl önce Şikayet Et
    MÜMİN SEÇİM'e. Arkadaşım Bence Tarihi Lise Tarih Kitaplarından Araştırmamalısın. Enver Paşanın Yaptıkları Tamamen Önceden Planlanmıştı... İyi Oku iyi Anla
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle