Fatih Bayhan
Fatih Bayhan
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Tunick Türk vatandaşlarını da soyacak!

GİRİŞ 19.09.2011 GÜNCELLEME 19.09.2011 YAZARLAR

Spencer Tunick

Onu artık “çıplak fotoğrafçı” olarak dünya tanıyor.

Dünyanın çeşitli ülkelerinde çok sayıda kişileri bir araya toplayarak çektiği çıplak fotoğraflarla tanınan Amerikalı, Spencer Tunick'in, Yahudi âleminin kutsal günü sayılan cumartesi günü Lut Gölü'nde gizli çıplak çekim yapması tepkiye neden oldu. Tunick, cumartesi günü Lut Gölü'nde, güneşin doğmasına birkaç dakika kala 1000 kişilik çıplak model grubuna suya girme talimatı vererek fotoğraflarını çekti.

***

Ne kadar tepki veren varsa o kadarda destek veren, kayıt yaptırıp nü model olmak isteyen var. Garip ama Tunick tüm kayıtlarını internet üzerinden yapıyor ve ülke ülke geziyor. Daha önce Bruges, Barcelona, Lizbon, Londra ve New York'ta çekim yaptı. Son olarak, İngiltere'nin Newcastle kentinde yaklaşık 1500 kişiyi soyarak, eseri için çıplak poz verdirmişti.

Mesela, Melbourne'da ikibin gönüllü modeli çırılçıplak bir şekilde otlatmış, amacının otlayan koyun sürüsü görünümünü insanlarla yaratıp bu anı ölümsüzleştirmek olduğunu söylemişti.

Bu eylem Tunick’in “çıplak fotoğraf” atraksiyonunun ilki değil, görünen o ki sonuncusu da olmayacak.

Ancak daha temel bir soru var. Spencer Tunick'in neden böyle bir işe giriştiği konusu?

Belliki Tunick dikkat çekmek istiyor. Çektiği fotoğrafların kalitesinden çok, ona poz verenlerin haliyle gündeme geliyor. Kendisi bunu “Çıplak Dünya” adlı bir çalışma için yürüttüğünü söylüyor. Ve yeni mekan ve günlere ilişkin çok çarpıcı birde açıklama yapıyor Tunick, “bundan sonraki çalışmalarımda sokaktan çok gece hayatına ve geleneksel kutlamalara ağırlık vereceğim, çalışmalarımı açık alanlar dışında cafe, bar ve gece kulübü gibi kapalı alanlara kaydıracağım…”

Yani dinsel ve geleneksel gün, bayram, eğlencelerde “çıplak dünya” fotoğrafları çekmek istiyor…

Bunun ilk adımını attı Tunick. Yahudilerin kutsal gününde, tepkilere aldırmadan Lut Gölünde çekim yaptı… Haberleri izlerken düşündüm, insanların çıplak haline meraklı bu Amerikalı fotoğrafçı Türkiye’de aynı kareleri çekmek istese, hemde bunu bir kandil günü, yada cuma günü, cuma saatinde veya Ramazan’ın ilk günü, olmadı kadir gecesinde yapmaya kalksa ne olur?

“Hahamlar kızdı” diye haber yapan medyamızın bu kez, “Türkiye ayakta” diye haber yapacağı kesin. Ama Spencer Tunick’in umurunda değil, çünkü o birazda bu tepkilerden beslenir hale gelmiş…

Ve öğrendiğimize göre Tunick’in yeni hedefi Türkiye… Hem de İstanbul’da “Türk insanını soymak” istiyormuş Tunick…2005’ten bugüne izin kopartmaya çalışan Tunick’e bu izni kim verir, verir mi? Verilmez mi bilemem. Ama bu işi “hoşgörü” ile imaj tazelemek gibi göstermeye kalkanlar, farklılıklara tahammülü “erdem” sayarak izaha kalkanlar olabilir.

Her ne kadar Ayşe Arman gibi “yatakta röportaj” yapan gazetecilerin prim yaptığı, Haydar Dümen’in çıktığı ekranın rayting rekorları kırdığı, cinsellik konusunun en janjanlı konular olduğu, google’de arama yapılan ilk üç başlığın cinsellik sitelerine ait olduğu bir ülke olsada Türkiye, çıplaklığı bu kadar aleni yapmak, hemde dinsel bayram, gün ve özel gecede buna cesaret etmek en hafifinden “ağır tahrikten” öteye gitmez…

Garip gelecek ama bu ülkenin eğlence mekanları hiçbir resmi baskıya lüzum bırakmaksızın, “Ramazan dolayısıyla kapalıyız” yazısı asıp “paydos” eder. Yani günahkardır ama oruç tutmasa da Ramazan’a saygısı vardır…

O halde Tunick’in hem de “özel günler” başlığı altında yapmayı düşündüğü “çıplak dünya” çekimleri Türkiye’de destek bulur mu?

Yorum sizin... Ama ben size bir bildiğimi daha anlatayım… Tunick’e kayıt yaptırıp “çıplak poz” vermek isteyenler listesinde Türkiye’den de isimler var…

Buyurun yeni tartışma konumuz…

***

Sayfa 2: Bakan Gökçek'e net adres

Sayfa 3: Milli Gazete’nin içi boşaltılmasın!

Sayfa 4: Kıbrıs’tan Eşek isteyen bakan!

Fatih Bayhan – haber7
bayhan.f@gmail.com
info@fatihbayhan.com.tr
www.fatihbayhan.com.tr

***

Başkan Gökçek’e net adres!

Kimse duymasın ekmek 1 TL” başlıklı yazımız Ankara’da ciddi ses getirdi. Arayan, mail atan, fırıncılardan kızan vesselam…

Herkesin bir şey demeye hakkı var…

Ama Ankara büyükşehir belediyesi halk ekmek genel müdürü, “Yok öyle bir şey” diye birde kızıvermiş… Sayın genel müdürüm, halk ekmek bürolarından bahsetmiyorum, buyurun dikmen caddesindeki fırınlara bakın, ekmek ne kadar görünüz. Az daha yukarı çıkın Akpınar, keklikteki marketlere, bakkallara girin fiyatları görün… Ekmeğin gramajıyla oynayıp “alaturka tezgah” kuruluyor. Ve ne hikmetse genel müdür bey bu tezgahı kuranlara değil, bunu yazanlara kızıyor.

Başkan Gökçek’e net adres veriyorum; buyurun dikmen caddesinde Hatca ana taksiye gelin girin karşıdaki fırına bakalım ekmek kaç lira? Her gelen vatandaş nasıl şaşkına dönüp gidiyor görün…

Sayın genel müdüre de bir çift sözüm var. Ankara’nın ekmeğinin başında olmak kolay iş değil. Oturarak değil, sokakları bilerek genel müdürlük yapılır. Bakkalları, fırınları adınız gibi bileceksiniz ki işinizin hakkını vermiş olun.

Sayfa 1: Türk İnsanını da soymak istiyor!

 

Sayfa 3: Milli Gazete’nin içi boşaltılmasın!

Sayfa 4: Kıbrıs’tan Eşek isteyen bakan!

***

***

Milli Gazete’nin içi boşaltılmasın!

En çok Ekrem Kızıltaş ayrıldığında şok yaşamıştım. Ekrem Abi demek Milli Gazete demekti. Ardından en baba isimler ayrıldı gazeteden. Dün de gazetede 20 yıldır yazıları, haberleri ile tanıdığımız Abdulkadir Özkan’ın ayrılık haberini okudum.

Milli gazetede yazmak, diğer gazetelerde yazmaya benzemez. İyi bir gazeteci olduğunuzda her gazetede görev alabilirsiniz, ama Milli Gazete’de yazmak için artı özellikler istenir, onlardan yoksunsanız gazetede bırakın yazabilmeyi, dağıtıcı bile olamazsınız.

Milli gazete için yazılacak çok şey var. Ama kim ne derse desin, Milli gazete bu işe heveslilerin “gazeteciliği öğrendiği bir okul”, kimsenin haberlerine, açıklamalarına yer verilmeyen bir camianın da sesi olarak görev yaptı. Bekir Coşkun’un “her yer kapandığında”  tek açık kapı Cumhuriyet’ti, diye tekrar oraya gitmesi anlamlı. Milli Gazete’ninde böyle bir misyonu var aslında. Özgeçmişinde Milli Gazete’nin adı geçmeyen kaç gazetecimiz var söyler misiniz?

Bu yüzden Milli Gazete “olduğu haliyle kabul etmek”, “olması gerektiği nokta” için gayret gösterip mesleği öğrenmek için iyi bir staj imkânı sunabilir.

Ama “neden olması gereken noktaya çıkmıyor” tartışmasının gereksizliğiyle meşgul olmak bence anlamsız. İşte tamda bu yüzden Milli Gazete’nin içi boşaltılmamalı, Milli Gazete bu haliyle kalsın, ne de olsa Cumhuriyet’te 100 binler satmıyor!

Sayfa 1: Türk İnsanını da soymak istiyor!

Sayfa 2: Bakan Gökçek'e net adres

Sayfa 4: Kıbrıs’tan Eşek isteyen bakan!

******

Anlat Pakanum Kitabından

Yeni bir kitap hazırlığı içerisindeyim. “Apolitik harikalar kumpanyası” üst başlığını taşıyan kitabın adı; “Anlat PakanumSiyasetçilerle apolitik, fıkra gibi yaşanmış olayların anlatıldığı kitabın hazırlıkları iyi gidiyor.

Kitap henüz bitmedi ama haber7 okuyucusu olmanın ayrıcalığıyla zaman zaman bazı bölümlerini buradan paylaşacağım. Hem güldürecek, hem düşündürecek… Buyurun kitaptan bir bölüm.

Kıbrıs’tan Eşek isteyen bakan!

Bakan Beyin hangi danışmanı, hangi genel müdürü sevdiği, saydığı Bakanlıklarda bilinir. Bürokrasi de bu sevgiye göre şekillenir. Ama işin en zor kısmı sevilmeyen bir Genel Müdür’dür.

Bakan Bey’e fazla görünmemek için birim toplantısında herkesin önünde ayağa kalkıp izin isteyen Genel Müdür;

-  Sayın Bakanım, izniniz olursa ayrılacağım. Kıbrıs’ta bir toplantıya katılacağım. Birkaç gün olmayacağım. Bir talimatınız var mı? Diye sordu.

Bakan Bey bu üslupsuz ve emri vaki izne kafasıyla cevap verir gibi yaptı ama yanındakinin kulağına eğilip bir şeyler fısıldadı sonrada,

- Karpaz’ın eşekleri meşhurmuş, sen gelirken bize eşek getir dedi.

Genel Müdür neye uğradığını şaşırdı. Bozulmaya fena bozuldu ama gülümseyip odadan ayrıldı.

Haftalar sonra yine bir toplantıda bakan beyle yüzyüze gelmek zorunda kalan aynı Genel Müdür  daha Bakan “nerdesin? Demeden konuşmaya başlar;

- Sayın Bakanım Kıbrıs’tan dönünce size uğrayamadım. Şimdi sizi görünce eşek aklıma geldi demez mi!!!

Bakan Bey kısa bir şaşkınlık geçirdikten sonra Genel Müdüre bir ders daha verir gibi elini kaldırıp omuzuna koyar ve;

- Sen geldin ya o yeter bize, üzülme, der.

Sayfa 1: Türk İnsanını da soymak istiyor!

Sayfa 2: Bakan Gökçek'e net adres

Sayfa 3: Milli Gazete’nin içi boşaltılmasın!

***

Fatih Bayhan – haber7
bayhan.f@gmail.com
info@fatihbayhan.com.tr
www.fatihbayhan.com.tr

YORUMLAR 19 TÜMÜ
  • Abdullah Ozturk 14 yıl önce Şikayet Et
    butun mesele, sadece bir bakis acisi degil mi?. sonucta bayan veya kadin, sayilan hususlar insanlarin hayat stillerini ortaya koyuyor. kocasi ile futbol macina gidecek kadinin hayat tarzinda, motora binmek de vardir, parasutle atlamak da, ish kadini olmak da, tatil deyince illa sahile gitmek de, vs vs. Onun hayatinda 3-5 cocuk sahibi olmak, evinde yogurdunu kendi yapmak, semt pazarina gitmek, bayramda memlekete gitmek el opme ziyaretleri yapmak, bayramin mubarek olsun demek filan da yoktur. evini seckin semtlerden secer, araba surer hatta kendi arabasi vardir vs vs. Bunlarin tumu nasil bir hayat tarzinin varsa, birbiri ile uyumlu ve set olusturan detaylardir. Adina kadin olmak veya bayan olmak demek ne alaka, anlam veremiyorum.
    Cevapla
  • ahmet çebi 14 yıl önce Şikayet Et
    bu da nerden çıktı. her geçen gün yazıların ve konuların kalitesi düşüyor. magazin yazarı gibi.
    Cevapla
  • Ahmet YUSUF 14 yıl önce Şikayet Et
    Eşek isteyen bakan hikayesinin aslı. Anlatılan anektot ünlü hiciv ustası Şair Eşref'e aittir, aslı aşağıdaki gibidir. Kâmil Paşa, Kıbrıs’a geziye gidiyordu. Eşref’e "Bir isteğin varsa getireyim" dedi. Eşref buna çok sevindi: "Paşam görüyorsunuz artık yaşlandım, yürüyünce yoruluyorum yokuş da çıkamıyorum. Bana bir Kıbrıs eşeği getirirseniz ömür boyu size duacıyım" der. Kâmil Paşa’yı dönüsünde, Eşref’de karşılamaya gitmiştir. Paşa, Eşref’i görünce: "aaa, Eşref, affedersin istediğini getirmeyi unutmuşum, seni görünce eşek aklıma geldi" demiş. Eşref de: "Aman Paşam, üzülmeyin, o eşek gelmese de olur, siz geldiniz, ya sağolun."
    Cevapla
  • metin yaman 14 yıl önce Şikayet Et
    Süleyman baba olsaydı. Hayvan gibi utanmadan çirip çiplak soyunanlar için işte çağdaş Türkiye diyecekti.
    Cevapla
  • emreaga 14 yıl önce Şikayet Et
    Bravo. süper reklam olmus. adam istese böyle reklam yaptıramazdı. kayıt icin basvuru adresinide verseydiniz google den aramak durumundada kalmazdılar
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle