Satışı milyonları aştı, ya etkisi!
Dersenizki, “kardeşim, zaten bu sözlerin yarattığı fırtına yeni bir travma oluşturmuşken sende yeni bir şey icat etme…”
Hayır benim sözlerim böyle yeni bir travma yaratmaz… Ama Hindi ile Papağan misali, biri düşünürmüş, biriside çok konuşurmuş… Hindi on kuruş, Papağan 70 kuruş olunca Hoca sinirlenmiş, demişki satıcıya, Papağan’a 70 kuruş istiyorsunuz, benim Hindi’ye neden 10 kuruş veriyorsunuz…?
Adam demişki, “Hocam onun marifeti var, papağan konuşuyor. Hoca’da laf biter mi, demişki, “Benim Hindi’de düşünüyor…”
Şaka ama gerçek…
Düşünen adamın kıymeti de, değeri de yok…
***
Ama sizinle paylaşmak istediğim şu…
Hergün gazete haberlerinden dolayı artık bir bunaltı durumundayım… Öldürmeler, cinsel vakalar, ahlaki olaylar… Annesini kesen kız çocuğu, babasını doğrayan evlat… Ya da annesini sokağa bırakan çocuklar… Ne haberler… Ne hayatlar var… Hepsi gerçek, hepsi dramatik… Bakıyorum, bu durum bizim toplumumuza has değil, bir bakıyorsunuz Avustralya’dan, “Kızını 18 yıl bodruma kapatan baba” haberi, Norveç’ten kızına tecavüz eden baba haberleri düşüyor… Peki bu travma değil de nedir?
Bunu dünya yaşıyor…
***
Şimdi cevabını aradığım soru şu…
Önce bir istatistik raporuna bakalım…
İntihar olayları, boşanma, yaralama, adam öldürme olaylarında ciddi oranda artış var… Yetmezmiş gibi son yıllarda da tecavüzler ve fuhuş olaylarında artış yaşanıyor… Homoseksüellik, lezbiyenlik, ensest ilişkiler de artıyor… En son yaşananları duymayan, görmeyen yok… Kız çocuğu annesini baltayla öldürüp dolaba koyuyor… Anlatırken bile insan ürperiyor… Yahu dünyanın çivisi mi çıkıyor? Dedirtecek olaylar yanşıyor ülkemizde… Bazılarınız diyor ki, “kardeşim bunlar lokal olaylar, bizim toplum iyiye gidiyor…”
***
“Cennet anaların ayakları altındadır” hadisini en çok dinleyen toplumda yaşanıyor bunlar… Dahasını söyleyeyim mi… Bu ülkede belki yayıncıların raporları yayınlanmıyor ama son on yıldır en çok satan eserler arasında Tefsir ve Hadis kitapları var… Satışı milyonları aşan bu tefsirler sadece alınıyor hissi uyandırıyor… Kalın mukavvadan kapaklarıyla kitaplıktaki yerini alıyor… Peki ya içindekiler hayatımızda ne kadar yer alıyor? Ne kadar yer işgal ediyor? Hayatımızı saran bun ca keşmekeşliğin artarak devam etmesini nasıl izah ediyorsunuz… “Peki kardeşim o halde bu toplumda müttaki insanların sayısının artması gerekmez mi?”
Tartıda hile yapmayan… alırken de satarken de hile yapmayan, yalan söylemeyen insanların çoğalması gerekmez mi?
Ya da ne bileyim…
Fuhşun azalması gerekmez mi?
Ama ne gariptir ki hepsinde de artış var… Ve bir hassasiyet çizgisinde yaşamıyoruz…
***
Kur’anı Kerim zümer suresinde, “kitap yüklü merkepler” tanımını kullanır… Kim için?
Neden kullanır? Okumak lazım…
“okuduklarıyla amel etmeyenlerin” anlatıldığı bir kıssadır… O halde soruyorum; Bu kadar tefsir, hadis kitabını satın alan ey millet, siz nerde yaşıyorsunuz?
Çıkın sokağa, toplumu yaşadığınız aydınlığın içine davet edin… Yoksa bu karanlık, gündüz başka, gece başka alemler yaşatarak saracak ruhumuzu… Minarelerinde beş vakit ezanlar okunan bu ümmet, her Cuma milyonlarca insanı bir safta toplana bu dinin insanları… Hutbede irad edilen kardeşliği “esatirul evvelin” babından mı sanıyor?
Bu çağın insanına yapılan çağrıdan habersiz mi aceb!
Anlamak zor, kavramak zor…
Fatih Bayhan – Haber7
Bayhan.f@gmail.com
www.fatihbayhan.com.tr