Fatih Karakaya
Fatih Karakaya
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Türkiye'ye ne olmuş böyle!

GİRİŞ 04.09.2013 GÜNCELLEME 04.09.2013 YAZARLAR

Eskiden sıla yolu çok çileli olurdu. Yollar kötü, güvenlik sorunu, komşuya çorba parası yetiştirme gibi dertlerimiz vardı.

Şimdilerde genelde izine giderken herkes farklı tarihlerde gidiyor. Temmuz ve ağustos içinde on binlerce vatandaş yola çıkıyor. Ama dönüş tam bir felaket çünkü herkes aynı anda gelmeye çalışıyor. Ve her sene bir daha Arabayla tövbe dense de THY'nın yaz fiyatları çok çabuk fikir değiştirmenize neden oluyor.

Türk izinciler genelde en kısa yol olan Avusturya - Slovenya - Hırvatistan- Sırbistan - Bulgaristan yolunu tercih ediyor. Bulgaristan ve birkaç para birimi farkından kaynaklanan sorunları hariç çile çekilmiyor. Sırbistan en çok çalışan ülkelerden biri olmuş. Her yere otoyol yapıyorlar. Ücretler de çok makul. Ama Bulgaristan hala aynı kafada gidiyor. Girişte başlayan sorunlar yol boyu devam ediyor. Birkaç çalışma var ama ne levhalar düzgün ne insanlarına güvenebiliyorsunuz.

O yüzden bazı insanlar Yunanistan - Makedonya yolunu tercih ediyor ki biraz uzatsa bile çok rahat. Yollar mükemmel ve hiçbir güvenlik korkusu yaşamıyorsunuz. Tek sorun İpsala da Yunan tarafının küçük olması. Her ne kadar Türkiye gümrüklerini genişletse de karşı taraf aynı hassasiyeti göstermeyince sorun çözülmüyor.

Türkiye ise gerçekten büyük değişim içinde. Edirne'den Ardahan'a kadar sorunsuz gidebiliyorsunuz. Ankara'ya kadar zaten otoyol. HGS sistemi de çok yerinde olmuş. Gerçekten işimizi o kadar kolaylaştırıyor ki! Tek sorun araba değiştirdiğiniz de artık kullanamıyor olmanız. Bir de Kapıkule'de HGS aramaya gerek yok. Gündüz geçtiğiniz tüm gişelerde satış noktası var. Bu konuda yeterince bilgi akışı sağlanmıyor.

Yaşım eskiyi bilecek kadar ilerlemiş, yeni nesil sayılabilecek kadar genç! Hatırlıyorum o Elmalı dağını inerken ne çileler çekerdik. Bir tırın arkasına düştüğümüz zaman vakit geçmek bilmezdi. Bolu dağını tırmanana kadar ne zorluklar yaşardık.

Artık o sorunlar yok. Gençler o dönemi bilmezler çünkü onlar duble yollarla doğdular. Dolaysıyla onlar için duble yollarla övünmenin hiçbir manası yok! Kaldı ki gerçekçi olmak gerekiyorsa eskiyi bilmeyen yeni yolları da beğenmesi mümkün değil.

Oraları yapan mühendisleri gerçekten merak ediyorum. Tamam var olmayan yollara nazaran çok güzel de modern dünyaya göre gerçekten çok ters! En basit örneğini vereyim size. Duble yolda sola dönecekseniz aniden orta refuje girmeniz gerekiyor. Arkadan hızla bir araba gelse kaza kaçınılmaz oluyor. Halbuki sola dönmek için oraya üçüncü bir şerit yapılsa ve arabalar önce oraya geçip yavaşlayarak sakince sola dönse olmaz mı? Mesela Fransa'da genelde sola dönmek için o tür yerlerde sağdan köprüye çıkılır ve öyle geçilir, trafik aksamaz!

Çıkışlar keskin virajlarla dolu. Üstelik çizgiler de yok. Kim hangi şeritten gidecek nereye dönecek belli değil. Gerçi kim yolunda duruyor ki? Bir sağa bir sola ha bire geçenler, arkasına bakmayanlar, gözünü kapatıp otoyola dalanlar var.

Eğer bir ülkenin gelişmişliğini görmek istiyorsanız önce trafiğine bakacaksınız! Kusura bakmayın ama bizim halkımıza araba yasaklanmalı. Hele bir taneniz hakka, hukuka riayet etsin! Hele bir taneniz sarı ya da yeşil yanar yanmaz kornaya basmayın.

Arkamdan gelen ambülânsa yer açtığım için küfür yiyorsam, polise yer vermek için iyice sola çekildiğimde arkamdan gelen araba fırsat bilip önüme geçiyorsa kimse kusura bakmasın daha gelişmiş bir ülke değiliz! Sonra da ambülâns geç geldi diye şikayet ediyorlar ya bir tokat atasım geliyor!

Diğer yandan fakir ülke edebiyatları da çok komik geliyor bana! Bizim önünden geçmeye korktuğumuz AVM'ler sabah akşam dolu. Pazarlar, dükkânlar tıka basa! Kredi kartı falan hikâyeleri de anlatılmasın. Kimse kimseyi o lüks yerlerden alış verişe zorlamıyor. Millette bir gösteriş edası var sormayın gitsin.

Bir de Türkiye İslamlaşıyor hikâyeleri dinliyoruz. Ramazanda lokantalar tıka basa dolu. Sokakta sarmaş dolaş (daha fazlası) gezenler, minisi de uzunu da kol kola gezen etekliler falan filan. Hep boş laflar. Eğer başörtülülerin üniversiteye gidebilmesi ya da Memur olması İslamlaşma diyorsanız ona özgürlük denir sadece!

Velhasıl evet Türkiye her yönden gelişiyor ama amcanın birinin dediği gibi “4 yıl önce 500 lira emeklilik alıyordum şimdi 900 lira alıyorum, hükümet bize hiç zam yapmıyor varsa yoksa memura” düşüncesinin hakim olduğu bencil Türkiye. Ne özür dilemesini bilen var ne çöpünü çöpe atmasını bilen. “Belediye işçisi işsiz kalmasınmış!”.

 Her yerde binalar yükseliyor. Aklı sıra hükümeti betonlaştırmakla suçlayanlar 50m² arsaları olsa bina dikecekler. Şehir içi müstakil ev zarar, herkes mütahitle anlaşıp katlı katlı apartmanlar istiyor.

Ayrıca işçilikte de büyük sorunlar var. Usta diye tuttuğunuz adamlar o kadar kötü yapıyor ki kafayı yiyorsunuz. Böyle olmadı diye itiraz etseniz olur mu burada böyle diyorlar. Kalite denen bir şey yok ya da aşırı derece pahalı.

Çarşıda bir şey alacaksınız “şu var mı” diyorsunuz “var içerde” diyorlar, girdiğiniz de” ondan yok ama şu var ile karşılaşıyorsunuz”. Zaten yaz ayarlında da anormal bir fiyat artışı var sizce neden acaba?

Birileri bana kızabilir ama gerçekten toplum olarak çok gerideyiz. Ülkemizin ilerlediği kadar toplum olarak ilerlememişiz. Evet acı günde - mutlu günde kimse kimseyi yalnız bırakmıyor, yardımseverlik te üstümüze yok ama günlük yaşamımızda akıl almaz bir yoldayız.

Hatta beceri konusunda bile Avrupa'ya beş çekeriz. Bunların yanı sıra ah bir de her bir adım atarken karşımızda ki insanı da düşünsek süper olacak.

Türkiye'nin geliştiğini gösteren en büyük unsur Yurt dışında yaşayan Türk'lerin geriye dönüş projeleri kurmalıdır. Daha birkaç yıl önce böyle bir şeyi artık unutanlar şimdi yeniden ümitlenmiş durumda. Onlara bu adımı attıracak bir kıvılcım gerekiyor o da Türk halkının değişmesi!

Fatih Karakaya - Haber7
karakaya.fatih@gmail.com
http://www.twitter.com/fkarakaya

YORUMLAR 3
  • husamettin talha 12 yıl önce Şikayet Et
    100% size katiliyorum. Sayin yazar, yaziniza 100% katiliyorum. Ben Brüksel'de yasayan bir vatandas olarak sizin gibi esimle bu sene ayni seyleri tespit ettik. Yani bir yandan memleketimizin ilerlemesine sevinirken, daha ilk gunden yine her seneki gibi aracimizda yol alirken, bir kac kaza atlattigimizda, inanin kizmadan isyan etmeden edemedik. Can tasiyoruz, iki evladimiz var, ve her seferinde ayni korkuyu yasayip strese giriyoruz ve bir daha 'asla gelmem' dedikten sonra, bir daha izine kadar olumsuzluklari unutup, yeniden bir çok hayal ve hasretle geri donuyoruz. Maalesef trafikte cahil vatandas cok, sandigimizdan cok fazla... Insanlarin hayati cok ucuz! Hele hele gosteris meraklilari, almis basini gidiyor, herkes kendini bir sey zannedip etrafina tepeden kucumseyerek bakiyor, yazik!
    Cevapla
  • hasan se 12 yıl önce Şikayet Et
    toplumun değişmesi zaman alacak. Fatih bey toplumumuzun değişmesi yeni yetişen nesillerin iyi ahlak, islami ahlak alarak egitimiyle olacaktır. Dediginiz gibi lüks düşkünlüğü, birbirine caka satma sevdası, tüketim çılgınlığı ülkemizin başına dert olacak gibi. Bir evi varken, gidip onu satıp kredi ile 2 katı pahalı ev alma sevdaları. 100 TL lik evi 300 TL ye satanlar filan filan. Yazık bu insanımıza. inş. kriz filan çıkmaz öbür türlü halimize ah vah edecek kimseyi bulamayacagiz. İnsanlar bencilleştiriliyor, komşuluk filan kalmadı gibi, ölüp kalsanız cesediniz kokunca haberleri olacak insanların maalesef. Ama yurtdışından gelen Türkler de orada yapamadıkları yanlış şeyleri gelip ülkemizdeki insanlardan daha berbat şekilde yaptıklarını da görünce kızmamak elde degil. Velhasıl herşey egitim ama başta Allah korkusu, islam ahlakı üzerine olan egitimle olacaktır
    Cevapla
  • translator 12 yıl önce Şikayet Et
    Ne yazık ki tespitler doğru. özellikle de şu cümle: "Eğer başörtülülerin üniversiteye gidebilmesi ya da memur olması İslamlaşma diyorsanız ona özgürlük denir sadece!" ...Fatih bey gurbetçi olmanın getirdiği avantajla halimizi objektif bir açıdan görmüş. Meselenin vahim yanı, başörtülü öğrenci ve memur olmak, kimileri için, yegane arzu haline gelmişti..böyleleri istediklerini aldılar, hicret ettikleri yere ulaştılar. Sırf bir kadın uğruna hicret eden müslümana efendimizin "..kadınsa onun hicreti de onadır.." buyurduğu gibi bazılarının hicreti de memuriyete oldu,mükafatını -maaşını,statüsünü vs- aldı,ahiret karşılığını beklemedi..Ahiretteki karşılığı tercih edenlere selam olsun..
    Cevapla