Geçtiğimiz hafta haber siteleri çok banal bir haber geçti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Melih Gökçek ile bir bulvar açılışındaydı. Şoför koltuğunda oturan başkan başbakanla birlikte en önde giderken arkadan da bir ordu kadar araba vardı.

Önce şunu belirtmek lazım ki batıda bir başbakanın yol açılışı yaptığını (ben) görmedim. O kadar basit, o kadar normal bir olay ki başbakana yakışmayacak kadar anlamsız! Ancak şöyle bir durum da var: Avrupa'da para kalmadığı için yol ve hızlı tren projeleri çoğu yerde askıya alınmış durumda! Diğer yandan Türkiye bu konuda o kadar çok geride ki yapılan her yol bizim için gurur kaynağı.

Neyse Türkiye'de muhalefet illa anlamsız muhalefet yapacak ya başbakanın korumalarına takmışlar. Arkasından gelen tüm arabaları koruma sananlar bir yana sadece iki araba bile bazılarına çok gelmiş! Hatta bir tanesi Hollanda başbakanı bisiklet ile geziyor demiş.

Güler misin, ağlar mısın? Uzun yıllar iktidarda kalmak isteyen partilerin başarılı olmasına gerek yok. Böyle bir muhalefet yeter bile! Hollanda'nın eti budu nedir ki başbakanı tehlike de olsun. Dünya politikasında ne gibi etkisi var ki? Yiğit olanın düşmanı çok olur. Türkiye güçlü bir ülke. 700 yıl dünyaya hükmetmiş. Başbakanı kim olursa olsun her zaman tehlikede olduğunu bilmemiz gerek. İsrail, İran, PKK, ABD, Rusya, Çin'in hakim olmaya çalıştığı bölgelerde sen “ben varım” dersen hedefte olursun. Kaldı ki başbakan birçok suikast atlamadı mı?

 Bunları okurken aklıma Fransa Cumhurbaşkanı geldi. Eski Cumhurbaşkanı Sarkozy çok medyatik biriydi. Evliliği, boşanması, parası, iş dünyasından arkadaşları, medya ile ilişkileri hep tartışıldı. Daha sonra sol aday Hollande bunu kullanarak seçimleri kazandı.

Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduktan sonra “normal” adam gibi görünmeye çalıştı. Gideceği yere uçak yerine hızlı treni kullanmak istedi.

Ancak korumalar çok zor anlar yaşadı. Uçakla hava alanından hava alanına koruma gerekirken tren ile her istasyon korunması gerekiyordu. Araba ile giderken yine sade vatandaş gibi gitmek istedi yine olmadı. Sonuçta çok daha pahalıya geliyor, daha çok risk alınıyordu. Ve şimdi Hollande'de diğerleri gibi hareket etmeye başladı.

Dünyanın her yerinde başbakanlar korunur. Bunun üzerinden muhalefet yapmak komiklikten öteye gitmez. Aynı “doğacılık” oyununda olduğu gibi.

Dediğim gibi Türkiye yol ve hızlı tren konusunda o kadar çok geride ki daha çok çalışması gerekiyor. Bu açığı kapatmak için ister istemez ağaçlar yok olacak. Batıda yollar yapılırken ağaç olmayan yerler mi seçilmiş? Kaç tane yol orman içinden geçiyor.

Muhalefet dediğin o yol yapılırken kesilen ağaca takmaz kafayı. Ama o ağaçlar kesildikten sonra yenileri dikilmiyorsa, ağaçlandırma kampanyaları yapılmıyorsa asıl o zaman “asıl”!

Bizler her izine geldiğimizde çığ gibi artan “hatıra ormanlarını” rahatlıkla görebiliyoruz. Sen bu konuda görüş bildir. Yeteri kadar yapılmıyor de, daha çok olması lazım de! Ama ağaç katlediliyor diye yollar yapılmasın mı? Yoksa 80 yıldır bu yüzden mi hiç doğru dürüst yol yapmadınız?

Kaldı ki İslam Arafatta bile bir ağaç dalı kopartmaya kefaret isterken muhafazakar insanları doğa düşmanı gibi göstermek “bidon kafalı”, “makarnacı” gibi hakaretlerle aynı manayı taşıyor.

Diğer taraftan mesela muhalefet yapacaksan de ki: “madem o yollar yapılıyor, zaten kazılıyor, aynı zamanda ileriye yönelik düşünerek yapılsın. Mesela batıda şehirlerarası fiber optik döşemek için milyarlar harcanıyor. Bu yollar yapılırken ilgili şirketlerle görüşülüp masraflar paylaşılsın, Türkiye çağ atlasın”. Hatta devlet ileriyi düşünerek beklide fiber optik çağdışı kalacağı dönemi düşünerek alt yapıyı ona göre hazırlasın ve yeni kabloların çekilmesi daha kolay olsun.

Verdiğim çok basit bir örnek ama yapıcı muhalefet olmanın mümkün olacağını gösteriyor. Yoksa twitterde okuduğum gibi “her yere havaalanı yapmanın hiçbir manası yok, millette bilet alacak para yok!”

İşte böyle canavar muhalefet olursan 4. Seçimde de %50'den fazlasına selam göndermek zorunda kalırsın.

Fatih Karakaya - Haber7
karakaya.fatih@gmail.com
http://www.twitter.com/fkarakaya