Fransa'da darbe yapılmalıdır!
Tabii bunu söylerken elbette batılı ülkeleri kast etmiyorlar. Kast ettikleri İslam ülkelerinde iktidara gelen bize göre muhafazakâr onlara göre “islamist” partileri al aşağı etmek için kullanılan yeni söylem.
En güncel örneği ile Mısır'ı ele alalım. Orada resmen bir darbe yapılmıştı ve batı “ama”larla bu darbeyi meşru göstermişti.
- Ama halk desteğini kaybettiler.
- Yani?
- Yani 20 milyon insan imza topladı.
- Öyle mi? Demokrasi artık imza ile mi belirleniyor? Neye göre 20 milyon? Kim imzalamış? Ne zaman imzalamış?
- Ama iyi yönetemiyorlar.
- İyi yönetemiyorlar derken kime göre? Eski rejimin vampirleri mi memnun değilmiş?
Eğer ülke iyi yönetilmiyor ve halk desteği yok diye darbe yapılacaksa ilk önce Fransa'da yapılması lazım. 5. Cumhuriyet döneminin en başarısız Cumhurbaşkanı şu anda bizi yönetiyor. Eğer anketlerle darbe yapılsaydı Fransa tarihinin %21 ile en düşük beğenirliliği ile rekor kıran Hollande'un hapsedilmesi gerekirdi.
Fransa'nın en atipik Cumhurbaşkanı Sarkozy bile %28'den aşağı düşmemişti. Sarkozy bir karar aldığı zaman asla geri adım atmıyor ve bildiğini uygulamaya çalışıyordu.
Hollande ise 1 adım öne gitse 9 adım geri atıyor. En ufak bir protestoda bir sürü tavizler veriyor ne sağındakileri memnun ediyor ne de solundakileri. Sadece eşcinsel evlilik konusunda dimdik durabilmişti. Onda bile bir ara sallanır gibi oldu ama toparlanmıştı.
Ha pardon bir de Mali'ye saldırmakta çok kararlıydı ve bunu da becermişti. Suriye konusunda da o kadar hevesliydi ki Allah'tan ABD geri adım attı da adam kendini “yüce kumandan” zannetmekten vazgeçti. Fransız halkı da çok ilginç: bir ülkeye saldırıldı diye cumhurbaşkanı beğenilir mi?
Tek pogramı Sarkozy karşıtlığı olan Hollande Fransa'yı dosdoğru uçuruma götürüyor. İşsizlik rekor seviyelere ulaştı. Sene sonundan önce işsizlik artışını durduracağına söz veren Hollande şimdi “artış oranının düşmesiyle” bizi memnun etmeye çalışıyor. Uluslar arası arenada ne itibar kaldı ne de güven.
Bakanlar kurulunu bile yönetmek aciz kalan cumhurbaşkanı var karşımızda. Söz de otoritenin kendinde olduğunu göstermek için hiçbir gücü olmayan, bütçe kısıtlamalarında hep önde olan Çevre bakanını görevden aldı. Kadın bakanın suçu bütçeyi eleştirmekti. Ama aynı anda sürekli basın önünde kavga eden güçlü bakanlara karşı hiçbir şey yapamıyor hatta ırkçı politikaları savunmak zorunda kalıyor.
Müslümanlar açısından konuya girmiyorum bile! Yine Cumhuriyet tarihi boyunca Müslümanlar bu kadar aşağılanmamıştı.
11 Kasım Birinci Dünya savaşının bitmesi kutlama günü. Fransa için bir Kurtuluş günü ve ulusal bir bayram. Böyle bir günde bile halk ilk defa bir Cumhurbaşkanını yuhaladı ve “diktatör” sloganları atıldı. Basın olayı marjinal gruplar diye tanıttı. Birçok protestocu tutuklandı. Koskoca Champs Elysee'den Cumhurbaşkanı arabasından çıkmadan, yalnız başına (sadece bir ordu korumasıyla), yağmurdan kaçar gibi kaçtı! Genelde böyle bir günde üstü açık araba ile halk selamlanırdı. Bakan marjinal grup dedi ama yol boyunca protestoları izah edemedi.
İnternette yapılan anketlerde halkın yüzde 75'i bu protestoyu desteklediğini gördük.
Türkiye'de sadece protesto ile yetinmeyen, Molotof atan gruplara müdahale ettiğinde küplere binen ve “özgürlükçü gençler” diye gördüğü grupları kendi ülkesinde marjinal görmesi şaşırtıcı mı?
Hal böyle olunca bu Cumhurbaşkanına darbe yapılmıyorsa ben Demokrasiden bir şey anlamış değilim.
Polis müdahalesi görüntüleri: https://www.youtube.com/watch?v=dFSUqmeOZak#t=14
Yuhalandığı ve yalnız kaldığı an: http://api.dmcloud.net/player/pubpage/4e7343f894a6f677b10006b4/5280b0d206361d5e8b000001/9fd9b14a8d144812b5c386979f43e819?wmode=transparent&autoplay=1
Fatih Karakaya - Haber 7
http://www.twitter.com/fkarakaya
karakaya.fatih@gmail.com