Son ana kadar tüm enerjisini Müslümanlarla savaşa ayıran Sarkozy az bir akıl etseydi çok şey kazanacaktı.

Cumhurbaşkanlığı gibi önemli bir seçimde sadece ve sadece 1 milyon oy farkı ile kazanan Hollande Müslümanların oyu ile seçildi diyebiliriz. 2007’de siyasete ilgi duymayan Müslümanlar arda arda gelen İslam karşıtı yasalarla direnişe geçti. Ermeni yasası ile de Türklerde bu heyecan meydana geldi. Artık nereye gitseniz tüm siyasiler Türklerin ve Müslümanların siyasete ısındığını görüyor.

Bir musibet bin nasihatten daha hayırlıdır misali onlar bastırdıkça bizler şuurlandık. Halbuki Sarkozy az Müslümanlara göz kırpsa, kendini zora sokmayacak ufak tefek haklar tanısa eminim bir çok Müslüman ona oy verirdi. Oylar ikiye bölünse kim kazanırdı sizce?

Artık Sarkozy yok. Bir açıklamasında politika hayatından sonra çok zengin olmayı hedeflediğini söylemişti. Şimdi kendisi emeklilik yaşını 62’ye çıkarmasına rağmen 57 yaşında emeklilik maaşını alacak. 4000 € milletvekilliği, 2000 € yerel görevler, 6000 € da cumhurbaşkanı olarak 12 000 € alacak. Ayrıca her eski Cumhurbaşkanı gibi anayasa konseyinde görev yaparak 12 000 € da oradan alacak. Araba, koruma gibi haklar yanı sıra bir ofis hakkı var. Onu da dünyaca ünlü Champs Elysee de yıllık 180 000 €’ya devletin parasıyla tuttuğu ofisi olacak. Orada da avukatlık mesleğine geri dönmesi bekleniyor. Artık “paraya para” demez herhalde!

Evet kara bir dönem bitti artık. Bakalım gelecek ne gösterecek? Bugün Hollande hükümeti açıklandı. Başbakanlık için parti genel sekreteri, Lile belediye başkanı, Hollande’un rakibi Martine Aubry ile Nantes belediye başkanı, Sosyalist partisi grup başkanı ve Hollande’un 30 yıllık dostunu Jean-Marc Ayrault’nun adı geçiyordu. Sonuçta Ayrault atandı. İkisi de Müslümanlar açısından faydalı olabilirdi. Ayrault her zaman özgürlükten yana olan kurt bir politikacı. Sarkozy’nin ırkçı politikasını eleştiren, çevresinde bir çok Müslüman dostu olan biri.

Başbakanlığa atandığında hakkında ne deniyor diye bir göz attım. Internete adını ve İslam kelimesini eklediğinizde karşınıza çıkan sonuçlar ilginç. Fransa’nın İslamileştiğini, Müslümanların Fransa’yı işgal ettiğini savunan ve her fırsatta bu yönde kampanya yapan bir grubun sitesinde adamın “islamiste” (Fransızca) yani İslamcı olduğu kanaatine varıyorsunuz. Utanmasalar neredeyse Al Kaida mensubu diyecekler. Adamın suçu Nantes şehrinde “Müslüman Kardeşlere” yakın bir derneğe cami için 200 000 € yardım, 3 camiye de mimar izni vermek imiş. Okullar arası bir yarışmada okul dışında başörtü takan bir öğrenciye ödül vermiş! Çevresinde Müslüman dostlar varmış!

Evet adam böyle büyük bir günahı varmış! Müslüman dostu imiş! Şaka bir yana Fransa’da ne zaman bir siyasi baskı yerine özgürlükten yana tavır alsa hemen suçlanıyor. Ayrault burka (çarşaf) yasasına karşı çıkmıştı. Ondan sonra da Fransa’yı aşırı dincilere boyun eğmekle suçlanmıştı.

Bundan sonra ne olacak göreceğiz. Açıklanan hükümet nasıl bir tavır alacak? Başbakanın hoşgörüsü çerçevesinde politika mı izlenecek yoksa içişleri bakanlığına atanan İspanyol asıllı Siyonist bir kadınla evli olan ve solun Sarkozy’si diye adlandırılan Manuel Valls mı ön plana çıkacak? Ya da yine tüm varlığını İsrail’e adayan dışişleri bakanı ve hükümetin 2 numarası Laurent Fabius mü diş gösterecek? O da olmadı yüzlerce türk gencin önünde “ben sizin dostunuzum ama bir yere kadar. Ermeni soykırımını tanımadan sizi AB’ye almayız” diyen Pierre Moskovici mi baskın olacak?

Ya da Fransızla evli olan, İslam’ın İ’sinden haberi olmayan arap asıllı Najat Vallaud-Belkacem müslümanlara adam olmayı öğretmesi için göstermelik üstelik kadın eşitliğinden sorumlu bakan rölüne soyunacak!

Artık göreceğiz bakalım. Gerçi her şey Müslümanların elinde. Ya adam gibi sorumluluklarının farkında olacaklar ve “bize rağmenli” politikalara dur diyecekler ya da çile çekmeye devam edecekler. Daha aktif, daha etken olmadıkça tokat atan çok olacak.Bunu değiştirmek sadece ve sadece bizim elimizde. Bunun farkında olmak zorundayız.

10 ve 17 Haziran’da milletvekilliği seçimleri olacak. Büyük ihtimal solcular kazanacak. Bu durumda tüm güçler solculara geçecek. Yerel yönetimler, bölgesel meclisler, senato ve en sonunda meclis! Cumhuriyet tarihinde bir ilk olacak. Bu zaferle solculara koltuk sarhoşu mu olacak yoksa özgürlük sevdalısı mı?

Fatih Karakaya - Haber 7

karakaya.fatih@gmail.com