Baba öğretmenim ırkçı!
Şu bir gerçek ki bu gençler diğerlerinden daha akılsız değil. İsteseler aslında çok başarılı da olabilirler. Hadi birinci nesil geldiğinde dil bilmiyordu çocuklarına yardımcı olamadılar, peki ikinci nesil çocukları şakır şakır Fransızca bildiği halde onların çocukları nasıl başarısız oldu?
Bu gençlerle konuştuğunuzda en büyük mazeret olarak öğretmenlerinin ırkçılığını gösterirler. Onlara göre çok akıllı oldukları halde öğretmen “namussuzdur”. Ben de ilkokul 3'ten itibaren yani bir asır önce Fransız okuluna başlamıştım. İlk 6 aylık dil kursundan sonra 3. Sınıfa başladığımda okulda 5-6 Türk idik. Benim öğretmenim Türkleri o kadar çok severdi ki ders bittikten sonra biz Türklere özel ders verir, açıklarımızı kapatmamız için çaba sarf ederdi.
Fransa eğitim sisteminde ilkokul, kolej, lise ve üniversite vardır. Aslında ilkokul ile kolej çok farklı değildir. Sadece 6 yaşında bir çocuk ile 16 yaşında bir delikanlının aynı okulda okumaması için binalar tamamen ayrıdır. Asıl olan lise yıllarında iyi seçim yapabilmektir. Çünkü lisede ki eğitiminize göre üniversite hayatınız belirlenir.
4 yıllık kolej sonunda lise için seçim yapmamız gerektiğinde düz liseyi tercih etmiştim. Notlarım iyiydi ve düz lise ile ilerde istediğim bölüme gidebilirdim. Ama bazı öğretmenlerim benim teknik liseye yani kısa zamanda meslek hayatına atılacak bölüme gitmemi istiyorlardı. Allah'tan son tercih ailelerde olduğu için dinlemedim. Sınıfın en iyilerinden olmama rağmen beni teknik liseye göndermek isteyen öğretmenler az başarılı öğrencileri meslek liselerine göndermekten çekinmiyordu. Aileler ise buna karşı çıkmayıp “bu eşekten adam olmaz” diyerek tercihi onaylıyorlardı. Buna rağmen görevini aşkla yapan öğretmenler vardı. Yabancıların da başarması için çaba sarf ediyorlardı.
Bu bir asır önceydi. Şimdi ise durum çok daha farklı. Geçtiğimiz günlerde bir öğretmen görevden alındı. Okul konseyine seçilen iki Fransız velinin şikâyeti üzerine ortaya çıkan olayda öğretmen rkçılığını gizlemiyormuş bile. Sene başından beri özellikle yabancı kökenli (Müslümanların) yoğun olduğu bir sınıfta görev yapan kadın öğretmen bu öğrencileri aşağılamaktan çekinmiyormuş. Fransızca öğretmenliği yapan kadın “Ramazan bayramı gelse de Müslüman öğrenciler tatile gitse, rahat olsak” diyormuş. Aşırı derecede notları kıran bu öğretmen sonunda görevden alındı.
Medya bu haberleri verirken birkaç gün sonra kızım bana sinirli sinirli gelerek “baba öğretmenim Müslümanları sevmiyor, ırkçı” dedi. O an aklıma ilk gelen “kötü bir not almıştır, öğretmeni suçlayacaktır” oldu. Nedenini sorduğumda öğretmen sınıfta “Türkiye de işkenceler var” gibisinden laflar etmiş.
Ayrıca kızımın yaptığı ödevlerde tek tük imla hataları yüzünden 20 üzerinden 18 verirken, kızımın ifadesiyle “her tarafı kırmızı kaplı” başka birinin aynı notu alması karşısında ortada bir haksızlığın olduğuna kanaat getirmiştir.
Biz ona eğitim verirken daima çalışmasını, başarılı olmasını asla mağdur rolüne bürünmemesini tembihliyoruz. Ama 10 yaşında bir çocuk bunu hissediyorsa varın siz düşünün. Kızım ilkokul son sınıfta ve gelecek sene koleje gidecek. Derslerinde de çok başarılı. İki öğretmeni var ve diğeri ile hiç sorunu yok. Her zaman en yüksek not alan öğrenciler arasında. Diğer öğretmenle de yüksek not alıyor ama buna rağmen 10 yaşında bir çocuk haksızlığa uğradığını düşünüyor.
Şimdi bir baba olarak gidip öğretmenle tartışabilir ve ırkçılığını yüzüne vurabilirim. Ama dönem sonuna kadar kızımın ağzından burnundan getireceğine eminim. Bu haksızlık karşısında elim kolum bağlı gibi görünüyor. Ama kızıma diyorum “vereceğin en güzel cevap daha çok çalışmak, her zaman en iyisi olmak. O zaman istediğini yapsın seni engelleyemez”.
Tabii biz büyük olarak bunu böyle algılıyoruz ama özellikle de erkek gençlerimiz haksızlık karşısında savunma sistemleri saldırganlık oluyor. Öğretmenle tartışmaya, hatta tartaklamaya kadar gidiyor. Okula, sisteme küsüyor, kabul edilmemişliğin verdiği sinir ile artık tamamen kendi bırakıyor ve başarısız oluyor.
Gençlerimizde en büyük eksiklik idealsizliktir. Geleceğe yönelik hiçbir beklentileri yok. Kısa yoldan para kazanmak, hayatını yaşamak istiyorlar. Toplumsal sorumluluklar umurlarında değil. Kendi bireysel başarıları aslında toplumun da faydasına olduğunu idrak edemiyorlar.
Bu şuuru onlara kazandırmak zorundayız. Eğer adam yerine konulmak istiyorsan, söz sahibi olmak istiyorsan, burada insanlar kadar değerin olmasını istiyorsan bunun bedeli ağır olacak. Gece gündüz çalışacaksın, en yüksek okullarda en gözde mesleklerde sen olacaksın. Bunu hem kendin için, hem de çocukların, geleceğin için yapmak zorundasın.
Çünkü o tepedekiler tepeden bakarken inşaat amelesi ile inşaat mühendisine aynı şekilde bakmıyorlar!
Not: Sene sonunda o öğretmene gereken cevabı vermeliyim diye düşündüm. Ama ya sonra? Kızım o okuldan ayrılacak, bir daha onunla asla karşılaşmayacak. Ya sonra ki Türkler? Kinini, nefretini onlardan almayacak mı?
-
turgut1 13 yıl önce Şikayet Etherkes kendi ayıbından utansın. bence doğru düşünmüşünüz,doğru kanaata varmışınız..sistem ötekileştirmeye çalışırken,bizde ötekileşmek için duygusal hareketlere kapılırsak ötekileşiriz,suça bürünürüz,suçlanırız ve faşistler emellerine ulaşmış olur..halbu ki altına çamurda atsanız yine altın değerini koruyacak,bu altına çamur atılmış değeri düştü denilmez..çocuklarımız altın cevherindende kıymetli bu cevherin içine bakır demir karıştırılmamalı fakat okula başlarken çocuklara uygun dille olay anlatılmalı..ırkçı öğretmenler,sapık öğretmenler,psikolojisi bozuk öğretmenler olabilir gözlemlerini bizimle paylaş ve başarılı olarak kim üstün kim aşağılık onu göstermeye çalış. ve benzeri motive edici ifadeler kullanılmalı.her şeyden önemlisi ALLAH yar ve yardımcınız olsun.çocukların duygusal travmaya uğrama ihtimaline karşı gurbetçi anne babaya çok iş düşüyor.Beğen Toplam 3 beğeni