AK Parti, ‘Büyük İstanbul Mitingi’ ile sadece Türkiye’ye değil, dünyaya önemli mesajlar verdi.

1 milyon 700 bin İstanbullunun katılımıyla gerçekleşen mitingde İstanbul’daki seçmenlerin yüzde 15’i Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi’ndeydi.

Ya da başka bir rakamsal realiteyi ortaya koyacak olursak; Millet İttifakı’nın kendi logoları ile seçime katılma cesareti gösteremediği 4 küçük partisinin Türkiye’de alabileceği toplam oy sayısından daha fazla bir kalabalığı meydanda gördük.

Gün boyu alanda organizasyonu izleme imkanı buldum.

Saat 11.00’den itibaren itibaren dolmaya başlayan meydanın aslında gür sesle verdiği önemli mesajlar vardı.

Mesajları alıp almadıklarını bilemem ancak, bu meydanlar hiç olmadığı kadar neden kalabalık ve coşkulu gelin buna bir bakalım…

Bir gün önce Maltepe’de 130-150 bin dolayındaki kalabalığı, çevre illerin de desteğiyle toplayabilmeyi ancak sağlayabilmiş olan Millet İttifakı’nın karşısında yer alan Recep Tayyip Erdoğan’ın davetine İstanbul gibi ulaşımın sorun olduğu bir şehirde 1 milyon 700 bin insanın koşarak icabet etmesinin bir nedeni olmalıydı.

AK Parti’nin, muhalefet bloğunun Maltepe’deki kalabalığını İstanbul’un 10’da birinden bile daha küçük olan Kayseri, Erzurum ve Samsun gibi şehirlerde yakalamış olması, muhalefete yapılan bir millîlik davetiydi.

PKK’nın siyasi uzantısı HDP’nin masanın siyasetini dizayn eden pozisyonda bulunması, Kılıçdaroğlu’nun batının suyuna gidecek bir vizyon sunması, Avrupa’nın aferinini alma çabaları, Kıbrıs’ı kendi kaderine bırakacağız vaadleri, millî enerji ve millî savunma politikalarını itibarsızlaştırma amaçlı söylemleri, millî teknoloji hamlesini küçümseyen özgüvensiz bir görüntüyü ortaya koyması ve bunun gibi bir yığın husus vatandaştan çok ciddi tepki görüyor.

Terör örgütü elebaşları gün aşırı destek açıklaması yaparken, “Siz hangi hadle içinde bulunduğumuz siyasi oluşuma destek açıklaması yaparsınız! Sizin desteğinize ihtiyacım yok” tepkisinin verilmemesi ve ölü taklidi yapılması da vatanseverliğini her fırsatta ortaya koyan bu ülkenin evlatlarını 14 Mayıs için sabırsızlandırıyor ve öncesinde meydanlara akıtıyor. Yurtdışındaki vatandaşların sandıklara koşusunun motivasyonunu da bu faktörler oluşturuyor. 2018’de kullanılan oy sayısının bu seçimlerde şimdiden geçilmiş olması anlayabilene net bir gösterge…

Seçmen, umudunu bağladığı lideri dinlemeye gider.

Umut, güvenle kardeştir. Güvenilen isme umut beslenir…

Geçmişte söylediklerini yerine getiren liderin ne diyeceğine daha fazla kulak kabartır…

Seçim zamanları söz veren, seçimden sonra unutanın söyledikleri bir kulaktan girer, diğerinden çıkar…

Çünkü söz uçar, eser kalır…

Dünyanın en iyi organizasyonunu yapın bu kadar sayıda insanı oralara toplayamazsınız, velev ki topladınız bu coşkuyu aşılayamazsınız. Bu gönülden coşkuyu oluşturabilecek maddi bir değer yok...

The Economist, “oy ver, demokrasiye sahip çık, Erdoğan’dan kurtul” diyerek demokrasinin ruhuna zıt ifadeleri demokrasi adına kapak yapsa da; Anadolu irfanına sahip Milletimiz, demokrasisine kahramanca nasıl sahip çıktığını 15 Temmuz’da tüm dünyaya kapak yaparak göstermişti.

Batılı iletişimcilerin kendi sosyolojilerinde çalışan stratejileri reçete olarak eline verilen Kılıçdaroğlu ve koalisyonu bu ülkede seçim kazanmak, meydanları doldurmak istiyorsa; bu toplumun kodlarına bakması, gönlünü hissetmesi ve sesine kulak kabartması yeterli olacaktır.

Belki o zaman o meydanlar muhalefet bloğu için de Erdoğan’a söylediklerini dile getirebilir…