29 Mayıs’tan bu yana siyasetin en faza konuşulan kelimesi tartışmasız ki ‘değişim’ oldu…

Bu tartışmayı kimin çıkardığı malum…

29 Mayıs’ta yayınladığı değişim videosu ile bu konuyu gündeme düşüren isim ise, Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı yardımcısı adaylarından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’ndan başkası değildi…

Genel seçimlerin kaybedilmesinin ardından, önünde yerel seçimler varken güçlü bir belediye başkanı olduğunu iddia eden biri 14 Mayıs akşamı “aramızda kalsın kazanıyoruz” dedikten sonra 29 Mayıs’ın sabahında neden değişim çağrısı yapar?  

Bugün buna mercek tutalım…

Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş, İstanbul’da ve Ankara’da belediye başkanı olduktan birkaç ay sonra hedeflerini büyütürken şehirlerine hizmet etmelerinin gerektiğini unuttular…

İmamoğlu, AK Partili önceki yönetim tarafından projesi onaylanan ve ihalesi tamamlanan tesis için "temel atmama" töreni yaptığında; 1 milyar 525 milyon TL'lik maddi yükün bertaraf edildiğini iddia ederken; muhtemelen Haliç’in 1994 öncesinde olduğu yeniden kokmaya başlayacağını ve renginin kararacağını düşünmeden hareket etti...

Amacı devri sabık oluşturmaktı…

Keza Yenikapı’ya araçları dizerken de amacı aynıydı…

İmamoğlu, seçim öncesinde; "100 çocuk kapasiteli 150 kreş açacağız. Bu kreşlerde 3 bin kadına istihdam sağlayacağız. Uzun vadede kreşi olmayan mahalle kalmayacak" dediği dönemde seçimi kazanırsam gerçekten İstanbul’a hizmet ederim diye düşünmüş olabilir.

Uzun vadede İstanbul'un 39 ilçesinde bulunan 782 mahallesinde kreş yapacağını ifade eden İBB Başkanı geçen süre içerisinde sadece 11 ilçede birer adet kreş yapımı için harekete geçti. Ücretsiz ve kullanışlı olacağının sözünü verdiği kreşleri ise daha sonra ücrete bağladı.

Ulaşımı ucuzlatacağını da söylemişti…

"İstanbul'da ulaşım ücretlerini sembolik değerlere düşüreceğiz. Ulaşım kesinlikle ucuzlayacak. Ulaşım böyle bir kentte kâr edilecek bir alan değildir. Gerekirse kâr etmezsiniz." ifadelerini kullanmıştı İmamoğlu…

Bu sözleri sarf eden CHP'li İmamoğlu, göreve geldikten sonra toplu taşıma ücretlerine bugüne kadar on defa zam yaparak fiyatları TÜFE’nin çok daha fazla üzerinde artırdı.

Beylikdüzü – Sultanbeyli arasında TEM Otoyolu üzerinde Megabüs projesi yapılacağını ifade etmişti. Bugün adını anan yok.

İstanbul'da kentsel dönüşüm çerçevesinde her yıl 20 bin konut, 5 yılda 100 bin konut yapılacağını da söylemişti…

İBB'nin kentsel dönüşüm bütçesi 6 kat düşürüldüğü gibi, hedefin yüzde 5’i dahi tutturulamadı…

500 kişi kapasiteli 20 adet yurt açılacaktı…

AK Parti döneminde inşaatı tamamlanmış 2 adet binanın tefrişatını yapıp yaklaşık 600 kişilik yurt açtı. Bununla birlikte Küçükçekmece ve Bağcılar'da bulunan 2 ayrı yurt binası inşaatını da durdurdu.

İmamoğlu, İBB'de hiçbir işçinin ekmeği ile oynamayacağım, hiç kimsenin işine son vermeyeceğim demişti…

Mevcut İBB yönetimi, toplamda 14 bine yakın çalışanının işine son verdi. Bunların yerine toplam yaklaşık 45 bin kişiyi işe aldı.

Su ucuzlayacaktı. O da ucuzlamadı…

Trafik sorunu çözülecekti, çözülmedi. Daha da arttı…

Gelelim Ankara’ya…

Mansur Yavaş, seçim öncesinde Gölbaşı’nda teknoloji üssü, Mamak’ta teknoloji üniversitesi kuracağını, barajların üstünü güneş enerjisi santralleri ile kapatılacağını ifade etmişti…

Bu konularda hiçbir adım atılmadı…

Yavaş, seçimden önce 58 kilometre metro yapacağını ve dokuz ayda projesini yapıp dört yılda da tamamını bitireceğinin sözünü de vermişti.

Dört yıl tamamlandı…

Bu süre zarfında Dikimevi - Nato Yolu hattının ‘sadece projesi’ çalışıldı.

Bunları alt alta daha fazla sıralamak mümkün…

Çok daha fazlası var…

Mansur Yavaş da tıpkı Ekrem İmamoğlu gibi seçimden sonra verdiği sözlerin büyük bir çoğunluğunu unuttu… Veya yapmadı…

Devri sabık siyasetini tercih etmek daha konforlu idi…

Hadi bu zaman zarfında pandemi, Rusya-Ukrayna savaşı oldu bazı projelerinizi yapamadınız diyelim…

Bari beyannamenizin yüzde 50’sini, olmadı yüzde 30’unu tutturabilseydiniz…

Maalesef durum yüzde 10’larda bile değil…

İstanbul ve Ankara’daki belediye başkanlarının Türkiye’nin en büyük iki şehrinde yaşayanların yaşam konforuna katkısı olmadığı gibi, şu gün geldiğimiz noktada geriye gittiğini rahatlıkla ifade edebiliriz…

Her iki belediye başkanı da cumhurbaşkanı olma hayaliyle görev dönemlerini ıskaladı…

Vatandaşın kendilerine neden oy verdiğini akıllarına getirmeyerek, belediye başkanlığı dışında her pozisyon için aktif bir çalışma yaptılar…

İstanbul ve Ankara’da 2024 seçimlerinin 2019’dan en temel farkı; belediye başkanlarının vatadandaşın karşısına çıktıklarında seçimlerden önce söz verip yapamadıkları projeler kendileri için bir bagaj olacak…

Onun hesabını da vermek durumunda olacaklar…

Yeni projeler vaat ettikleri zaman, “2019’da da sözler vermiştiniz ama yapmadınız” cevabını almaları çok muhtemel…

Bu sözler, Millet İttifakı’nın genel seçimlerde inandırıcılığı konusunda da seçmende ciddi soru işaretleri oluşturmuştu. Yerel seçimlerde çok daha fazla öne çıkacak…

İşte genel seçimlerden hemen sonra değişim çıkışının yapılmasının temel nedeni bu bagajların üzerinin örtülmesi…

Yerel seçimlerdeki güçlü bir ihtimal olan kaybedilmesi sonucunun asıl nedeni olan belediye başkanlarının 5 yıllık zaman zarfında belediye başkanlığı yapmaması, verdiği sözleri tutmamış olmasının üzerini Kemal Kılıçdaroğlu örtüsüyle örtmek…

Algıyı yönetmek…

Zaten üzerinde en fazla mesai yaptıkları konu da bu değil mi?

Ama olgu olmadan, algı bir yere kadar işe yarıyor…

Gerçekler zamanla ortaya çıkıyor…