Türkiye’de muhalefet, dünyadaki seyrinden çok farklı şekilde gerçekleşiyor…

Mağlubiyetler sonrası istifa müessesesinin işletilmemesinin yanı sıra eylem söylem bütünlüğü konusunda da son derece tutarsız.

Muhalefet ne söylediyse tersini yaptı…

Bir kere, iki kere, üç kere değil, çok çok fazla kere…

14 ve 28 Mayıs’ta gerçekleşen seçimler, bu tutarsızlıklar ve diğer etkenlerle beraber 2014 ve 2018’de olduğu gibi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın zaferiyle sonuçlandı.

Muhalefetin büyük iki partisinde seçim sonrasında da hükümetin ortaya koyduğu politikalardan daha çok koltuk hesapları daha ağır bastı.

İyi Parti kongre sürecini CHP’ye göre daha hızlı gerçekleştirerek çıkan çatlak sesleri hızlı bir biçimde bastırdı.

CHP’de tartışmalar halen sürüyor, kurultay yapılana kadar da sürmeye devam edecek gibi…

Bundan yaklaşık 20 gün önce İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in uzun süredir seçim sonuçlarıyla ilgili çalıştığını ve 26 Ağustos’ta önemli açıklamalar yapacağını duyurmuştu.

Zorlu, Akşener’in yapacağı açıklamaların Türk siyasetinde önemli bir başlangıç olacağını ve 26 Ağustos’un İYİ Parti’nin yeniden şahlanış, Türk milletinin yeniden diriliş günü olacağını söyledi.

İddialı ifadelerdi…

Gözler 26 Ağustos’a çevrildi…

Akşener, cumartesi günü Millet İttifakı’nın seçim yenilgisinin nedenleri ve partisinin ittifak, seçim işbirliği gibi konularda izleyeceği stratejiye dair düşüncelerini Afyon Kocatepe’de düzenlediği mitingde açıkladı.

Seçim yenilgisi nedeniyle ittifak ortaklarına sert eleştiriler yöneltti…

Mağlubiyetin faturasını Kemal Kılıçdaroğlu’na, diğer partilere ve genel başkanlara kesti…

Ve önümüzdeki yerel seçimlere kendi kadrolarıyla gireceklerini söyledi…

Son cümlesi bir bakıma MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin komşuluk davetine icabetti…

Akşener’in ‘beklentisi 20 gün önce yükseltilmeye çalışılan’ açıklamalarındaki çıkışı bana bana 3 Mart’ı hatırlattı.

Hükümetin deprem yaralarını sardığı bir dönemde ülke gündeminin tekrar siyasete dönmesine neden olan, Akşener’in bizzat kendisinin yazdığı ifade edilen açıklamaları oldukça sertti.

Resmen masayı tekmelemişti…

Altılı masaya ilginç benzetmeler yapmış, Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığının dayatıldığına olan itirazını çok gürültülü cümlelerle kamuoyuna aktarmıştı.

Artık bu ittifak bitti yorumlarının yapıldığı esnada, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın ‘Cumhurbaşkanı Yardımcısı Adayı’ ilan edilmesi koşuluyla Akşener masaya geri döndü ve Saadet Partisi’nin önünde o meşhur yüz ifadesinin yer aldığı fotoğrafı verdi.

Masanın terörün gölgesinde kaldığını söyledikten üç beş gün sonra terör örgütü PKK’nın sözde elebaşlarının Kemal Kılıçdaroğlu’na destek açıklamalarına ölü taklidi yapmak zorunda kaldı…

Yani pilavdan dönmüş, kaşığı da kırılmıştı.

3 Mart’ta masayı tekmeleyen Akşener, 26 Ağustos’ta da adeta masanın üzerinde tepindi…

İyi Parti kurulduğu günden bu yana CHP’ye seçim kazandırmak için kurulmuş, CHP’nin merkez sağ şubesi gibi hareket etti.

Dolayısıyla HDP ile de dolaylı olarak beraber hareket eden bir pozisyonda kaldı ve bu nedenle milletin büyük bir bölümünün güvenini kazanamadı…

Meral Akşener bu saatten sonra bir ilde dahi olsa CHP ile birlikte hareket ederse, cumartesi günkü ifadelerinin tamamını 3 Mart’ta olduğu gibi yine çöpe atmış  olur…

Geriye 6 Mart’takinden daha da kötü bir yüz ifadesi kalır…

Pilavdan bir defa daha dönmüş ve kaşığı bir daha kırılmış olur.

Bu sefer kırılan sadece kaşık da olmaz…

Millet, kaşıkla beraber zaten ciddi bir güven sorunu bulunan Akşener ve İyi Parti’nin de kalemini kırar…