Gündem kadar ‘karışık’ bir yazı
Çok yoğun bir haftasonunu geride bıraktık.
AK Parti’nin 4. Olağanüstü Kongresi için Esenboğa Havalimanı’ndan Ankara Spor Salonu’na doğru geçerken Hamas’ın İsrail’e füzelerle saldırısına dair görüntüler gelmeye başladı…
Kimsenin beklemediği bu durumu, istihbaratıyla övünen İsrail de beklememiş olacak ki ciddi derecede zayiat verdi…
İsrail’in büyük paralar harcayarak yıllardır oluşturduğu algı da atılan füzelerle yerle bir oldu adeta…
Bu olay, haliyle kongre gündemini de gölgede bıraktı…
AK Parti Kongresi’nde kullanılan 1402 oydan geçerli olan 1399 oyun tamamını alarak yeniden AK Parti Genel Başkanlığına seçilen Sn. Recep Tayyip Erdoğan, partisinin 75 üyeden oluşan Merkez Karar ve Yönetim Kurulu’nun neredeyse yüzde 60’ını değiştirmişti…
Asıl ‘değişim’ burada gerçekleşmişti!
Merkez Yürütme Kurulu’na da dört yeni isim girdi.
Genel Başkanvekili olarak Mustafa Elitaş, İnsan Hakları Başkanı olarak Hasan Basri Yalçın, Ekonomi İşleri Başkanı olarak Nihat Zeybekci ve Sosyal Politikalar Başkanı olarak da Fatma Betül Sayan Kaya görevi devreden son MYK’da yer almayan yeni isimler olarak karşımıza çıktı…
Hayırlı olsun…
Tartışma programlarında beraber yer aldığımız Hasan Basri Yalçın’ın önce MKYK’da, sonra da MYK’da yer almasından ayrıca mutlu olduk…
Sabah İsrail’den alınan haber Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kongredeki konuşmasına da yansımıştı…
Taraflara itidal çağrısında bulundu…
Daha kapsamlı açıklamayı ertesi gün Mor Efrem Süryani Kadim Ortodoks Kilisesi’ni açılışında yaptı.
Bu arada kilise açılışının sembolik anlamına da bakılmasının önemli olduğunu düşünüyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kudüs konusunu Türkiye’deki Hristiyanlarla birlikte ele alması, Türkiye’nin bu anlamda eşi olmadığını bir kez daha ortaya koyuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan açılışta; 1967 sınırları temelinde bağımsız ve coğrafi bütünlüğü haiz, başkenti Kudüs olan bir Filistin Devleti’nin hayata geçirilmesinin, artık ertelenemez bir ihtiyaç olduğunu ifade etti.
Nerede etti?
Hristiyanların huzurunda…
Erdoğan ayrıca; Gazze halkının abluka nedeniyle yaşadıkları sorunların hafifletilmesi için Türkiye Cumhuriyeti’nin kurumlarıyla önemli bir gayreti ortaya koyduğunun, Filistin meselesinin uluslararası hukuka göre çözülerek bölgenin huzura, kalıcı barışa ve istikrara kavuşması gerektiğinin ve Türkiye’nin çatışmaların bir an önce durması adına elinden geleni yapmaya hazır olduğunun altını çizdi.
Sonuç olarak baktığımızda; Türkiye’nin, Filistin meselesinin rasyonel bir biçimde çözüme kavuşturulması için çok uzun bir süredir mücadele eden tek gerçek aktör olduğu karşımıza çıkıyor.
Yıllardır Filistinlilerin yaşadığı zulümleri bütün dünya kamuoyuna Türkiye ve Recep Tayyip Erdoğan taşıdı.
İsrail üzerinde baskı kurmaya çalıştı.
İmkan bulabildiği her zaman İsrail’le Filistinlilerin hukukunu gözetmek namına müzakere yürüttü.
Arabuluculuk yaptı.
Şimdi ise; Türkiye son dönemde İsrail’le ilişkilerini normalleştirmiş olmanın sağladığı imkânı Filistin’in hukukunu korumak için sonuna kadar kullanmaya çalışıyor.
Bir taraftan da yaşanan sıcak çatışmaların ve krizin bölge ülkelerine sıçramaması için çaba sarfediyor.
İktidar, bir yandan kavgasız gürültüsüz kongre yapıyor kendisini yeniliyor, bir yandan ülkenin sorunlarını çözmeye çalışıyor öte yandan da dünya mazlumlarının muhafaza edilmesi için yoğun bir diplomasi ortaya koyuyor.
Recep Tayyip Erdoğan’ın çok yönlülüğü ve çalışkanlığı AK Parti’yi iktidarda tutarak umut olmaya devam ediyor…
Bu umut sadece Türkiye Cumhuriyeti sınırlarıyla da sınırlı değil…
Recep Tayyip Erdoğan, mazlum coğrafyaların tek ümidi durumunda…
Zaten kongredeki konuşmasında da ‘sığ bir gündemi olmakla’ eleştirdiği muhalefetten kendisini ayıran başlıca özelliklerden biri de bu…
DÜNYA YANSA İÇİNDE HASIRI OLMAYAN CHP
Dünyada yaşananlar ortada…
Dünya yanıyor…
Türkiye, sınır ötesinde terör yuvalarını teröristlerin başına yıkıyor…
Ancak Cumhuriyet Halk Partisi’nin ana gündemi ne?
Kurultay…
“Dünya yansa içinde hasırı yok” diye güzel bir söz söylemiş atalarımız…
CHP’nin içindeki durumu en iyi özetleyen atasözlerinden biri bu açıkçası…
İstanbul’u değişimciler almış, genel merkezciler kaybetmiş…
‘Ülke adına bu tutum ne kazandırır?’ olaya bir nebze de buradan bakmak lazım…
Siyasi hırsların, rakiplere malzeme vermeme otokontrolünün dahi önüne geçtiği bir kongre yaşandığını gördük.
İl başkan adaylarından Cemal Canpolat, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde işe alımların nasıl gerçekleştiğini adeta itiraf etti, salondaki CHP’lilerin önemli bir bölümü de bunu alkışladı.
Belediye başkanlarının CHP teşkilatlarına yön verdiğini de itiraf etmiş oldu…
Siyasi hırslarla birlikte ranttan nasibini alma ve yön verme motivasyonları kirli çamaşırları da ortaya döküverdi…
Kemal Kılıçdaroğlu’nun Kasım ayındaki kurultayda ipi göğüsleyeceğine dair yorumlar daha fazlalıkta idi ve Cemal Canpolat kazansa Özgür Özel’in umudu iyice azalacaktı…
Bu kongreyi değişimcilerin kazanması onlara moral olmuş gibi gözüküyor, mutlaka ekstra bir motivasyon getirecektir.
Öte yandan bu gelişme, 4-5 Kasım tarihlerinde gerçekleşecek CHP Genel Merkez Kurultayı’nın 25 gün daha gündemi işgal edeceğinin de habercisi oldu…
Bu işgalin CHP açısından sorun teşkil etmeyeceği de ortada…
Malum, partide uzun süredir en birinci mesele sadece ‘koltuk’…
GAZZE’DE 2 MİLYON ‘İNSAN’ YAŞIYOR
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘daha adil bir dünya mümkün’ ifadesinin ne kadar anlamlı olduğunu bugün maalesef yaşayarak görüyoruz.
2 milyon insan, Gazze’de adeta üstü açık cezaevinde yaşıyor.
Üzerlerine bombalar düşmesin diye Allah’a dua etmek dışında çok da fazla bir çaresi yok gibi gözüküyor.
Birleşmiş Milletler, Kıbrıs Türk Devleti’nin kendi vatandaşlarına insani bir altyapı projesi gerçekleştirdiğinde kendisini müdahale etmekle vazifeli görürken, Filistin’de, Gazze’de on yıllardır çocukların öldürülmesine, insanların katledilmesine sessiz kalarak üç maymunu oynuyor.
Recep Tayyip Erdoğan tam da bunu vurguluyor!
Günlerdir canlı yayında İsrail’in Gazze’yi vurduğu anları izliyoruz.
Normalleşmeye başladığını üzülerek izliyorum…
Görüntülerin üzerine yapılan yorumlar; ‘şuraya bomba düştü, burada yangın çıktı’ şeklinde gerçekleşmeye başladı!
O bombaların düştüğü yerde 2 milyon insan yaşıyor.
Çocuklar var, anneler var, yaşlı büyükler var…
Çok afedersiniz orada 2 milyon hayvan yaşıyor olsaydı, muhtemelen hayvansever dernekleri ortalığı ayağa kaldırmıştı!
Kendisine modern diyen Batı’nın Aylan Bebek’in kıyıya vurduğu gün insanlığının kıyıya vurduğunu anlamıştık, bugün de çocukların ölümüne, insanların katledilişine lal olduğuna şahitlik ediyoruz…
İlaç ve gıda yardımlarının kesilmesine tepkisizliğini, bombalarla ölemezsen ‘açlıktan veya ilaçsızlıktan öl’ demesine tanıklık ediyoruz…
-
Rutruso 1 yıl önce Şikayet EtHer şeyi ya yanlış yaparsan karışık olur tabiiBeğen Toplam 3 beğeni
-
Menekşe 1 yıl önce Şikayet EtTeşekkür ederiz harika bir yazıBeğen Toplam 4 beğeni
-
Ekrem Camcı 1 yıl önce Şikayet EtTeşekkürler Allah razı olsun kaleminiz güç bulsunBeğen Toplam 5 beğeni
-
Salih 1 yıl önce Şikayet EtÇok güzel bir yazı olmuş elinize sağlıkBeğen Toplam 4 beğeni
-
Basiret 1 yıl önce Şikayet EtHasan Basri Hocanın girdiği her bir oluşum, büyük bir feraset ve kalite sahibi olmuştur.Beğen Toplam 5 beğeni