Hakikat konuştukça Filistin yalnız kalmayacak!
Gazze’de yaşananlar bize bu zaman zarfında ne gösterdi?
Müslüman devletler, Hamasın İsrailli sivillere dönük eylemlerini onaylamadı ve olumlamadı…
Ayrıca Türkiye’nin ve sağduyulu diğer müslüman ülkelerin derdinin sadece Filistin halkı olduğunu da söylememiz gerekiyor.
Gerçekleştirilen çağrıların odağında Hamas’ın sivillere yönelik eylemlerini aklamak değil, Filistin halkının yaşam hakkının korunması var…
Yani Filistinlilerin aleni bir soykırıma maruz kalmaması var...
Bunun insani bir gereklilik olduğunu da kenara not etmekte fayda var.
İlk bir haftalık süreçte batılı ülkelerin hiçbir çağrısında Filistinlilerin yaşam hakkını muhafaza etme çağrısı bulunmadığı gibi İsrail’in yaptığı mezalime destek mesajları ön plana çıktı…
Cumartesi akşamı TV 100 ekranlarında yayınlanan Kübra Par’la Farklı Açılar programında İsrail’in Gazze’de yaptığı soykırıma ses çıkarmayanlara ile ilgili şu ifadeleri kullandım;
“Kimse bana bu saatten sonra çağdaş batı, modern Amerika, insan haklarına saygı, insanın yaşamına saygı, inançlara saygı gibi cafcaflı sözlerle Avrupa’yı, Amerika’yı güzelleyen ve çözümün adresi gösterilen Birleşmiş Milletler nutku atmasın.”
Çünkü Gazze’de günlerdir yüzlerce çocuk öldü!
Yüzlerce kadın öldü!
Milyonlarca insan, ölümüm kaç saat sonra olur acaba diye düşünüyor?
Birleşmiş Milletler’in kuruluş amacı neymiş?
“Dünya uluslarının bir araya gelerek ortak sorunları tartışıp, çözümler bulabileceği bir yer” ifadesi BM’nin resmî internet sitesinin arayüzünde yer alıyor.
Ve resmî web sayfası Birleşmiş Milletleri işte böyle tanımlıyor:
“Birleşmiş Milletler 1945 yılında kurulmuş uluslararası bir organizasyondur. Şu anda 193 Üye Devletten oluşan BM ve çalışmaları, kuruluş Tüzüğünde yer alan amaç ve ilkeler tarafından yönlendirilmektedir.BM, hızla değişen dünyaya ayak uydurmak için yıllar içinde gelişti. Ancak bir şey aynı kaldı: Dünyadaki tüm dünya uluslarının bir araya gelebileceği, ortak sorunları tartışabileceği ve tüm insanlığa fayda sağlayan ortak çözümler bulabileceği tek yer olmaya devam ediyor.”
Birleşmiş Milletler dünyaya ayak uydurabilmek için hızla değişmiş ancak bir şey aynı kalmış!
Tüm insanlığa fayda sağlayan ortak çözümler bulmak imiş aynı kalan şey!
7 Ekim’de Hamas’ın saldırıları ile başlayan İsrail’in orantısız müdahalesi Birleşmiş Milletler için ya insani bir sorun değil ya da yeterince insanın ölmediğini düşünüyor olabilirler!
Peki Gazze’de neler yaşanıyor?
Gazze’de su yok, elektrik yok, gıda yok, ilaç yok!
Başına bomba düşürülemeyen insanlar açlıktan, ilaçsızlıktan ölmek üzere!
Ciddi bir karartma, yani Gazze’den haber yayınlatılmaması durumu söz konusu olduğu için orada olanları ancak empati yaparak anlayabiliyor ve anlatabiliyoruz…
Gazze’de yüzbinlerce anne muhtemelen evladıma bişey olmasın, öleceksem ben öleyim diye dua ediyor.
Evladım ben öldükten sonra ne yapar diye endişeleniyor bir taraftan...
Ey modern dünya, ey çağdaş Avrupa, kendine medeniyetin beşiği diyen İngiltere…
Gazze’de öldürülenler sofralarımıza meze olmak için avlanan balıklar filan değil,
İnsan ölüyor orada insan!
İşgalci İsrail, günahsız çocukları on yıllardır öldürüyor!
Suçsuz kadınların canına kıyıyor…
Hastane bombalıyor…
Batı Şeria’da ise ibadetini yapmak için Mescidi Aksaya gitmek isteyen müslümanların üzerine dışkı ve idrar fışkırtıyor.
‘İnsanlık onurunu yerin dibine gömülmesine daha ne kadar âmâ, lal kalınacak!’
‘Türkiye ve birkaç ülke dışında bu çığlığı kim dünyaya haykıracak!’
Bu sözümona çağdaş, modern ve insan haklarına saygılı ülkelerden hangisi dezenformasyonlara ve karartmalara yeter artık diyecek?
Ülkelerin yönetimleri demese de, o ülkelerde yaşayanlar bu zulme ses çıkarmaya başladı…
Bunca karartmaya rağmen dünyaya İsrail zulmü kısıtlı da olsa yansıdıkça seslerin yükseldiğine tanık oluyoruz.
Bu karartmaları aydınlatmak için mücadele edenler de var elbet…
Türk gazeteciler bölgeden olabildiğince net bilgileri bize aktarmaya çalışıyor.
Fulya Öztürk, Adem Metan, Mücahit Topçu, Mehmet Akif Ersoy, Oğuzhan Uyguntürk ve daha diğer gazeteci dostlarımız bize gerçekleri aktarmak için cansiperane bir çaba içerisindeler…
Ancak Kudüs’ten, Aşkelon’dan, Aşdod’tan yani İsrail’in kontrolündeki bölgelerden öğrenebildileri kadarını aktarabiliyorlar.
Yani Gazze’den görüntü veremeden, sınırdan tanık olabildikleri kadarıyla bilgi aktarabiliyorlar.
Çünkü İsrail’in engellemeleriyle Gazze’ye giriş yapamıyor ve internet de kesildiği için tüm dünyanın irtibat kuramadığı gibi onlar da oradaki kaynakları ile irtibat kuramıyorlar.
Oldukça zor şartlarda çok önemli bir görev yaptıklarını tekrar vurgulamış olalım…
İletişim Başkanlığı tarafından hayata geçirilen Dezenformasyonla Mücadele Merkezi de saldırının ilk dakikalarından bu yana hakikati dünyaya aktarabilmek için insanüstü bir gayret ortaya koyuyor…
İsrail, yaptığı soykırımın fotoğrafını dünyadan saklayabilmek için Gazze’de elektrik ve interneti kesti.
Amerika’nın üç harfli medya devleri dezenformasyon haberlere imza atarak İsrail’i aklamaya çalışıyor…
Facebook ve Instagram’ın çatı kuruluşu Meta, 800 binden fazla Filistin’e destek ve İsrail’in katliamlarını ortaya koyan paylaşımlarını kaldırırken gerçekleri dünyaya duyurmak isteyen gazetecilerin haberleri kendi yayın kuruluşlarının yanı sıra sosyal medya üzerinden X/twitter platformundan dünyaya ulaşıyor.
Geçtiğimiz haftalarda Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Amerika’daki Türk Evi’inde görüşen ve kendisine ‘Daha Adil Bir Dünya Mümkün’ kitabı hediye edilen Elon Musk, iyi ki Twitter’ı satın almış…
Bu arada Elon Musk’ın Hamas ve İsrail’in çatışma sürecinde gerçek bilgi akışını sağlamak adına tavsiyede bulunduğu hesapların olduğunu da ifade etmiş olalım…
Doğrular dünyayla buluşunca da vicdanlı insanlar protesto amacıyla sokağa çıkıyor…
Onlar sokağa çıkınca da İsrail’i aklamak için yarışa giren devlet ve kuruluşların başkanlarından geri adımlar atılmaya başladığını görüyoruz…
Bir taraftan da Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile birlikte mekik diplomasisi yapıyor. 1967 sınırlarına dönülmesini ve iki devletli çözümü tekrar tekrar vurguluyor.
Vicdanlı insanların haykırışları ve Türkiye Cumhuriyeti’nin başını çektiği vicdanlı devlet adamlarının girişimleri ile Filistin halkının yıllardır imkan bulamadığı kamuoyu desteğini arkasına alarak haklarına çok gecikmeli de olsa tekrar kavuşmasının önü açıldı…
İnşallah tez zamanda o gelişmeleri de kaleme alan yazıları yazarız…
Gazze’de akan kanın durması, Filistin halkının haklarına kavuşması için bizim yapmamız gereken gerçekleri konuşmaya devam etmek; erişebildiğimiz ölçekteki kitlelere büyük, küçük ayrımı yapmadan bunu ulaştırabilmek…
Hakikat konuştukça, insanlara ulaştıkça Filistin asla yalnız kalmayacak…
-
ümmet 1 yıl önce Şikayet Etİsrail ancak güçden anlar Hamas saldırmadı onlar kurtuluş savaşı sergiliyorlar 2 devlet diye bir şey olamaz çünkü israil filistini işgal etti işgalci ancak zalim bir devlet kurar ve yerli halk da onlara karşı savaş eder Türkiye işgal edildiğinde ne yaptı bir düşünün olaylara malesef batı açısından bakıyorsunuzBeğen Toplam 1 beğeni
-
Ayşe 1 yıl önce Şikayet EtİnşallahBeğen Toplam 1 beğeni
-
Ahmet Türk 1 yıl önce Şikayet EtTebrik ediyorum. Her kelimesindeki katıldığım bir yazı olmuş. Yapılarını çok beğeniyorum. Lütfen daha fazla yazın.Beğen Toplam 4 beğeni
-
Gürbüz 1 yıl önce Şikayet EtEyvallah. Tek başına yazınızın BAŞLIĞI bile KIYMETLİ. Elinize sağlık.Beğen Toplam 4 beğeni
-
Kimsesiz 1 yıl önce Şikayet EtBiz seyrederken yanıyoruz, kan ağlıyoruz ya Filistinli kardeşlerimiz ne yapsın sizinde dediğiniz gibi dünyanın sözde modern, adaleti kimseyi kandırmıyorum artık. Paylaşımlarınızı siliyorlarlar İnterneti kesiyorlar ahmaklar bilmiyor ki ALLAH her şeyi her an görüyor sabreder ihmal etmez beklesinler zalimler geliyor gelmekte olan.Beğen Toplam 8 beğeni