Ayasofya’nın cami olarak açılmasını içine sindiremeyenler, ilk günden bu yana birçok dezenformasyonu ve manüplasyonu devreye sokarak süreci itibarsızlaştırma derdi içerisinde…

Şimdi de üst kısımların ücretli olmasına kafayı takanlar var…

Cami olarak açıldığı ilk gün de; “Müze olarak devam etmediği için ciddi bir turizm geliri kaybı var” diyorlardı…

Anladığım kadarıyla Türkiye’de yerli turistlere hizmet veren bazı tur rehberleri de bu konuyu farklı yöne çekme çabası içerisinde. Çünkü ücretsiz olduğu dönemde buradan iyi para kazanıyorlardı…

O halde konuyu biraz açalım…

Öncelikle Ayasofya, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor…

Peki bu ne işe yarıyor?

Dünya Miras Listesi’nde yer almak; tarihi alanlara kazandırdığı prestij ve uluslararası görünürlüğün yanı sıra, uluslararası alanda üye devletlere alanın korunması ve gelecek nesillere aktarılması konusunda büyük sorumluluklar getiriyor…

Üst kısımdaki galeri katının Türk vatandaşlarına da ücretli olması doğru mu? 

Ayasofya’nın ibadete açılan kısmı Türk vatandaşlarına ve müslümanlara ücretsiz…

Müslüman olmayanlar alt kısma giremiyor…  

Üst katların ise ücretli olmasının nedeni ise; UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan Ayasofya’nın mozaiklerinin de yer aldığı bölümün sınırlı sayıda ziyaretçi tarafından ziyaret edilmesinin sağlanması…

Aksi halde; sesten ve yoğunluktan Ayasofya’nın içerisindeki mozaiklerin fiziki olarak zarar görme durumu söz konusu…

Bir de tur rehberlerinin sesli anlatımı yerine; gezilen bölüm ile ilgili kulaklıklarla birçok dilde bilgilendirme yapılıyor. Camide ibadet edenler da böylece rahatsız edilmemiş oluyor…

Yani Türk vatandaşlarına ücretsiz yapılmamasının altında yatan neden bu…

Ayasofya'da ibadete hiç açılmayan üst kısımdaki galeri katının turistik ziyaretlere bu şekilde açılmasının doğru bir karar olduğunu düşünüyorum.

Ayrıca camiye ibadet etmeye gelenler için de önemli bir kolaylık sağlanmış oldu…

İbadete açıldığından beri turist yoğunluğundan dolayı girişlerde zorluklar yaşanıyor, namaz vakitlerinde sıraya girmekten cemaate yetişmek pek mümkün olamıyordu…

Galeri katı sayesinde önceki dönemde elde edilen gelir, böylece kaybedilmemiş oldu…

Hasılı; Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi cami olarak kalmaya devam edecek…

Ayasofya’nın tarihi bir bina olması nedeniyle bakanlık; yoğunluk yönetim planını, bir başka deyişle ‘ziyaretçi yoğunluk planını’ buna göre düzenlemek durumunda idi…

Şimdi bu gerçekleşmiş oldu…

Ayrıca galeri katından önemli bir gelir elde edilerek tarihi yapının korunması sağlanacak ve elde edilen gelirlerle de restorasyon çalışmaları sürecek…

İşin doğrusu bu…

İSTANBUL’DA İLÇELER BÜYÜKŞEHİR’DE KİLİDİ AÇACAK

Cumartesi günü Haliç’te Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da bizzat katıldığı ilçe başkan adayları tanıtım toplantısındaydık…

AK Parti’nin aday belirleme sürecini yine hassasiyetle yürüttüğü; açıklanan adaylardan da belli oldu…

Cumhur İttifakı’nın belediye başkanlarının büyük çoğunluğu (3 ilçe hariç) tekrar aday olarak açıklandı…

Hatta 3 dönem kuralı da Esenler’de Tevfik Göksu, Tuzla’da Şadi Yazıcı ve Çekmeköy’de Ahmet Poyraz ile bu dönem esnetildi…

Peki neden bu kural esnetildi?

Başarılı, halkın takdirini kazanan belediye başkanları ile o ilçelerde hizmet etmeye devam etmenin yanı sıra, Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Murat Kurum’a en yüksek desteğin sağlanmasının amaçlandığını düşünüyorum…

Çünkü 2019’da da ilçe belediye başkanları ve meclis üyeleri Cumhur İttifakı’nın mecliste çoğunluğu almasını sağlamışlardı…

3 dönem kuralına takılmayan diğer başarılı belediye başkanları da İBB’de Murat Kurum’a büyük güç verecek…

Üsküdar’da Hilmi Türkmen, Fatih’te Ergün Turan, Bahçelievler’de Hakan Bahadır, Bağcılar’da Abdullah Özdemir, Zeytinburnu’nda Ömer Arısoy ve Beykoz’da Murat Aydın bu isimlerden bazıları…

Bu dönem oradaki motivasyonun büyükşehire yansıma ihtimali oldukça yüksek…

Özetle; Murat Kurum’un seçim çalışmalarının yanı sıra ilçelerdeki adaylar İBB’nin kilidini açan önemli etkenlerden biri olacak…