Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in görüşmesi sonrasında siyasette sıcak rüzgarlar esmeye başladı…

Seçimin olmadığı, ülkenin sorunlarının çözümü için hayati öneme sahip önümüzdeki dört yılda iktidar ile ana muhalefetin diyalog sürecini başlatmış olması ülkede yaşayan herkes için olumlu bir adımdır.

Görüşmenin hemen her saniyesi büyük bir dikkatle takip edildi.

Bunun nedeni ise; geride bıraktığımız dönemde iletişimsiz geçen yılların fazlalığıydı…

Bu ziyaretin bu kadar çok konuşulmasında; Kemal Kılıçdaroğlu döneminde ana muhalefetin hayata geçirdiği dezenformasyon ve iftira siyasetinin yoğunluğunun etkisi olduğunu düşünüyorum.

Aynı zamanda yine o zaman diliminde dönemin CHP Grup Başkanvekili Engin Altay’ın TBMM’de zikrettiği; “Siz iktidar olarak dünyanın en doğru işini de yapsanız biz buna doğru diyemeyiz” zihniyeti de bizi bu günlere getirdi…

Türk siyasetinde yeni bir dönem başladı mı?

Buna şimdilik kesin olarak ‘evet’ diyemiyoruz ancak buna dair bir iyi niyet olduğunu söyleyebiliriz…

En kötü iletişim hali, iletişimsizlikten çok daha iyidir…

Millet sandıkta verdiği oyla iktidara ülkeyi yönetme görevini verirken, muhalefete de ‘yönetenleri denetle, eksiklerini ortaya koy ve kendi çözüm önerilerini geliştir’ der aslında…

Maalesef AK Parti iktidarının büyük bir bölümünde bu mesaj muhalefet tarafından gerektiği gibi algılanmadı ve bu durum ülkenin en büyük problemlerinin başına ‘muhalefet sorununu’ yazdırdı…

Umarım Özgür Özel, CHP içindeki baskılara aldırış etmeden yerel seçimlerden sonra ortaya koyduğu çizgiyi sürdürür. (1 Mayıs İşçi Bayramı sürecini hariç tutuyorum.)

CHP içindeki baskılar ifadesini özellikle kullandım…

Evet bu konu CHP içindeki bazı klikleri rahatsız ediyor.

Özellikle de Ekrem İmamoğlu ve ekibini…

Çünkü Özgür Özel genel başkan adaylığını açıkladığında ona her türlü desteği vermekten geri durmayan Ekrem İmamoğlu’nun amacı başkaydı…

Siyaseten ‘çok karşılığı yok’ diye görülen Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu için kolay lokma olacaktı.

Özgür Özel, CHP Genel Başkanlığı’na seçildiğinde Ekrem İmamoğlu emanetini rahatlıkla kendisinden alabilecekti.

İmamoğlu, yerel seçimlerde İstanbul’da meclis çoğunluğunu almayı başaran CHP Grubu’na istediği birini yerine belediye başkanı olarak işaret edecekti.

Böylece hem İstanbul’u hem de CHP’yi yönetecek ve 2028’de de Cumhurbaşkanı Adayı olabilecekti…

Bu nedenle Özgür Özel’in kurultayda kazanması için kesenin ağzını açmaktan geri durmadı…

İmamoğlu’nun gözünde Özel, genel başkanlık görevini ‘vekâleten’ yürütüyordu…

CHP’nin yerel seçimlerde birinci parti olması işin rengini değiştirdi.

Erdoğan’ın Özel’le görüşmesi sonrası siyasi iklimin yumuşaması ve Özgür Özel’in yerel seçimler sonrasındaki şaşırtıcı sağduyulu tutumu ‘vekâleten’ durumunu ‘asaleten’e çevirdi.

İmamoğlu kanadındaki evdeki hesabın çarşıya uymaması ve vekâleten seçtirilen genel başkanın ‘asaleten’ davranması sorunsalı daha da büyüyecek gibi…