Paralel devlet
Hatta açıklanırken de birçok kimsenin dile getirdiği İran örneğini daha somut bir şekilde ortaya koymak gerektiğini düşündüm.
Bazıları da “inanılır gibi değil” derken bir bakıma şunu da ima ediyorlar “yok canım olmaz öyle şey, devletimiz uyuyor mu ki devlet içinde başka bir devlet kurulurken haberi olmasın”.
Oluyor işte, bakın SAVAK gibi güçlü bir istihbarat örgütünün Şah'ın kontrolünde olmasına rağmen nasıl oluyor.
Genç kuşaklar iyi hatırlamadıkları için olayı biraz geriye giderek anlatmamız gerekmektedir.
İranlı dini lider Ayetullah Humeyni 1902 yılında doğar.
Dedeleri Ehlibeyt' in yedinci imamı olan İmam Musa Kâzım'ın torunlarındandır. Çok küçük yaşta babasını, 15 yaşlarında da annesini kaybetmiştir.
1922 yılında İran'ın, dini hayatı ile ünlü Kum kentine yerleşti. Fıkıh, kelam, mantık, felsefe ve birçok İslami konularda çok sayıda kitap yazdı.
İmam Humeyni, dönemin İran hükümdarı olan Şah Rıza Pehlevi 'ye ve yönetimine karşı açıkça cephe aldı.
1950 yıllarında Ayetullah, 1960 yıllarında da Büyük Ayetullah ünvanı aldı ve dini hiyerarşinin bir numarası oldu.
1962-63 yıllarında Şah Rıza Pehlevi'ye karşı, yönetim karşıtı bazı olaylar meydana geldi İran'da.
Bunun üzerine Humeyni tutuklandı ve bir yıl kadar İran'da hapis yattıktan sonra 1964 yılında Türkiye'ye sürgün edildi.
Bir süre Bursa'da kaldıktan sonra Türkiye - İran arasındaki mutabakat üzerine sürgün olarak Irak'a gönderildi ve böylece İran'daki paralel devlet yapılanması da böylece başlamış oldu.
Humeyni, Şah'a karşı muhalif hareketi Irak'ta Necef kentinden yönetti. Daha sonra Irak Lideri Saddam Hüseyin'in, İran Şah'ı ile yaptığı görüşmeler sonucunda Humeyni'nin sürgün hayatı Fransa'ya uzandı.
Burada Paris'in bir banliyösü olan Neauptile-le-Chateau'ya yerleşti.
İran'da Humeyni'nin etkisi 1970'lerin ortalarından itibaren oluşmuş ve giderek devlet kademelerinde de hiyerarşik olarak yerleşmeye başlamıştı.
Öte yandan İran' da Kum' a yani İran'ın dini merkezine akan çok ciddi bir parasal kaynak vardı. Humeyni Fransa'dan kasetlerle talimatlar, emirler gönderiyor bu doğrultuda resmi Şah rejiminin dışında farklı bir yapı oluşuyordu, bu yapılanmayı destekleyen güçlü bir zekât sistemi vardı.
Eğitim sistemi başta olmak üzere, buraya bir parantez açalım: Gezi olaylarında birçok lise öğretmeninin, müdürünün, üniversite öğretim üyesinin, dekanın hatta rektörün okulları nasıl sokağa döktüğünü biz de yaşamış görmüştük.
İran da Devletin tüm kurumlarında; Adalette, Sağlıkta, Emniyet'te, İstihbarat ‘ta, Ekonomik Sistem'de, Sosyal Bakanlıklar da yavaş yavaş Humeyni'ye bağlı olan, O'nun talimatları ile hareket eden bir yapılanma oluşuyordu.
Giderek bu yapılanma, İran'da muhalif kanadın Humeyni taraftarlarından sonraki büyük ve önemli örgütlü yapısı olan solcu halkın mücahitleri grubunu da etkisi altına aldı ve Halkın Mücahitleri de Şah'ın devrilmesi konusunda Humeyni taraftarlarına destek vermeye başladılar.
İran Devrimi üzerinde çalışan gazeteci Cengiz Çandar'ın da hayretle belirttiği gibi, Paris'in bir banliyösünden konuşmalarını kasetlerle İran halkına ulaştıran Humeyni bir kasetinde, Tahran'da oturanların akşam verilen belli bir saatte, evlerinin balkonlarına çıkıp on dakika “Allahu Ekber” diye bağırmalarını istiyordu ve bu talimat aynen yerine getiriliyordu.
1978 yılı sonlarında İran'da, sokak hareketleri iyice yaygınlaştı, grevler ve iş bırakmalar hemen her gün giderek toplumun her kesimine yayıldı.
Teyp bantları Fransa'dan binlerce, yüz binlerce çoğaltılarak İran halkına ulaştırılıyordu.
Derken 16 Ocak 1979'da Şah Rıza Pehlevi İran'ı terk etti.
Bunun üzerine 1 Şubat 1979'da Humeyni dünyanın en kansız ve büyük devrimlerinden birini yapmak üzere İran'a döndü. Şaşaalı bir dönüş sonucunda tüm İran bürokrasisi tek tek ve toplu olarak Humeyni'ye bağlılığını açıkladılar. Bu arada asker ve polis te aynı şekilde bu ruhani lidere bağlılıklarını bildirdi.
Böylece ruhani lider aynı zamanda, İran'ın siyasal ve hukuki lideri oldu.
Yani başa dönersek, demek ki bir ülkenin resmi devlet yapısının paralelinde bir yapı oluşturulabiliyor, bu yapıyı uzaklardan bir imam, bir şeyh, bir hoca, bir lider yönlendirebiliyor ve paralel devlet “olgunlaştıktan” sonra da düğmeye basılabiliyormuş.
Humeyni'ye Paris sahip çıkmıştı yani Fransa Humeyni'yi koruyup kollamış, kol kanat germişti ve Humeyni de zaten düşman olarak sürekli ABD'yi ve SSCB'yi (Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği) dile getirmişti.
Kıta Avrupa'sına özellikle, Fransa'ya karşı ne Humeyni'den ne de ondan sonraki liderlikten ciddi bir eleştiri hatırlamıyorum.
Peki, tüm bunları niye anlattım?
Aslında çoğumuzun aklına gelebilen, hatta daha önce de bazılarınca dillendirilen bu “paralel komplo”yu neden hikâye ettim?
Çünkü birçokları hala soruyor “bu paralel yapı ne demek, paralel yapı denen şey bu kadar ciddi mi, Türkiye'de böyle bir paralel yapı var mıdır?”
Ben hikâyemi anlattım, bundan sonrası okuyucularımın ferasetine kalmış.
Allah bu güzel ülkeyi, bu ülkeye hain bakanların şerlerinden, tuzaklarından korusun.
Ferman Karaçam
-
salih akşit 10 yıl önce Şikayet Et2 sorum olacak. birincisi kck denilen yapı paralel devlet anlayışının neresine tekabul ediyor. acaba erdoğan bu yapılanma için birşeyler yapıyor mu? ikincisi müslüman bir devlette yaşıyoruz. erdoğan müslüman bir kimliğe sahip ve imam hatip mezunu. neden islami bir devlet istemeyiz?Beğen Toplam 5 beğeni
-
mustafa ulvi 10 yıl önce Şikayet EtSayın yazar.. . Dünyayı yöneten lobiler, mesela mason lobisi de böyle mi ? Yahu Allah diyen, peygamber diyen insanları ifşa edeceğinize dünyanın her ülkesinde boru gibi lafını söyleten mason localarını niye yazmıyorsunuz? Ne ilginç adamlar olduk ya.. Müslüman birleştiricidir. Bizim müslüman yazarlar da ayırıcı olmuş. Helal size.Beğen Toplam 3 beğeni
-
İsmail ÖZSOY 10 yıl önce Şikayet EtKCK'yı anlatsaydınız daha iyi olmaz mıydı?. Şimdi Paralel Devlet diye devlet kadrolarındaki bütün masum insanlar fişlensinler, ordan oraya sürgün edilsinler, işlerinden atılsınlar, çoluk-çocuk perişan olsunlar. Sonra Müslümanız diye övünelim. Sebep olan yapan gibidir. Bunun vebalini siz de yüklenin. Siz devletine bağlı bu insanları hedef gösterirken KCK devletini kurmuş, tıkır-tıkır işletiyor. Onu görmüyorsunuz. Ülkeye ihanet edildiğinin, kendi ellerinizle onu böldüğünüzün farkında mısınız?Beğen Toplam 7 beğeni
-
Ayşe Vuslat Acar 10 yıl önce Şikayet Etharika bir yazı. yazıyı günümüze uyarlayınca her şey daha net anlaşılıyor, kaleminize yüreğinize sağlıkBeğen Toplam 9 beğeni