“Tayyibi İstemezük” Korosu
Ama, olmuyor.
O kıymık gibi cümleler, gazete köşelerinden pervasızca, insafsızca sarkıtılan kelimeler gelip gelip yüreğime batıyor.
Sağcısından solcusuna, liberalinden akademisyenine, Müslüman görünümlü haininden, Maocu görünümlü Kemalist'ine, ulusalcısı, döneği, tuzluğu… ne kadar köle ruhlu varsa hepsinin ağzında şu cümle:
“Tayyibi istemezük, O Cumhurbaşkanı olmasın”.
Hepsinin kendine göre - kendine göre mi dedim? - bir sebebi var.
Kimine göre Tayyip Erdoğan hiç söz dinlemez, istişare etmezmiş.
Böyle birinin memleketi nereye sürükleyeceği belli olmazmış.
Kimine göre, otoriterliği, tüm devlet kurumlarına hükmedecek hale gelmiş, ileride telafisi imkânsız sonuçlarla karşılaşabilirmişiz.
Kimine göre, 17 Aralık ve 25 Aralık sürecinde kendisiyle alakalı iddialardan dolayı zan altındadır, bu haliyle Cumhurbaşkanı olamaz.
Bunun gibi daha bir yığın ipe sapa gelmez sebeplerden dolayı, Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olmasınmış.
İçlerinde bir parça saygıyla karşılayacağım, eleştirilerindeki dozaj ne kadar ağır olursa olsun olumlu bakabileceğim makale olsaydı, buraya alıntı yapar, onun üzerine de konuşabilirdim.
Ancak sizi temin ederim ki bu konu ile ilgili yazanların hepsi toplamda “sahibinin sesi” hükmündedir.
Aralarında şahsiyet ve samimiyetten eser yoktur.
Satır aralarında gizlemeye çalıştıkları o hain işbirlikçi ve o köleleşmiş ruhlarının yansıması öylesine berrak ve görünür haldedir ki, dokunsanız irin akacak kadar.
Bu zavallılar Anadolu'nun ruh coğrafyasından uzaktır; Bedir'den, Uhut'tan, Malazgirt'ten, Mohaç'tan, İstanbul 1453'ten, Çanakkale'den onların küçücük fakir dünyalarına düşen hiçbir kıvılcım olmadığı için Tayyip Erdoğan'ı anlamalarını beklemiyorum.
Yalnız, o sipsivri kalemlerini, o kadar düşmanca kullanıyorlar ki tahammül etmekte zorlanıyorum. Aklıma düşen o düşmanca kelimeler yüzünden ben de zaman zaman “ayarımı” kaçırırsam okuyucularım beni bağışlasın.
Tayyip Erdoğan'ı Cumhurbaşkanı olarak görmek istemeyenlerin hemen hepsinin birleştiği nokta O'nun dik başlı oluşudur.
Aslında dik başlılıktan kasıt ise, başı dik olmaktır.
Yani Tayyip Erdoğan'ın başının dik olması, Anadolu, Trakya, Ortadoğu, Balkanlar, Afrika ve Asya ruh köklerinin onurlu duruşunu seslendirmiş olması onların, o kalem sahiplerinin bağlı bulunduğu mahfillerin, locaların rahatsız olmaları anlamına geliyor.
Onların fikren, zihnen, ruhen bağlı bulundukları lortların, kralların ve kraliçelerin tarihte bu topraklardan yetişmiş kamçıları, o kamçıların acısını unutamamalarından kaynaklanıyor.
Tayyip Erdoğan onlara bu kamçıların acısını hatırlatıyor, Tayyip Erdoğan onların iradelerine, onların paralarına, güçlerine, lobilerine, tehditlerine boyun eğmiyor.
İşte bunun için Tayyip Erdoğan dik başlı.
İşte bunun için onların işbirlikçisi olan kalemler de Tayyip Erdoğan başı dik diyemiyor, dik başlı diyorlar ve bir “Tayyib'i İstemezük” korosu halinde saklamaya çalıştıkları köleleşmiş, teslim olmuş ruh hallerini sivri kalemleri ile bağrımıza saplamaya çalışıyorlar.
Bunlar asla bir Ömer Muhtar, Malik Şahbaz, Şeyh Yasin, İndra Gandi, Seyyit Kutup, Şeyh Şamil, Selahattin Eyyübi, Fatih Sultan Mehmet ve Alia… gibi isimleri duymak istemezler.
Çünkü bu isimlerde bir başı dik olma hali sezer, rahatsız olurlar.
Rahatsız olurlar, çünkü, kendi gerçek tarihlerini, kendi gerçek uygarlıklarını küçümsemişlerdir. Kendilerini Tarihsiz ve Uygarlıksız hissedince de Batı'nın Mitolojilerle bezenmiş cennetlerine (Elysion Ovaları) sığınmışlardır.
O sebepledir ki neredeyse iki asırdan beridir sünepe finolar gibi Champs-Elysées'nin köşesindeki çöplerden ve kemik artıklarından besleniyorlar.
Hal böyle olunca da başı dik olma hali gördükleri kim varsa onu, dik başlılıkla, suçluyorlar.
Bu sebepledir ki; Kraliçe'lerin ve Monsiueur'lerin emirleri ile bu ülkede her on yılda bir tankları sokaklarımıza çektikten hemen sonra, koşa koşa TRT'ye gidip; NATO'ya, CENTO' ya, ABD'ye, AB'ye… bağlı olduklarını, kendi milletinin tepesine yumruğu indirdiklerini söyleyenlerin postallarını yalayarak kalem ve köşe sahibi oldukları için, başını dik tutan Menderes'ten, Özal'dan, Erbakan'dan da hiç hazzetmediler.
Tabii ki Erdoğan'dan da hazzetmezler.
Ve tabii ki onun Cumhurbaşkanı olmasını istemiyorlar.
Fakat, bu, kalemleri gibi ruhlarını da yedek kardinallere satmış zavallılar, her halleriyle bu toplumdan farklı oldukları gibi, unutkanlıkta da bizim toplumumuzun standartlarına uymuyorlar ve Türkiye'nin eski Türkiye olmadığını unutuyorlar.
“Tayyibi İstemezük” korosu'nun şefinden figüranına kadar hepsine tavsiyem kalemlerini sivriltip çirkefleşeceklerine, kendilerini alıştırsınlar, artık bu ülkenin Cumhurbaşkanları “yerli” olacak
fermankaracam@gmail.com
fermankaracam@twitter.com
https://twitter.com/fermankaracam
facebook.com/ferman.karacam
-
müslüman kurtuldu 10 yıl önce Şikayet Etotoriter hali sebebi ile seviyoruz zaten. amerikan başkanının önünde süklüm püklüm duran başbakana karşılık, Dimdik duran başbakanımız var son on yıldan beri. Ona cumhurbaşkanlığı elbette yakışır. itiraz ettiğim tek konu, cumhurbaşkanı olarak tam yetkilerle donatılmalı. Başbakanlık dönemindeki aktif otoriter enerjik tutumunu cumhurbaşkanı olduğu zaman(inşaallah) da görmek istiyoruz. Sessiz yığınların sesi olmaya devam etmesini istiyoruz. İslam ümetinn sesi olacaktır yine cumhurbaşkanı olduğu zaman.Beğen Toplam 3 beğeni